Sara Kaya: Nusaybin için ses verin
09:12
JINHA
MÊRDÎN - Ablukanın beşinci ayına girdiği Nusaybin'de ilk günden bu yana halkın arasında olan Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Sara Kaya, her geçen gün ağırlaştırılan saldırılara karşı Nusaybin için ses vermeye çağırdı.
Mardin'in Nusaybin ilçesinde 14 Mart tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla ağırlaştırılan soykırım saldırıları beşinci ayına girdi. İlk günden bu yana ağır saldırıların gerçekleştirildiği ilçede son dönemlerde ise evlerin kapılarını kıran devlet güçleri tarafından değerli eşyalar yağmalanırken, gençler ise yasa dışı bir şekilde oluşturulan ve içinde yüzlerce kişinin adının bulunduğu listelerle gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İlk günden buyana eş başkan Cengiz Kök ile birlikte halkın arasında olan Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Sara Kaya ablukanın beşinci ayında değerlendirmelerde bulundu.
'İlk günden bu yana ağır saldırılar yürütülüyor'
Nusaybin'in şu ana kadar en uzun süreli ilan edilen "sokağa çıkma yasağı" olan ilçe olduğunu söyleyen Sara, "Zaten yaklaşık bir yıldır Nusaybin'de fiili olarak sokağa çıkma yasağı yürütülüyordu ancak son ilan edilen yasakla birlikte en ağır saldırılara tanık olduk. Gerek havan topları gerekse HDP'li vekillerin Meclis'e gen soru verdiği ve fosforlu bomba olduğu iddia edilen saldırı yöntemleriyle 6 mahallede neredeyse taş üstünde taş bırakılmadı. Yoğun çatışmaların olduğu 6 mahallede şu ana kadar yaptığımız değerlendirmelerde 12 bine yakın ev ve işyeri yakılıp yıkılmış durumda olduğu sonucuna ulaştık. Bununla birlikte çatışmaların olmadığı binlerce ev hasar gördü" diye konuştu.
'Aileler morg kapılarında bekletilerek cezalandırılıyor'
Nusaybin'in adı konulmamış bir savaşla yüz yüze bırakıldığını kaydeden Sara, 26 Mayıs'ta YPS'nin geri çekildiğini ilan etmesine rağmen saldırıların hala devam ettiğini söyledi. Sara, "Şu ana kar bizim teyit ettiğimiz 54 cenaze ilçeden çıktı. Buna rağmen yaşamını yitirenlerin isimleri hükümet tarafından hala açıklanmıyor. Aileler aylardır morg kapılarında bekliyor. Bu şekilde ailelere de işkence ediliyor. Birçok cenaze isimsiz bir şekilde mezarlıklara defnedildi. Bizi arayan aileler, çocuklarının cenazelerine hala ulaşamadıklarını bu nedenle cenazelerin hala mahallelerde olması şüphesiyle her şeye rağmen mahallelere girip çocuklarının cenazelerini aramak istiyor" dedi.
'Evlerin talan edilmesi Kürt halkına duyulan nefreti açıkça gösteriyor'
Nusaybin'deki 6 mahallenin tel örgülerle çevrilerek adeta açık cezaevine çevrildiğini kaydeden Sara, tel örgülerle çevrilen bölgede evleri olan ailelerin evsizleştirildiğini ifade etti. Sara, binlerce ailenin evsiz kaldığının altını çizerek, "Halkın tüm anıları o mahallelerde. Tüm anıları yakılıp yıkıldı. Benim evim çatışmanın olmadığı Devrim Mahallesi'nde bulunmasına rağmen televizyonum ve birçok eşyam çalınmış. Çocuklarımın kitapları ve eşyaları yırtılmış ve kırılmış durumda. Benim evime yapılanlar, şu ana kadar Kürt halkına yapılanların yanında çok hafif kalır ama bu şekilde bir belediye başkanının evine saldırmaları Kürtlere dönük besledikleri öfkeyi gösteriyor. Tüm bunların amacı Nusaybin'i insansızlaştırmak adınadır. Ama halk kendi topraklarına sahip çıkmakta kararlı. Ev olmasa da bahçelerinde kalıp topraklarına sahip çıkmak istiyorlar. Nusaybin halkı tüm saldırılara karşı yine de ilk günkü gibi direneceğini açıkça belirtiyor" diye konuştu.
'Gezi'ye gösterilen sahiplenmeyi Nusaybin'e göstermediler'
Devlet güçleri tarafından ağaçlık alanların yok edilerek zırhlı araçların geçiş noktası haline getirildiğini dile getiren Sara, "Musa Anter Parkı 17 yıllık bir park. Çocuklar ve gençlerin diktiği ve her bir ağaca kendi adını verdiği bir parktı. Bu park çatışmaların olmadığı Devrim Mahallesi'nde olmasına rağmen yüzlerce ağaç kökünden sökülerek yol haline getirildi. Bununla birlikte Şeyhmus Akıncı Parkı'ndaki ağaçlar da söküldü. Parkın içinde yer alan Gülşilav Kadın Merkezi de harap edildi. Gezi Parkı için direnenleri bu gün Nusaybin'de kökünden sökülen yüzlerce ağaç için tepki göstermesini isterdik ama ne yazık ki böyle bir yaklaşımı görmedik. Ağaçlara dahi tahammülün olmadığı tüm bu saldırıların dilimize ve kültürümüze dönük bir saldırı olduğunun açıkça farkındayız" diye kaydetti. Kaya ayrıca Nusaybinli gençlerin yasa dışı bir şekilde oluşturulan isim listesiyle fişlendiğinin bilgisini paylaşarak, "Amaç Nusaybin'in direncini çıkarmak ve giden yurttaşları gözaltı tehdidiyle sürgün edilmesidir" dedi.
'Halkı sıkıyönetim uygulamalarına alıştırmak istiyorlar'
Operasyonların bitmesine rağmen "sokağa çıkma yasağı"nın kaldırılmamasıyla halkı sıkıyönetim uygulamalarına alıştırmanın hedeflendiğini kaydeden Sara, son olarak Türkiye olmak üzere tüm dünya halklarına seslenerek, "Nusaybin halkı tarihten bu yana dünyanın herhangi bir yerinde yapılan haksızlığa karşı ayağa kalktı. Şimdi de biz Nusaybin halkı olarak Türkiye ve dünya halklarını Nusaybin için ses vermeye çağırıyoruz. Nusaybin yasağı kalktığında herkesi ilçeye davet ediyoruz. İlçenin başına getirilenleri gelip kendi gözleriyle görsünler. Şuan belediye binamıza dahi devasa Türk bayrakları asılarak istila pozları veriliyor. Oysa belediye binamızda zaten Türk bayrağı vardı. Bu tablo bir devletin kendi devletini işgalin fotoğrafıdır. Bu uygulamaların son bulması için Türkiye haklarının adı konmamış bu sav aşa karşı ses çıkarması gerekiyor" diye çağrıda bulundu.
(ekip/dk)