Ümit Efe: Basın özgürlüğü için mücadeleye devam

09:01

JINHA

İSTANBUL - Kürdistan ve Türkiye'de hükümetin halkın haber alma hakkına dönük baskıları ve gazetecilerin tutuklanmasına dönük tepkiler gelmeye devam ediyor. TİHV İstanbul temsilcisi Ümit Efe basına yönelik baskıları değerlendirerek, "Asıl amaç tanıkların belgeleyenlerin gerçeği açığa çıkaranların sesini susturmak, duvarların arkasına atmak ve böylelikle bütün toplumu bir hapishane haline getirmek. Bunu söylemek gerekir" dedi.

Kürdistan ve Türkiye'de gazetecilerin tutuklanması, gözaltı süreçlerinde yapılan işkenceler ve halkın haber alma hakkının önünde geçilmek istenmesine yönelik tepkiler sürüyor. Özgür Gündem Gazetesi 'Nöbetçi Yayın Yönetmenliği'ne katıldıkları gerekçesiyle Prof. Dr. Şebnem Korur Fidancı, yazar Ahmet Nesim ve RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu'nun tutuklanması var olan tepkileri daha da artırdı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul temsilcisi Ümit Efe genelde basın özgürlüğüne yapılan baskıların, özelde ise JINHA'nın hedef gösterilmesinin temelinde yatanları değerlendirdi. Ümit, muhalif gazetecilere yönelik baskılara değinerek, "Baskılar bu savaş politikalarının bir devamı olarak seyretmekte. Biz insan hakları vakfı olarak düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellere bağlı olarak gazetecilerin tutuklanmasını insan haklarına yönelik bulmaktayız" dedi.

'Tanıklık ortadan kaldırılmak isteniyor'

Kürdistan'da yürütülen savaş politikalarına değinen Ümit, "İnsanlığa karşı işlenen suçların savaş suçları kapsamında değerlendirecek derecede yoğunlaştığı bir süreçte tanıklığın ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Tutuklamalar, gazete kapatmaları, gazeteci örgütlerine, insan hakları örgütlerine ve onların temsilcilerine yönelik saldırıların yoğunlaşması da bu hedeflerin bir parçası" diye konuştu.
Süreci kritik bir dönem olarak yorumlayan Ümit, bütün uygulamaların insanlığa yapılan suç olarak kınadıklarını belirterek, "Elimizden geldiği kadar belgelemeye tanıklığa çalışıyoruz çünkü işkencenin çok yoğun olduğu insanların bodrumlarda öldürüldüğü evlerin yıkıldığı savaş hukukunun işlediği bir dönem yaşamaktayız" şeklinde yorumladı.

'Asla bir Şebnem Korur Fincancı yetiştiremeyecekler'

Şebnem Korur Fincancı hakkında değerlendirmelerde bulunan Ümit, Şebnem 'in hayatını insan hakları mücadelesine veren bir bilim insanı olduğunu söyledi. Şebnem ve basına uygulanan baskılar hakkındaki düşüncelerini anlatmaya devam eden Ümit, sözlerine şu şekilde devam etti: "Kendisi adli tıp profesörüdür ve uluslararası güvenilirliği olan söylediği ve yaptığı tanıklıkları bu güvenilirlik çerçevesinde kabul edilen bir simgedir. Biraz önce çerçevesini çizdiğim politik gerekçelere bağlı olarak Şebnem'in tutuklanması da bu çerçevede anlaşılmalıdır. Çünkü Özgür Gündem gazetesine yönelik saldırıları bertaraf etmek için orada bulunuyordu, bir dayanışmacı olarak. Asıl amaç tanıkların belgeleyenlerin gerçeği açığa çıkaranların sesini susturmak, duvarların arkasına atmak ve böylelikle bütün toplumu bir hapishane haline getirmek. Bunu söylemek gerekir. Bu tutuklama işlemini yapanlar asla bir Şebnem Korur Fincancı yetiştiremeyecekler."

'Kadının sesi JINHA'da hedefleri arasında'

Savaş politikalarının bir diğer hedefi olan JINHA ve kadın bedenlerine yönelik saldırılar hakkında, " Bütün bu savaş politikalarının içerisinde halkın değer yargılarına, kültürel inançlarına, özellikle kadına yapılan saldırılar çok büyük" yorumunu yapan Ümit, Cizre, Sur, Nusaybin, İdil ve Diyadin'de tanık oldukları duvar yazılarından söz etti. Ümit, "Kadın gerilla bedenlerinin teşhirine dönük uygulamalarla da karşılaştık. Bu anlamda JINHA kadın eksenli haber yapan bir ajans olduğu için yapılan bu cinsiyetçi yaklaşımları haber yapıyor. Bunların tanıklığını ve belgelemesini mesleki olarak yapan JINHA'ya ve muhabirlerine dönük saldırıları da buna bağlı olarak düşünüyoruz" dedi.

Ümit, son olarak İHD olarak basına yönelik baskıların son bulması için ellerinden geldiğinde mücadele edeceklerini söyledi.

(ro/dk)