Savur'da şüpheli kadın ölümü: Aile katledildiğini söylüyor - ÖZEL
09:13
Şehriban Aslan-Bêritan Elyakut / JINHA
AMED - Mardin'in Savur ilçesine bağlı Kırkdilek köyünde 20 Haziran günü 22 yaşındaki M.Ö. , köyün mısır tarlasında şüpheli şekilde ölmüş olarak bulundu. Eşi B.Ç.'nin ailesi çelişkili ifadeler verirken, ön otopsi raporunda 'şüpheli ölüm' denildi. M.Ö.'yü ölmüş halde bulan akrabası Hatice Özmal yaşanılanları JINHA'ya anlatarak M.'ye kimsenin müdahale etmediğini ve 8 saat boyunca yaralı kaldığını söyleyerek, katledildiğine işaret etti.
Kürdistan ve Türkiye'de şüpheli kadın ölümleri ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Eşleri, yakınları ya da sevgilileri tarafından katledilen ve intihara sürüklenen kadınlara yönelik Türkiye'de hala caydırıcı bir yasa çıkarılmış değil. Son olarak Mardin'in Savur ilçesine bağlı Kırkdilek köyünde de şüpheli kadın ölümü yaşandı.
Eşinin ailesi çelişkili ifadeler verdi
Diyarbakır'ın Lice ilçesi nüfusuna kayıtlı olan ve evlendikten sonra Mardin'e yerleşen 22 yaşındaki M.Ö. isimli kadın, 20 Haziran günü köyün mısır tarlasının içinde şüpheli ölmüş olarak bulundu. M.Ö.'nün eşi olan B.Ç.'nin ailesi ise M.'nin intihar ettiğini iddia ederek sürekli çelişkili ifadeler verdi.
M.'yi şüpheli şekilde ölmüş halde bulan ve katledildiğini düşünen yengesi Hatice Özmal ise, "Cenaze daha yerdeyken B.Ç'nin ailesi avukatlarını hazırlamışlardı. Bize sürekli, 'Kızınız intihar etti. Biri tarafından öldürülmüş olabilir' diyerek çelişki dolu ifadeler kullanıyorlardı" dedi.
'Terlikler yanına bırakılmıştı'
JINHA'ya konuşan Hatice, 4 gün önce kendilerine gelen bir telefonla M.'nin intihar ettiğinin söylendiğini, ancak tüm bulguların katledildiğine işaret ettiğini belirtti. M.'yi tarlada şüpheli ölmüş olarak gören Hatice, B.Ç. için de öldü dediklerine ancak daha sonra ölmediğini öğrendiklerine dikkat çekti. Hatice, gördüklerini şöyle anlattı:
"Kızınız önce oğlumuzu ardından kendisini öldürdü dediler. Biz köye gidince oğulları konusunda yalan söylediklerini ve sadece M.'nin öldüğünü gördük. Mısır tarlasının arasında küçük sulama kanallarının geçtiği sulama yerinin üzerine yığılmış ve başı yana doğru düşmüştü. Üzerinde beyaz bir tişört ve ince bir etek vardı ve başında da başörtüsü yoktu. M., kapalıydı ve asla o şekilde dışarı çıkmazdı. M.'nin ayağında terlik yoktu. Terlikler yanına bırakılmıştı."
'Silahı aradım bulamadım'
Tarlaya girdiklerinde M. yerde yatarken sulamanın hala devam ettiğine dikkat çeken Hatice, intihar ettiği iddia edilen M.'nin yanında silah bulamadıklarını da belirterek, şöyle devam etti: "Dikkatimi çeken ise M.'nin ayakları çamur olmuştu ama terliklerinin içi çamur olmamıştı sadece altı çamur olmuştu. Fakat tarla yeni sulanmıştı hatta sulama devam ediyordu. Ben tarlaya girdiğimde sadece ayaklarım ve terliklerim değil dizlerime kadar çamurda kaldım. Ayrıca onu tarlada gördüğümde yanında silahı aradım ama bulamadım. Biz tarlaya gittiğimizde de hala sulama devam ediyordu, kimse istifini bozup cenazenin üzerine dahi gelmedi. Tarlada bulunanların umurunda değildi, moralleri keyifleri gayet yerindeydi konuşmalarına devam ediyordu."
'8 saat yaralı kaldı, kimse müdahale etmedi'
M.'nin 8 saat boyunca yaralı kaldığını ve kimsenin müdahale dahi etmediğini ifade eden Hatice, "Köye gittiğimizde M.'nin yatak odasına girmek istedim ama eşinin ailesi izin vermedi. Üzerine bizi darp ettiler. Bana, eşime ve ailenin diğer fertlerine saldırdılar. Bize silah çektiler, hepimiz darp edildik. Hepsinin yüzü gözü kan içinde kaldı. Ne yapıp edip kendimi yatak odasına attım. Odaya girince odanın çok dağınık olduğunu gördüm, odayı M. o hale getirmez. Sıradan bir dağınıklık değildi. Elbiseleri falan hepsi yerdeydi" sözlerine yer verdi.
'6 aylık hamileydi'
"M, asla canına kıyacak biri değildi" diyen Hatice, "6 aylık hamileydi. Bebeğine isim bulmuştu, odasını elbiselerini hazırlamıştı. Ultrason fotoğraflarını saklıyordu, 'Bebeğim büyüyünce ona göstereceğim. Nasıl ufak tefek olduğunu görsün' diyordu. M, kendini ve hayatı çok seviyordu. Sürekli gülen biriydi ve canı çok tatlıydı asla en ufak bir acıya gelemezdi. O intihar etmez fakat eğer o intihar etmişse de başkası tarafından zorla yaptırılmıştır" diye konuştu.
Ön otopsi: Şüpheli ölüm
Ön otopsi raporunda 'şüpheli ölüm' denildiğini kaydeden Hatice, sol elle ateş edildiğini söylediklerine, ancak M.'nin solak olmadığına işaret etti. Silahın yeni olduğunu ve yalnızca bir el ateş edildiğini belirten Hatice, "Kurşun kalbinin altına girmiş ve o solak biri değildi. Ama o ne sağ eliyle ne de sol eliyle kendisini vurmuş olamaz" dedi.
B.Ç.'nin ailesinin korucu olduğuna da dikkat çeken Hatice, şüpheli ölümünden önceki akşam M. ile telefonda konuştuklarını söyleyerek, "Akşam telefonda ile konuştuk. Ben, annesi ve babasıyla konuştu. Sesi çok iyi geliyordu, çok mutluydu. Diğer gün saat 14.00'te ölüm haberini aldık. Ben bu olayın gün yüzüne çıkmasını istiyorum. Asla canına kıyan biri değildi" diye belirtti.
'Eşimin ailesi ile anlaşamıyorum'
Son olarak M.'nin akrabalarına eşi ile arasında sorun olup olmadığını sorduğumuz da ise, "Bize asla bir şey demiyordu sorunu varsa da, olmuşsa da bilmiyoruz. Fakat onun yakın bir arkadaşı vardı sadece ona, 'Kaynanam ve eşimin ailesi ile anlaşamıyorum. O konuda sıkıntı çekiyorum' dediğini öğrendik" sözlerini kaydetti.
Hatice, M.'nin şüpheli ölümünün araştırılması ve ailenin hesap vermesi için kadın kurumlarına destek çağrısında bulundu.
(sy)