Dersimli Gültan: Her yangından sonra daha güçleniyoruz
09:01
Ceren Karlıdağ/JINHA
İSTANBUL - Dersim'deki orman yakmaların tanığı olan Gültan Kahraman, Lice'deki orman yangınlarına ilişkin olarak, "Ağaçlar küllerinden yeniden doğmuştu. Onlara, 'Büyümeniz için sizi illa yakmaları mı gerekiyordu' dedim. Direnmek insanlara da ağaçlara da güç katıyor. Biz her yangından sonra daha çok güçleniyoruz" dedi.
Gültan Kahraman, Dersim Dernekleri Federasyonu'na bağlı Munzur Koruma Kurulu'nda uzun zamandır mücadele ediyor. 63 yaşındaki Gültan, direnişinin mayasını ise doğduğu topraklardan alıyor. İlk mücadele ve çelişkilerini kadınlara yönelik baskılarla karşılaştığında yaşadığını belirten Gültan, şimdi de mücadelesini ekolojik paradigmayla yoğurduğunu ifade ediyor.
Direnişin yeşil hali!
Eşit işe eşit ücret alamayan kadınların kamusal alanda yaşadığı zorlukları görerek mücadeleye katıldığını ifade eden Gültan, "Bunun yanı sıra zorla evlendirmeler, mahalle baskısı gibi haksızlıklar hep beynime işlendi. Ben de bir şekilde mücadele etmeye karar verdim" dedi. Oğlu, eşi, kardeşi, yeğeni ve oğlu savaşırken yaşamını yitiren Gültan, "Bütün gerilla cenazelerine gücüm yettiğince katıldım. Şimdi de direnişi ekolojik boyutuyla sürdürüyorum" şeklinde belirtti.
Dersimli'ler için Alevi ziyaret merkezlerinin, toprak, ağaç ve suyun çok önemli olduğunu ifade eden Gültan, "Bunlar olmazsa zaten, yaşam hakkı da olmaz. Ağaca değer vermeyen insana da değer vermez. Ben o yüzden toprağı çok severim. Munzur suyu için yapılan eylemlerde kendini zincirleyen ilk isimlerden biriydim" dedi.
'Köye her gidişimde gözaltı'
1984 yılında ailesinin bir kısmının zorla göç ettirilerek Edirne'ye gönderildiğini belirten Gültan, "Onlar giderken devlet arılarımızı, ağaçlarımızı, ormanlarımızı yaktı. Uzun zaman köylerimizi ziyaret edemedik. Ben köye her gittiğimde gözaltına alındım. Yine de ağaçlarım kurumasın, çeşmelerim gür aksın diye giderdim köye" şeklinde konuştu.
'İnsanın doğduğu toprağa gidememesi suçtur'
Dersim'de Ovacık ve merkez olmak üzere 20'den fazla bölgenin Valilik tarafından yasaklanmasını da değerlendiren Gültan, "Yasaklar bir zulümdür. İnsanın doğduğu toprağa gidememesi bir suçtur. Biz bu zulme boyun eğmeyiz. Bize terörist diyorlar ama bizi doğamızdan ayıranlar teröristtir. Memleketimde bir çiçeğin kırılmasına, bir suyun kurumasına asla izin vermem" dedi.
'Lice'yi beton yığınına çevirmek istiyorlar'
Lice'de 'esrar' bahanesiyle yakılan ormanlarla ilgili de konuşan Gültan, "Lice'de ormanları bilerek yakıyorlar. Direnen insanları bastırmak ve orada inşaatlar yapmak ve Lice'yi beton yığınına çevirmek istiyorlar. Dersim, Karadeniz, Ege, hiç fark etmez. Nerede insan hakları ve doğa ihlalleri varsa orada direnmek lazım. Bütün insanlara çağrım şudur. Bir gün sopa yeriz, iki gün gözaltına alınırız, 5 ay cezaevine gireriz ama kazanan halk olacak" şeklinde belirtti.
'Direnmek ağaçlara da güç katıyor'
Gültan, Dersim ormanların devlet tarafından yakılmasına ilişkin bir anısını ise şöyle anlattı: "Yangından sonra meşe ağaçlarıyla konuşmaya başladım. Ağaçlar küllerinden yeniden doğmuştu. Onlara, 'Büyümeniz için sizi illa yakmaları mı gerekiyordu' dedim. Direnmek insanlara da ağaçlara da güç katıyor. O meşe küllerini üzerinden atıp kocaman olmuştu. Biz her yangından sonra daha çok çoğalıyoruz, daha çok güçleniyoruz."
(ck-tm/sy)