PAJK'lı tutuklular Şakran Cezaevi'nde yaşanan sorunları anlattı
09:01
JINHA
İZMİR - Şakran Kadın Cezaevi'ndeki PAJK'lı tutuklular, gönderdikleri mektupla cezaevinde yaşadıkları sorunları anlattı. LGBTİ ve çocuk tutuklularında yaşadığı problemlerin de yer aldığı mektupta cezaevinde yaşanan hak ihlallerine karşı kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunuldu.
Şakran Kadın Cezaevi'nde kalan Partiye Azadiye Jinen Kurdistan (PAJK)'lı tutuklular JINHA'ya gönderdikleri mektuplarında cezaevlerinde yaşanılan sorunları anlattı. LGBTİ ve çocuk tutuklularında yaşadığı sorunlara yer verilen mektupta cezaevlerinde çalıştırılan işçilerin sorunlarına da değinildi. Mektupta, yaklaşık bir yılı aşkın süredir devam eden savaş sürecinin zindanlarda da belirli yönelimleri getirdiği belirtildi.
Her sistemin, her ferasetin ilk iktidar olduğu gibi demokrasiye yaklaşımını zindandaki yaklaşımlarıyla somutlaştırdığı ifade edilen mektupta, "Bugün faşizmin doruklaştığı bu dönemin de esas turnusolu zindanlara yaklaşımı ve politikalarının bir nevi uygulama alanı olarak zindanları bir 'terbiye-rehabilitasyon' görmeleriyle direkt bağlantılıdır. Bilindiği gibi zindanlardaki kimi uygulamalar artık beraberinde büyük direnişleri de doğuracak gerçekliği de yaratma, bununla var olma zeminini de yaratmaktan, yaşamaktan artık hiç de uzak değildir. Bizlerin bulunduğu c.evi birçok insanlık dışı uygulamanın 'pilot' yani denek alanı olarak hedeflenmiş, açıldığı günden beridir de hiçbir şekilde gündemden düşmemiştir. Her gelen müdürle beraber 'iktidar' ispatı adına uygulamalar farklılık göstermemiş, adeta gelen gideni aratır misali yönelimler yaratılmıştır" denildi.
'Somut dayanışma geliştirilmiş'
Şakran Kadın Cezaevi'nin bugüne kadar en çok "çıplak arama" ile gündeme geldiğine yer verilen mektupta, "İdarenin Bakanlıkça 'kuvvetli şüphe uyandıracak bir durumda kurumdaki en yetkili idarecinin yazılı onayıyla bu aramanın aşamaları uygulanır' ibaresi bu araman hangi koşullarda yapılacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bir çok arama aşamasından geçilmesine, her türlü teknolojik imkana rağmen bu aramanın dayatılması onursal duruşumuza gösterilmeyen saygı ve insanın kendine yabancılaşmasının en vahim gerçekliğine bir ispat barındırmaktadır. Ahlaki olanın temel yaklaşımımız ve vazgeçilmezimiz olduğu gerçeğiyle asla bu uygulamayı kabul etmeyeceğimizi belirtiyor, ilgili kurumlardan, platformlardan ve halkımızdan bu duruma karşı geliştirilecek tepkinin ve dayanışmanın artık daha somut geliştirilmesini bekliyoruz. Zira bu uygulama sadece biz PKK'lilere dayatılmış, bu açıkça söylenmiştir" diye kaydedildi.
'İstismar alanına dönüştürülmüş duvarlar'
Mektupta cezaevlerinde yaşanılan sorunlardan bahsedilerek şunlara yer verildi: "Bir diğer konu ise cezaevinde var olan kurslardan yararlanamama durumumuzla ilgilidir. Cezaevindeki tüm kurs alanları ucuz iş gücü ile kar sağlanan alanlara dönüştürülmüştür. Koridorlar tıpkı tekstil fabrikalarının artıklarıyla, kokularıyla ve koşturan fakir tutsaklarla dolup taşmaktadır. Her sabah gardiyanların aynen usta başı gibi davranıp saat 9 olduğu gibi bağıra bağıra koğuş kapılarından 'işçileri' mesaiye çağrısı artık kulağımızı tırmalayan bir noktadadır. Adeta istismar alanına toplama kampına dönüştürülmüş bu duvarlara insanlar elbette 'suçtan' ziyade ucuz iş için doldurulmaya devam edecektir. Bu sömürü zihniyeti artık insanları kar amaçlı içeride zindanlarda tutup, bu uygulamaya dahil olmayanları da etkinlik haklarını- alanlarını daraltarak cezalandırmaktadır."
