Evini değil Sur'da kalan gençleri düşünüyordu…
09:04
Medine Mamedoğlu \ JINHA
AMED - Sur'da ilan edilen "sokağa çıkma yasağı"yla evinden zorla çıkarılan yurttaşlardan Ayhan Bozkur yaşadıklarını anlattı. Bu süreçte 35 kilo verdiğini söyleyen Ayhan, "Herkes eşyalar ev için yakındığımı sanıyordu. Ama benim aklımda olan tek şey orada olan gençlerdi. Bu üzüntüm hep onlara herkes bir olup Sur'a gelseydi, bunda diretseydi o zaman belki içeridekilerin katledilmesine izin vermezdik" dedi.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde ilan edilen "sokağa çıkma yasağı"yla evlerinden zorla çıkarılan yurttaşlardan Ayhan Bozkur, Sur'dan çıktığı evini bırakmak durumunda kaldığı için pişman olduğunu belirtiyor. Evinden, toprağından ayrı kaldığı için bu süre zarfı içerisinde sıkıntıdan ve stresten dolayı bedenen zorluk çektiğini belirten Ayhan, "Orada kalan gençleri düşünmekten 35 kilo verdim. Buradan çıktığım günden beri aklım sürekli Sur'daydı. Yasağın kalkmasını dört gözle bekliyordum" dedi.
'Burada yaşamamamız için ellerinden gelen her şeyi yaptılar'
Ayhan, Sur'da yasak zamanı içeride kaldığı süre boyunca tüm Sur'lu kadınlar gibi yaşadıklarını Kerbela'ya benzetiyor. İçeride kaldıkları zaman boyunca polislerin onların evlerinde kalmaması için her şeyi yaptığını söyleyen Ayhan, "Bizim burada yaşamamamız için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. O karda kışta evimizden attılar bizi, gelip kapılarımızın önüne mevzi yaptılar. Biz mahallede olurken, mahallelere boşu boşuna mermiler sıkıyorlardı. Mahalleleri tarıyorlardı. Ocak ayında evimizden çıkmak zorunda kaldık. Yoksa devlet güçleri orada hepimizi öldürürdü. Çıktıktan sonra da zaten evlerimize bir daha gelmemize izin vermediler" diye belirtti.
'Benim aklımda olan tek şey orada olan gençlerdi'
Sur'da yaşanan çatışmalar boyunca aklında olan tek şeyin orada olan gençler olduğunu söyleyen Ayhan, " O süreçte binlerce insan evsiz kaldı. Onlarca insan da katledildi. Buradan çıktığım günden beri aklım sürekli Sur'daydı. Her gün evime gelmeye çalışıyordum, ama izin vermiyorlardı. Sur halkı bu dönemde çok yıprandı. Bu süreç boyunca tam 35 kilo verdim. Herkes eşyalar ev için yakındığımı sanıyordu. Ama benim aklımda olan tek şey orada olan gençlerdi. Bu üzüntüm hep onlara herkes bir olup Sur'a gelseydi, bunda diretseydi o zaman belki içeridekilerin katledilmesine izin vermezdik" diye konuştu.
'Gençler Sur'un onuru için oradaydı'
Ayhan yasak zamanı boyunca her gün Sur'a geldiğini ve içeriye girmeye çalıştığını söyleyerek polislerin ona izin vermediğini ifade etti. Ayhan, "Bizim Sur'da gördüklerimizi kimse görmedi. Oradaki insanlar gençler Sur'un onuru için oradaydı. Onun için savaşıyorlardı, bizimde onları bırakmamamız gerekiyordu. Ama gitmek, çıkmak zorunda kaldım. Bu 5 aylık zamanda yüzlerce insanın başına bin bir türlü şey geldi. Yer bulamayıp sokakta yatanlar oldu. Ben de bu zamanda kilo verdim, üzüntümden. Bir ara Sur'a ne olursa olsun gireceğim diye inat etmiştim. Ama polisler mevzilerde beni durdurup içeri girmemize izin vermiyorlardı" dedi.
'Canlarımız gitti ama biz evlerimizi vermeyeceğiz'
Ayhan, evleri olan insanların evlerini terk ederek en büyük hatayı yaptıklarını söyledi. Yapılan yıkım ve talanda yurttaşlarında payları olduğunu ifade eden Ayhan, "Yasak kalktıktan sonra insanlar evlerine gelip lanet okuyorlardı. Kendi suçlarını böyle ört pas ediyorlar. Onların suçu bu yıkım talan, evlerini bırakmasalardı böyle olmazdı. Onlar bu yıkıma zemin hazırladı. Devletin işini kolaylaştırdılar. Gençlerin niye o hendekleri açtığı oradan çıkan halk gayet iyi biliyor. Orada olan polisler özel harekâtçılar, insanları kadınları taciz ediyorlardı" diye yaşanları anlattı.
'Hendekten rahatsız olanlar kalan duvarlardan memnun mu'
"İnsanlık bu mu? Evlerinin önünde iki hendek görmekten rahatsız olan insanlar şimdi sağlam tek kalan duvarlarından memnun mu?" diye soran Ayhan, en büyük üzüntüsünün Sur'da bırakıp çıkmak durumunda olduğu gençler olduğunu dile getirdi. Ayhan son olarak şunları kaydetti: "Giden mallar geri gelir, ama canlar geri gelmez. Devletin kanı burada akmadı. Çünkü ne akan kanlar onun ne de yıkılan evler. Zaten canlarımız gitti ama biz evlerimizi vermeyeceğiz."
(ea\dk)