Mahabad'dan Amed'e dünyaya geliş hikayesi: Alan bebek
09:05
Beritan Canözer / JINHA
AMED - Doğu Kürdistan'ın Mahabad kentinden çocuklarının doğumu için Diyarbakır'a gelen Şefak Ehmedi ve Kamel Ehmedi, çocuklarının direnişin kenti olan Diyarbakır'da dünyaya gelmesini istediklerini ifade ederek "Doğumundan sonra onu sık sık buraya getireceğiz ve doğduğu yeri tanımasını sağlayacağız. Amed direniş yeridir ve oğlumun da bu ruhla büyümesini istiyorum" diyor.
Doğu Kürdistan'ın Mahabad kentinde yaşayan Şefak Ehmedi ve eşi Kamel Ehmedi çocuklarını dünyaya getirmek için Diyarbakır'a geldi. Direniş kentlerinden Diyarbakır'da özyönetim ilanlarının ardından başlayan tarihi Sur direnişinden çok etkilendiklerini belirten aile bu sebepten kaynaklı çocuklarının Diyarbakır'da doğmasını istedi. Onlarca gencin ve çocuğun yaşamını yitirdiği kentte dünyaya gelen Alan Rojhat bebeğin kimliğinde de Diyarbakır yazdıran Şefak ve Kamel çocuklarının kentin direniş ruhuna sahip olmasını istediklerini ifade ediyor. Şefak Ehmedi, Kürdistan'ın başkenti olduğu için de çocuğunu burada doğurmak istediğini söylüyor.
'Oğlum direniş ruhuyla büyüsün'
Şefak, çocuğunun kimliğinde Diyarbakır yazmasını çok istediğini bu yüzden doğumdan günler öncesi Diyarbakır'a geldiklerini belirterek, "Amed hem kültür açısından hem de tarih açısından çok güzel bir yer. Amed'e ilk defa geldim ama eşim burada çalıştığı için sürekli anlatıyordu bana. Ben de internet bazen araştırıyordum. Gerçekten çok güzel, yaşanılması gerekilen bir kent. Çocuğum belki burada büyümeyecek ama kendini hep buralı hissedecek ve isterse gelip burada yaşayacak. Ki biz de zaten onu sık sık buraya getireceğiz ve doğduğu yeri tanımasını sağlayacağız. Amed direniş yeridir ve oğlumun da bu ruhla büyümesini istiyorum" diye ifade etti.
Bayrağı elinden düşürmesin diye: Alan Rojhat
Kız çocuğunun olmasını istediğini ama cinsiyetine bakmadığı için doğum anına kadar cinsiyetinin ne olduğunu bilmediğini belirten Şefak, "Kız çocuğu olur diye isim de bulmuştuk ama erkek çocuğum oldu. Sanırım biraz feminist yaklaştık duruma ve hazırlıksızdık ama erkek olması da bizi üzmedi. Anne olunca cinsiyeti pek bir şey değiştirmiyor. İsmini Alan Rojhat bıraktık. İsminin anlamı da 'bayrağı elinde tutan' anlamına geliyor. Oğlum Kürdistan bayrağını her zaman sahiplensin ve elinden düşürmesin diye ismini Alan bırakmayı tercih ettik. Her halkın, ülkenin bayrağı kendisi için önemli bir anlam ifade ediyor. Kürdistan bayrağı da nice zulüm görmüş ve nice katliama, direnişe, mücadeleye tanıklı etmiş. Özellikle bayrağımız nice direnişler kazanmıştır. Bu yüzden çok değerli" sözlerine yer verdi.
'Barışın temsilcisi olurlar umarım'
Şefak, Rojhat ismi içinse kendileri için umudu ve gelecek güzel günleri ifade ettiğini söyleyerek, "Seçtiğimiz her iki isim de bizim için siyasi, ideolojik bir anlam ifade ediyor açıkçası. Kimliğini bugün çıkardık, doğum yeri olarak Diyarbakır yazmayacaklardı Yenişehir yazacaklardı ama biz kabul etmedik. Biz özellikle kimliğinde Diyarbakır yazmasını istediğimiz için buraya geldik ve yazdırdık. Biz önümüzdeki günlerde Mahabad'a geri döneceğiz ama Alan'ı buraya sık sık getireceğiz. Amed'i tanımasını ve buranın kültürünü de almasını istiyoruz. Onu buraya getireceğim ve Sur'daki çocuklarla Sur sokaklarında oynamasını izleyeceğim. Biran önce burada yaşanan savaşın durmasını ve halkın huzura varmasını diliyorum. Alan ve tüm çocukların barışın temsilcisi olurlar umarım" diye konuştu.
'Tarihi miraslar yok edildi'
Buraya geliş amaçlarını ve çocuklarının burada doğmasını isteme sebeplerini anlatan Kamel Ehmedi ise şunları söyledi: "Amed hem bir medeniyet kentidir hem de kültürüyle, tarihiyle var olan bir yerdir. Bunun yanı sıra ben yaklaşık 4 yıl Amed'de çalıştım ve Sur'da tuttuğum bir evde yaşıyordum. Sur çok güzel, evleri, sokakları, halkı çok güzeldi. Buraya gelince yasak olduğunu biliyordum ama belki bir ihtimal görebilirim diye eşimle beraber Sur'a gittim ama evimin olduğu sokak kapalıydı ve karşımda o tarih kokan sokaklar yerine betondan bir duvar gördüm. Sur'un en güzel sokakları, tarihi mirasları yok edildi ve ediliyor."
Çocuğun Diyarbakır'da dünyaya gelmesinin başka bir sebebinin de İran kanunları olduğuna dikkat çeken Kamel, "Mahabad muhafazakâr ve cinsiyetçi bir yer olduğu için kadın doğum yapınca erkeğin yanında olmasına izin verilmiyor. Ben de bunu doğru bulmuyorum ve eşimi böyle bir anda yalnız bırakmak istemediğim için de buraya gelmeyi istedim" dedi.
Uluslararası örgütlere çağrıda bulundu
Siyasi nedenlerden ziyade insani ve vicdani nedenlerden dolayı yaşanan bu olaylara tepkili olduğunu ifade eden Kamel, "Sur, Cizre, Nusaybin ve Kürdistan'ın birçok yerinde çatışmalar yaşanıyor ve hem insanlar ölüyor hem de kültürler, tarihler, anılar yok ediliyor. Ben ve eşim buna Kürt olmamız bir yana insan olarak çok tepkiliyiz ve kabullenemiyoruz. Umuyoruz ki Alan bu savaşın ve çatışmaların bitmesi için bir araç olur. Birlik ve beraberliğin aracı olur. İran'da da çok fazla cinsiyetçi ve ırkçı çatışmalar yaşanıyor ve biz bunlara da tepkiliyiz. Uluslar arası örgütlere de seslenmek istiyorum: bu savaşı durdurmak için ve tarihi yapıların, sivillerin zarar görmesini engellemek için bir şeyler yapmalılar. Bunu siyasi düşünceyi bir kenara bırakarak insani olarak yapmaları gerekir" diyerek çağrıda bulundu.
(be/dk)