Kadınlar İdil'de oluşan tahribatları tespit etti
09:00
Şehriban Aslan / JINHA
AMED - Kürdistan'da ilan edilen öz yönetimlerin ardından devlet tarafından yoğun saldırılar başlatılarak yüzlerce insan katledildi. Bundan dolayı özellikle kadın ve çocuklar üzerinde büyük tahribatlar oluştu. Tahribatların oluştuğu yerlerden biri olan İdil'de bu tahribatı az da olsa onarmak için Ekin Ceren Kadın Danışma Merkezi'nde çalışan Sosyolog ve Çocuk gelişimci kadınlar iki hafta boyunca yürüttükleri çalışmaları anlattı.
Kürdistan'da özyönetimlerin ilanıyla devlet tarafından başlatılan saldırılarla yüzlerce insan diri diri yakılıp katledilirken, yüzlercesi de yaralandı. Özyönetim alanlarında yürütülen savaşta özellikle kadın ve çocuklar hedefteydi. Yaşanılan saldırıların ardından halkta psikolojik anlamda ciddi tahribatlar oluştu. Bundan da en çok kadın ve çocuklar etkilendi. Özyönetim ve saldırıların olduğu alanlardan biri de Şırnak'ın İdil ilçesi. İdil'de yapılan tahribatların onarılması için Diyarbakır'da bulunan Ekin Ceren Kadın Danışma Merkezi sosyologu Demgül Atahan ve Çocuk gelişimci Gûlan Yaklav, İdil'de bir hafta boyunca çalışma yürüttü.
'Amed'den geldiğimizi duyduklarında rahatlıyorlardı'
Yaptıkları çalışmaya ilişkin bilgi veren Demgül, "Sadece İdil'de değil Kürdistan'da yaşanan katliamlara ilişkin yaşanılan travmalara destek olmaya gittik. Kadınlarla başta konuşmaya çalıştığımızda korkup tedirgin oluyorlardı. Amed'den geldiğimizi duyduklarında rahatlıyorlardı. Nedeniyse Sur'da yaşanılanların onları çok etkilemiş olmasıydı. Buda onlarda bir gönül bağına sebep oldu. Daha açık olmaya ve yaşadıklarını daha rahat anlatmaya başladılar. Görüşmelerimiz daha sağlıklı geçmeye başladı" dedi.
İdil'e gitmeden önce Emniyete haber verdiklerini söyleyen Demgül, polislerin çalışmalarına sürekli engel çıkardıklarını kaydetti.
'Bu çocuklar bizim için savaştı'
Evlerinden çıkan kadınların kendilerini suçlu hissettiklerini belirten Demgül, "Çatışma ortamında kalmadıklarından kendilerini suçlu hissediyorlardı, 'bu çocuklar bizim için savaştı ama biz onları bırakıp gittik' diyorlardı" dedi. Halkın evlerine dönmeye başladığını bir mahallenin tamamen yıkıldığını ve diğer mahalleler de ise belli evler yıkıldığını söyleyen Demgül, "Özellikle HDP ve DBP binalarından hiç bir şey kalmamıştı. Kadınlar evlerinde çıkmadan önce de bütün kişisel ve özel eşyalarını çıkarmışlardı. Nedenini sorduğumuz da bize, 'Cizre sürecinden biliyoruz ondan dolayı çıkardık' dediler" sözlerini kaydetti.
'Yardımların kaymakamlığa verilmesi isteniyordu'
İdil'de çalışma yürüten sadece 2 sosyologun olduğunu ve birinin Cizre'de de çalıştığını ifade eden Demgül, "Cizre'den gelen kadın arkadaşta hem dil hem de Cizre'de çalışma yürüttüğü için psikolojik açıdan etkilenmişti. Bundan dolayı yetersiz oluyordu. Bizimle gidişimizle Türkiye'den doğru gelen kadın arkadaşlar vardı. Beraber çalışma yürüttük. bir diğer sorun ise gelen yardımlar engellenmeye çalışıyor. Mesela Rojava'dan gelen bir kamyon yardım paketi vardı, kamyonun İdil'e girmesi çok zor oldu. Devlette yaptığı yıkımın ve katliamın farkında bundan dolayı dışarıdan yada DBP ve HDP'den gelen yardımların kaymakamlığa verilmesi isteniyordu. Nedeni ise yarattıkları tahribatları onarmaya çalışmaları. Yaptıkları katliamların ortaya çıkmaması için de büyük çaba sarf ediyorlardı" dedi.
'Hepimizin birlik olması lazım'
"Kadınlar yaşadığı o kadar şeye rağmen ayakta kalmayı başarabiliyorlardı" diyen Demgül, "Onlar yıktılar ama biz tekrar yeşerteceğiz. Kendi topraklarımızda kalmaya devam edeceğiz. Hiç kimsenin gücü bizi topraklarımızdan çıkarmaya yetmez. Kürdistan ve Türkiye'de bulunan sosyolog ve psikologlara çağrım; Yaşananlara ilişkin hepimizin birlik olması lazım. İdil yalnız bırakıldı. Buna zamanında müdahale etmeliyiz. Her şey maddi değil manevi açıdan da desteğin sağlanması gerekir. Kadınlara psikolojik açıdan destek olmalıyız" diyerek yaşanılanlara dikkat çekti.
'Sürekli savaştan bahsediliyor'
İdil'de çocuklara ilişkin çalışma yürüten Ekin Ceren Kadın Danışman Merkezinde Çocuk Gelişimci olan Gûlan Yaklav da devletin kadın ve çocuklar üzerinden politikalar yürüttüğüne değinerek şunları kaydetti: "Çocuklar ellerine aldığı her sopayı yada her oyuncağı silah olarak kullanıyordu. Şiddete eğilimliydiler. Sürekli savaştan bahsediliyor. İdil'de ciddi anlamda psiko destek ihtiyacı var. Devlet sadece silahlı çatışma ortamında değil normal olarak bile korku imparatorluklarını devam ettirdiklerini gördük. Silahlarıyla sokak ortalarında dolaşıyorlardı. İstedikleri kişiyi istedikleri anda durduruyorlardı. Psikolojik baskı yapılıyordu."
(dk)