Onur Yürüyüşü iptal: Her caddede birbirimize kavuşacağız!
18:36
JINHA
İSTANBUL - Pazar günü yapılması planlanan 14. LGBTİ+Onur Yürüyüşü iptal edildi. Yürüyüşün yapılmayacağını belirten LGBTİ+ Onur Haftası Komisyonu, "hayatı 'normal' akışına döndürmek" için 26 Haziran günü Beyoğlu'nun bütün sokaklarına ve caddelerine dağılacaklarını bildirdi.
14. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü hakkında İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komisyonu'nu yazılı bir açıklama yaparak "Dağılıyoruz" dedi. İstanbul Valiliği tarafından yürüyüşün yasaklandığını ve bir hafta önce Trans Onur Yürüyüşüne polisin sert bir şekilde müdahale ettiğini hatırlatan açıklamada, "Bu gelişmeler üzerine, 24. LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi olarak, 26 Haziran günü saat 17.00'de Tünel Meydanı'nda bir basın açıklaması yapmak üzere İstanbul Valiliği'ne bildirimde bulunduk ancak 'uygun görülmediği' yanıtını aldık. Valilik, yasak gerekçesi olarak gösterdiği tehditlere karşı bizleri korumak yerine, Anayasa'da demokratik bir hak olarak yer alan "Gösteri ve Toplantı Yürüyüşleri Kanunu"nu ihlal etmeyi tercih etti" ifadeleri yer aldı.
"14. Onur Yürüyüşü'nü gerçekleştiremeyeceğimizi üzüntüyle duyuruyoruz" şeklinde devam eden açıklamada, LGBTİ'lerin hayallerinin İstiklal Caddesi'nden ve Türkiye'den daha geniş olduğu belirtildi. Açıklamada geçtiğimiz hafta düzenlenen yürüyüşte polisin, "Dağılın ve hayatın normal akışına dönmesine izin verin" dediği hatırlatılarak, "Biz de bu çağrıya riayet ediyoruz: 26 Haziran Pazar günü, İstiklal Caddesi'nin her köşesine dağılıyoruz. "Hayatı 'normal' akışına döndürmek" için Pazar günü Beyoğlu'nun her sokağında, her caddesinde birbirimize kavuşuyoruz" denildi.
'Dağılıyoruz, dağılıyoruz!'
Açıklama şu şekilde devam etti: "12 yıl boyunca büyük bir coşkuyla gerçekleştirdiğimiz Onur Yürüyüşleri varoluşumuzu, onurlu bir yaşam sürme ısrarımızı ve her geçen yıl büyüyen mücadelemizi kutladığımız bir alandır. Sadece LGBTİ+ bireylerin değil, herkesin hayatına etki eder. Onur Yürüyüşü, insanlığa bir hayal kurdurur. Bu dünya başka türlü olsaydı, nasıl insanlar olurduk? Ne giyer, ne arzular, ne eyler, ne söylerdik? Bu kentin sokakları neye benzerdi? Aşkla örgütlenseydik, bizi birbirimizden ne koparabilirdi? Bedenimiz, emeğimiz ve geleceğimiz bizim elimizde olsaydı, nasıl olurdu? Yürüyüşümüzü gerçekleştiremesek de aklımızda bu hayallerle İstiklal'in sokaklarını doldurmaktan vazgeçmiyoruz. Bize dayatılan hayatı reddediyoruz. Şiddeti ve baskıyı normalleştiren, bizi yok sayan bir hayat değil, kendi seçtiğimiz, onurla var olduğumuz hayatı yaşamaya devam ediyoruz ve 'Hayatı 'normal' akışına döndürerek': Dağılıyoruz, dağılıyoruz, dağılıyoruz."
(ck/sy)