İki kadın aylardır 'Kürtler vardır' demek için yürüyor

09:01

Ceren Karlıdağ/ JINHA

HABER MERKEZİ - Cizre'deki ilk ablukanın ardından BM ülkelerine hazırladıkları deklarasyonu sunarak, "Kürtler vardır" diyen Bahar Ada ve Saadet Demir'in yürüyüşü sürüyor. Bahar, eylemlerine ilişkin olarak, "Dünya bir vücuttur. Bir parmak hastaysa tüm vücut zarar görür. Bugün dünya bir halkın varlığını yok saydığı için hastalanıyor" dedi.

Norveç'te 15 yıldır yaşayan Bahar Ada ve 26 yıldır Norveç'te yaşayan Saadet Demir, 9 Ekim'de "Existence March" (Varlık Yürüyüşü) ismiyle bir yürüyüş başlattı. Cizre'deki ilk ablukanın ardından, "Ne yapabiliriz" sorusuyla başlayan yürüyüş, ne bir barış yürüyüşü ne de bir özgürlük yürüyüşü. Bu yürüyüş tamamen Kürtlerin varlık yürüyüşü. 7 Haziran seçimlerinden sonra Kürdistan'a giden ve devlet güçlerinin Kürt halkına yönelik baskılarına tanıklık eden Bahar ve Saadet, Norveç'e döndükten sonra Cizre'de yaşanan katliama dair haberler okuyor. Hikâyenin devamını şuan yürüyüşün Fransa durağında olan Bahar Ada ile konuştuk.

'BM'den varlığımızı geri almalıyız'

7 Haziran seçimlerinden sonra Kürdistan'da gördüklerinden çok etkilendiğini belirterek, söze başlayan Bahar, yürüyüşün çıkış noktasını ise şöyle anlattı: "Norveç'e döndüğümüzde üniversite olarak İsmail Beşikçi'yi davet ettik. Ardından Saadet'le internetin olmadığı bir yerde 4 günlük bir tatil yaptık. Döner dönmez Cizre'ye dair haberler okuduk. Birbirimize bakarak, "Gidelim" dedik. "Peki ama nereye gidelim?" Bundan 100 yıl önce Lozan Anlaşmasında Kürdistan değişik parçalara bölündü. Eğer Birleşmiş Milletler'de varlığımız 100 yıl önce yok sayılmışsa biz de gidip geri almalıyız diye düşündük."

'Kürtler için gözetleme ve denetleme departmanı olmalı'

Ardından mesleklerini, okullarını bırakarak ve bir gece içerisinde evdeki eşyalarını boşaltarak yola koyulduklarını ifade eden Bahar, "Öncelikle 5 maddelik bir deklarasyon hazırladık. BM'ye üye olan ülkelere bu deklarasyonu sunmak için yola çıktık. İlk olarak Oslo'dan başladık. Bildirgemizdeki en önemli nokta, 'BM'de Kürtler için gözetleme ve denetleme departmanı açılması.' Filistinlilerin bundan 6 ay önce kazandığı statüyü biz de istiyoruz. Bunun için bir Kürtlerin bir devletinin olmasına gerek yok. Belirli azınlıkta olan halklar bir saldırıya uğruyorsa, bu saldırıların altında neler olduğunu gözetleyecek bir departmana ihtiyaç vardır" dedi.

'BM'den cevap alana kadar süresiz oturma eylemi yapacağız'

Ayrıca milletvekilleri aracılığı ile parlamentolara gensoru sordurduklarını da ifade eden Bahar, "BM ülkelerinden aldığımız cevapları bir dosyaya ekliyoruz. 9 ülkeden aldığımız cevapları ve topladığımız imza kampanyalarını yürüyüş tamamladıktan sonra BM'ye sunacağız. Deklarasyona cevap alana kadar da BM'nin önünde süresiz oturma eylemi yapacağız" şeklinde konuştu. Bu zamana kadar 1500 km yürüdüklerini belirten Bahar, görüştükleri Dış İşleri Bakanlıklarının Ortadoğu danışmanlarına ise, "Bu sorun bir Kürt sorunu değildir. 3. Dünya Savaşı başlamıştır ve tüm dünyaya da sıçrayacak. 3. Dünya savaşında 40 milyonluk tanınmayan bir Kürt nüfusu sorunların çözülmesi için çok önemli" dediklerini belirtti.