Havuz medya kullanılarak yalan haberler yapılıyor
Mektupta şunlar kaydedildi: "Yine devam eden savaş süreciyle beraber PKK'li-PAJK'lı duruşumuz bilinmesine rağmen 'havuz medyayı' da arkasına alarak sıcak suyun buharından dolayı yüzünde oluşan hafif yanıktan dolayı bu durumu istismar ederek, 'PKK'liler açlık grevine girmeyen arkadaşlarını yakarak cezalandırdı' biçiminde haber yapıp c.evindeki idareci koltuğunun kime dayandığını açıkça ortaya koymuştur. Defalarca sağlıkçıları çağırmamıza rağmen gereken ilgiyi göstermeyen bu idare söz konusu istismar, yalan, iftira olunca ellerini iştahlı kalleşler gibi ovuşturarak böylesi bir haberi yapmıştır. Örgütlü duruşumuzu, insani değerlerimizi hedef alan bu spekülatif, yersiz, yavuz medyası haberlerine itibar etmemesini belirtiyor, zaten gereken duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz.
Halkımız gereken tavrı göstermelidir
Son süreçle beraber geliştirilen siyasi soykırım operasyonlarıyla birçok kesimden tutuklamalar olmuş, bununla beraber eğitim birimine çağrılan bir arkadaşımız adeta yangından mal kaçırır gibi bir ordu gardiyanla kuşatılarak zorla bağımsızlar koğuşuna alınmış, arkadaşımızın ısrarlı duruşuyla bir gün sonra aramıza verilmek durumunda kalınmıştır. Kurum öğretmenlerinin 'eğitmen kimliği' çoktan işlevini yitirmiş, kendilerini eğitme ihtiyacı bu örnekle somutlaşmıştır. Bu politikalara karşı halkımızın duyarlı olması, gereken tavrı hem dışarıda hem de tutuklanma ihtimalinden dolayı göstermesi gerekmektedir.
Cezaevlerinin kârhanelere dönüştüğü gerçeği beraberinde yine kâr uygulamalarının çoğalan alanlarını da doğurmuştur. Kantinde satılan eşyalar dışarının iki katına satılmakta, aniden %100'ü bile aşan zamlarla fiyatlar dayatılmaktadır. Zaten 'yandaş' firmaların ürünleri listeleri dolduruyorken, yandaşı zengin etme, kârı paylaşma iştahı da sınır tanımayan kabarmalarla devam etmektedir. Yine kantinde olmayan eşyaları dış kantinle alma imkanı olmasına rağmen bugüne kadar belirttiğimiz-listelediğimiz ihtiyaçlarımızın çoğu gönderilmemekte, dış kantin personeli mumla aranır hale gelmiştir.
LGBTİ'li tutsak vücudu yanmış halde hücrede tutuluyor
Cezaevinde bulunan LGBTİ'lere karşı hücreye konulma, odaya hapsetme uygulamaları da devam etmektedir. En son cezaevinde işçi olan bir LGBTİ'li durumu fark edilince hemen işten atılmış, devamında hücreye konulmuş, buna katlanamayan tutsak hücresini ateşe vermiş, vücudunun bir kısmı yanmıştır. Buna rağmen LGBTİ'li tutsak hücreden çıkarılmamış, normal koğuşa alınmamıştır. Yine yaşı küçük olan Gülben Ergin adlı çocuk akrabalarının yanına gitmek istemesine rağmen ısrarla hücrede tutulmuş, bu kabul etmeyen kapı vurup 'beni buradan çıkarın' demesine rağmen, darp edilmiş günlerce işkenceyle talebine cevap verilmemiştir.
Örgütlü duruşumuzu hedef alan bu uygulamayı kabul etmediğimizi belirtmemize rağmen sorunları bahane edip yönelimlere zemin hazırlama girişimleri boşa çıkaracağımızı belirtiyor, tüm bu yaşananları-yaşatılmak istenenleri savaş sürecinden faydalanıp fırsata dönüştürmeye çabalayanlara karşı halkımızı, demokrasi çevrelerinin yüzünü zindanlara dönmesini bekliyoruz.
(mb/dk)