Mezopotamya'dan yükselen ses: Barış elçisi olmalıyız
09:03
JINHA
MÊRDÎN - Savaş sürecinin sancılarını yaşayan turizm ve tarih kenti olan Mardin'de, birçok iş yeri iflasın eşiğine gelirken, bağışlarla ayakta kalan ve yurtdışından gelen halklarla buradaki halklar arasında köprü vazifesi gören kilise ve manastırlar da olumsuz etkilenmiş durumda. Kırklar kilisesi Başpapazı Gabriyel Akyüz, bir din adamı olarak çözüm, "barıştır" diyor.
Nusaybin'de ilan edilen "sokağa çıkma yasağı" nedeniyle Mardin'de yaşam savaş sürecinin tüm sıkıntılarını yaşıyor. Evlerinden zorla çıkarılan insanlar Mardin'den Nusaybin'e dönecekleri günü beklerken, barışı dillerinde ve yaşamlarında hâkim kılan Mezopotamya topraklarının kadim halklarından Süryaniler, Kürdistan'da yaşanan süreçten herkes gibi etkilenmiş ve bu topraklarda barışın hakim olmasını istemekte. Mardin Kırklar Kilisesi Başpapazı Gabriyel, yanı başlarında yaşanan savaşın kendilerine yansımasını ve geçmişin derin acılarına tanıklık etmiş biri olarak bugünü yorumladı. Savaşın diğer bir boyutu olan yıkım ve tarihi belleğe ait izlerin silmesine dair Gabriyel, "Suriye'de, Irak'ta gözler önünde kiliseler, tarihi eserler tahrip edilmekte. Bombalanıyor, yıkılıyor. Biz mağduruz, ne diyebiliriz" diyor.
'Binlere ulaşan ziyaretçi sayısı vardı'
Uzun bir süredir Kırklar Kilisesi'nde hizmet veren Başpapaz Gabriyel Akyüz, "Mardin, hem Türkiye'de hem de yurtdışında tanınmış bir şehir haline gelmişti. Bundan dolayı her gün yüzlerce kişi, hafta sonu binlere ulaşan ziyaretçi sayısı vardı. Her gün sabahtan akşama kadar ziyaretçilerle ilgilenip, sorularını cevaplıyorduk. Şimdi ise gördüğünüz gibi son birkaç aydır hiç turist gelmiyor" şeklinde ifade ediyor. Savaş sürecinin, herkesi etkilediği gibi kendilerine de zarar verdiğini kaydeden Gabriyel, "Mardin, kendini turizm sektörüne göre ayarlamıştı. Herkes mutluydu, kazanıyordu ve güzel yaşıyordu. Bugün kendi içine çekilmiş bir vaziyette ve herkes mağdur. Lokantacılar, esnaflar, otelciler bizlerde aynı şekilde mağduruz" şeklinde belirtiyor.
Seyirci kalmak istemiyoruz…
Yaşanan çatışmalı sürecin bir an önce son bulmasını arzuladıklarını vurgulayan Gabriyel, "Bizler hiçbir zaman bu olayların yaşanmasına ve devam etmesine seyirci kalmak istemiyoruz. Dua ediyoruz ki bir an önce barış egemen olsun. Çünkü İncil'imizde diyor ki 'Barışı sağlayanlara ne mutlu, onlar Allah'ın evlatlarıdır, çağrılacaktır'. Eğer bizler bu ayetleri okuyorsak onun gereğini de yapmalıyız. Barış elçisi olmamız gerekiyor. Çünkü kültürümüz barış üzerine kuruludur. Tarih boyunca Hıristiyanlığımızın temel felsefesi, Allah ve insan sevgisi üzerine kuruludur. Madem ki misyonumuz budur, seyirci kalmamamız gerekiyor" şeklinde altını çiziyor.
Ruh, bedenden güçlüdür...
"Her iki taraf için de dua etmemiz gerekir" diyen Gabriyel, telkin ve nasihat etmenin gerekliliğini hatırlatıyor. İnsanların üzerine düşeni yapması gerektiğine değinen Gabriyel, "Bunu yaptığımız takdirde vicdanımız rahatlıyor. Süryaniler olarak bağımsızız. Kimseye hiçbir bir zararımız dokunmuyor. Bizler, kendimizi barış elçileri olarak görüyoruz. Ve bizler, bu anlayış ve kültürle yaşamayı tercih ediyoruz. Dünyevi olarak bir kaybımız olsa da ruhsal olarak çok güçlü olduğumuzu hissediyoruz, mutluyuz. İncil, 'bedeni öldürenlerden korkmayın' diyor. Ruh, bedenden güçlüdür" şeklinde dile getiriyor.
'Tarih, mükerrerdir'
Bugün yaşananların geçmişi hatırlattığını ve bölgede Süryanilerin başına gelenlerin herkes tarafından bilindiğini dile getiren Gabriyel, "Bir söz var, 'tarih mükerrerdir' denir. Geçmiş, bugün aynı şekilde Ortadoğu'da tekerrür etmektedir. Tarih sürekli tekerrür edilmektedir. Önemli olan tarihin tekerrür etmemesidir. Tarihten ders almamız lazım. Maalesef insan topraktan yaratıldığı için her zaman toprağa meyillidir. İncil'de diyor ki: 'İnsan, dünyayı sevdikçe Allah'tan uzaklaşıyor'. Bu yaşananların da bundan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Allaha yakın olan bir insan, kötülük yapmaz kardeşine zarar vermez. Allah'ın emri iyiliktir, sevgidir" şeklinde açıklıyor.
'Çözüm, barıştır'
İnsanların birbirlerini sevmeleri, birbirlerine yardım etmeleri, güven ve barış içinde yaşamaları gerektiğinin altını çizen Gabriyel, tüm insanların kardeş olduğunu söylüyor. Bu düşünceye inandıklarını ve bunun mücadelesini verdiklerini belirten Gabriyel, "İncil, 'kötülüğü iyilikle yen' diyor. Size, haksızlık yapıldığında intikamı Allah'a bırakın. Ve eğer size haksızlık yapılıyor ve ben seyirci kalıyorsam o zalimin ortağı olmuşumdur" şeklinde açıklıyor.
Son olarak bu mesajının herkes için olduğunu ifade eden Gabriyel, "İntikam bitsin, göze göz dişe diş olmaz. İnsanları birbirine düşüren aslında sistemdir. Bu sistem insanları mutlu etmez. Yoksa insanların hepsi kutsaldır. İnsanlar yaptıklarından vazgeçmeli, birbirini sevmeli. Bu güzel topraklar herkese yeter. Geçen yüzyıllarda olduğu gibi olmasın. Tarihimiz acıdır, okudukça hatırladıkça insan üzülüyor. Bizim sistemimiz sevgiye dayalıdır. Çözüm Barıştır, affetmektir" diyor.
(ce-ea/dk)