'Kürtleri parçaladık ama toparlayamıyoruz!'

Ülkelerin Dış İşleri Bakanlıklarında yaptıkları toplantıların detayları hakkında da bilgi veren Bahar, bu anekdotları şöyle paylaştı: "Hollanda parlamentosundaki Kürt Sözcüsü, 'Biz de bu sorunun çözümünün olduğunu biliyoruz' diyor. Ama bu temel problemi çözebilmek için muhatap alacak bir Kürt kanalı bulamadığını söylüyor. 'Kürtleri biz parçaladık ama şimdi toparlayamıyoruz' diyemiyorlar da 'Siz kendi kendinizi toparlayın' diyorlar. Barzani'yi utanç olarak görüyorlar. Brüksel'de görüştüğümüz danışmanlara ise, 'Her ülkenin parlamentosunda Kürtler için denetleme heyeti var. Ve bunlar her sene incelemeler yapıp raporlarını sunuyorlar. Peki, neden o zaman BM'de bir heyet yok' diye sorduk. Bu soruya cevap alamadık. Çünkü orada bir heyetin olması demek bizim varlığımızın kabul ediliyor olması anlamına gelir."

'Gerillanın yola çıkış hikayesine benziyor'

Yürüyüşün duygusal boyutundan da bahseden Bahar, "Biz yürüme kararı aldığımızda her şeyimizi bıraktık. Bir gerillanın yola çıkış hikayesine benziyor aslında. Ailelerimize dahi haber vermedik. Otobüse bindik Oslo'ya gittik. Neyi nasıl yapacağımızı bilmiyorduk, diplomasi bilmiyorduk ve son maaşlarımızla yola çıktık. Bir savaşçının çıkışı nasıl olursa bizimki de öyle oldu. Çünkü hayallerimizi yıktılar. Biz geleceğimizi Kürdistan'da inşa etmek istiyorduk" dedi. Kürtlerin yalnızca politika alanında var sayıldığını ama o politikanın da, "Terör" kavramına sıkıştırıldığını belirten Bahar, "Senin var sayıldığın tek arena bu. Oraya sıkıştırmışlar ve bundan herkes zarar görüyor. Dünya bir vücuttur. Bir parmak hastaysa tüm vücut zarar görür. Bugün dünya bir halkın varlığını yok saydığı için hastalanıyor" şeklinde konuştu.

'Sivil lobi çok önemli'

"Bu bir barış yürüyüşü değil, özgürlük yürüyüşü de değil. Kürtler savaşarak özgürleşiyor zaten" diyen Bahar, "Ama sivillerin harekete geçmesi açısından da önemli bir yürüyüş. Sivil lobi çok önemli. Siviller kendi gücünü görsün diye yürüyoruz. Bir sivil, potansiyelinin farkına vardığında devletler korkuyor. Görüştüğümüz danışmaların gözlerinde şaşkınlıktan çok korku vardı. Biz zorla da olsa onları iki kişi masaya oturttuk" dedi.

"Hayatının anlamını kendi varlığınıza bağlamanız gerekiyor" diye konuşan Bahar, Fransa'nın ardından İtalya'ya gideceklerini bunun yanı sıra Vatikan'dan Papa ile görüşmek için cevap beklediklerini kaydetti. Bahar ayrıca, dileyen herkesin bu varlık yürüyüşüne katılabileceğinin altını çizdi.

(mg)