Liceliler: Her zulme karşı burada kaldık yine kalacağız
09:12
Beritan Canözer - Medine Memedoğlu / JINHA
AMED - Mahle mezrasında askerlerin yaptığı işkencenin tanığı olan Y., "Erdal'ın ailesiyle yaşadığı bir çadır vardı ve askerler oraya saldırdı. Sonra çığlıklar yükseldi. Ben en son ağacın dibinde bir cenaze gördüm. Kan içinde kalmıştı. Askerler üzerine basarak geçiyorlardı. Öldüğü anlaşılıyordu ama askerler onu rahat bırakmıyorlardı" dedi. Y., Lice'de geçmişten bu yana çok zulüm gördüklerini belirterek, "Her zulme karşı burada kaldık bir yere gitmedik, yine burada kalacağız" dedi.
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 4 gün önce Kerwas köyüne bağlı Mahle mezrasına yapılan asker baskınında 3 kişi işkence edilerek katledilmiş ve 27 kişi gözaltına alınmıştı. Önceki gün gözaltına alınanların 12'si tutuklanırken, 15'i serbest bırakıldı. Askerlerin işkence etmesi sonucu katledilen Mehmet Şirin Kocakaya Diyarbakır Yeniköy Mezarlığına defnedildi. Mahle mezrasında yaşayan yurttaşlar tanıklıklarını anlattılar. Askerlerin tehdit etmesinden kaynaklı ismini vermek istemeyen Mahleli kadınlar, ne olursa olsun topraklarından vazgeçmeyeceklerini söyledi.
'Askerler gelir mezrada mola verirlerdi'
Olayın canlı tanığı olan Y. askerlerin sürekli mezraya gelip arama yaptıklarını söyleyerek, "İsmimi veremiyorum çünkü zaten köyün yarısı gözaltına alındı, birçoğu da tutuklandı. Bir kaç kişi kaldım geride. Bizi tehdit ettiler bu yüzden ismimi vermemem daha iyi olur. Zaten sürekli keşfe çıktıklarında gelip burada mola verirlerdi, su içerlerdi yemek yerlerdi. Biz de sorun çıkmasın diye hiç terslemezdik. Yemek de verirdik, su da verirdik. Hatta gelip evlerimize kadar girerlerdi, ses etmezdik. Sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra bütün köyleri gezmeye başladılar. Bizim karşımızda olan köyden sonra bizim araya geldiler. Onlar geldikten sonra silah sesleri duyduk. Silah sesiyle kendimizi dışarı attık. Daha biz ne olduğunu anlayamadan art arda silah sıkıldı. Sonra bütün köylüler dışarı çıktı. Askerlerin gittiği yöne doğru koşmaya başladılar" diye anlattı.
'Askerler cenazenin üzerine basıyorlardı'
Y. olayı şu sözlerle anlatmaya devam etti: "Çatışma dursun diye koşanları taramaya başladılar. Erdal Kocakaya'nın ailesiyle yaşadığı bir çadır vardı ve askerler oraya saldırdı. Sonra çığlıklar yükseldi. Önce çadırdan yangın yükseldi, nasıl yangın çıktı bilmiyorum ama kuzenimin anlattığına göre askerler ateşe vermiş. Zaten Erdal'ı daha çadırın içindeyken dövmüşlerdi. Sonra oraya çatışma dursun diye giden herkesi darp ettiler. Hepsini çekiştirerek, iterek zırhlı araçlara bindirdiler. İşkenceden ayakta kalacak halleri yoktu ama kim var kim yok götürdüler. Ben en son ağacın dibinde bir cenaze gördüm. Kan içinde kalmıştı. Koyu renk kıyafet vardı üzerinde. Askerler gidip gelip başında duruyorlardı. Üzerine basarak geçiyorlardı. Öldüğü anlaşılıyordu ama askerler onu rahat bırakmıyorlardı."
'Yiyip içtikleri için eve 20 TL bırakmışlar'
Mehmet Şirin'in ise köyün aşağısında darp edildiğini belirten Y., canlı kalkan olmaya giden herkesin gözaltına alınması sonucu kendilerinin oraya gidemediğini belirtti. Y., saldırıdan sonra yaşadıklarını anlatarak, "Yaralananları ve gözaltına altına aldıklarını askerlerle gönderdikten sonra bir grup da mezraya geldi. Gelen askerler iki eve girdi. Benim onları izlediğimi görünce gelip beni uyardılar, telefonumu kontrol ettiler. Asker bana 'sakın kimseye bir şey anlatma yoksa senin de sonun onlar gibi olur' dedi. 5 gün bu mezrada kaldılar. Olaydan bir gün önce geldiler, olaydan 3 gün sonra gittiler. Kaldıkları evlerde banyo yaptılar, yemek yediler, yattılar. Evini kullandıkları kişiyi bile darp ederek alıp götürdüler. Gidecekleri gün gelip bana 'evi kullandık, iki yumurta yedik, bir biber yedik parasını da 20 TL buzdolabının üzerine koyduk' dediler. Çok zoruma gitti ama yalnızdım hiçbir şey diyemedim. Bana farklı bir şey yapmalarından korktum" diyerek askerlerin üzerinde yarattığı tedirginliği anlattı.
'Kimse bizi toprağımızdan koparamaz'
Y. son olarak operasyonları değerlendirerek, " 'Esrar için operasyon yaptık' diyorlar ama esrarı kimin ektiğini bile bilmiyoruz. Evet, belki eken bir kaç ev vardır Lice'de ama bu kadar fazla değildi. Üstelik ekilen esrarın büyük çoğunluğu daha yeni ekilmiş, yeşermemiş bile. Ben birilerinin bilinçli olarak ektiğini düşünüyorum. Çünkü uzun süredir kimse esrar ekmiyordu, bırakmışlardı. Esrar diye ormanlık alanlarımızı yaktılar. Ne ağaç kaldı ne yeşil alan. Yangında hayvanlarımız bile öldü. Biz 90'larda küçüktük ama yaşadıklarımızı hatırlıyoruz. Bugün gene aynısının daha vahşi boyutunu yaşattılar bize. Yine de gitmeyeceğiz bu köyden. Biz her zulme karşı burada kalmaya devam ettik, yine kalacağız. Kimse bizi toprağımızdan koparamaz. Bunu kafalarına iyi soksunlar" diye konuştu.
(dk)