Öykü Dilara Keskin/JINHA

İSTANBUL - Ezilenlerin sesi olmak için yola çıkan Hayatın Sesi TV'ye yaptıkları yayınlar nedeniyle ceza veriliyor. Hemn basına hem de yurttaşlara çağrıda bulunan Hayatın Sesi TV'de Kültür Sanat Programcısı olan Ayşen Güven de, "Bugün basına sahip çıkmak kendine sahip çıkmaktır. Özgür Gündem için de geçerli bu, özgür basını yitirmeden sahip çıkalım" dedi.

İktidarın hedefinde olan özgür basına yönelik baskılar devam ediyor. Bu baskılar arasında öz yönetim alanlarında çalışan DİHA muhabirleri tutuksak edildi ve çok sayıda gazeteci gözaltına alındı. Son olarak Özgür Gündem gazetesiyle dayanışan Nöbetçi Eş Genel Yayın Yönetmenleri tutuklanırken, şimdi de Hayatın Sesi Televizyonu kapanma tehlikesi yaşıyor.

RTÜK'te 4 dosyası olduğu belirtilen televizyona çeşitli gerekçelerle idari para cezaları kesiliyor. Hayatın Sesi TV'de Kültür Sanat Programcısı olan Ayşen Güven de, baskıların tüm özgür basına yönelik yapıldığına dikkat çekerek, dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini vurguluyor.

'Direnişleri göstermeye devam edeceğiz'

Hayatın Sesi Tv'nin önümüzdeki sene 10 yaşına gireceğini, ancak yola çıktıkları ilk senede kapatılma durumuyla karşı karşıya kaldıklarını belirten Ayşen, "Bu karar da bize bildirilmemişti ve hukuksuz bir karardı. İkinci yayın durdurma kararı Gezi süreciydi. Gezi sırasında kapatılma olayı tepkiye dönüştü ve kapatılmaya engel olundu" dedi. Televizyonun yayın çizgisinin nefret diline karşı olduğu, kadının diline sahip olduğunu, işçi ve emekçi haberlerine yer verdiğin ifade eden Ayşen, "Bu nedenle baskı altındayız. Ama bizim amacımız gerçekleri yansıtmak, biz direnişleri göstermekte ısrar ettik etmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

'Gerçekleri gösterdiğimiz için devleti kararlamış olduk'

"Kürdistan'dan yayıncılık yapmanın, liselerin ayaklanmasına ve muhaliflere yer veriyor olmanın bedeli ağırlaşıyor" diyen Ayşen, kendilerine ulaşan bilgiye göre haklarında 4 dosya olduğunu ifade etti. Sadece bir dosyaya ulaşabildiklerini söyleyen Ayşen, "Bu dosyada 13 Mart Ankara patlamasında yeğenini kaybeden bir dayının söyledikleri sözlerden dolayı oluşturulmuş" dedi.

Diğer dosyalarında Cizre ve Sur'la ilgili yapılan yayınlar olduğunu düşündüklerini ifade eden Ayşen, "Devletin savaş politikasını gösterdik, halka mikrofon uzattık, kentlerin nasıl yıkıldığını insanların yok edildiğini gösterdik. Bir hiçbir şeyi manipüle etmedik. Ama biz bunu gösterdiğimiz için devleti kararlamış oluyoruz" dedi.

'Artık mesele kendi hayatımıza sahip çıkmaktır'

Yayın çizgisinin tekleştirilmeye çalışıldığını kaydeden Ayşen, "Bu sadece bize yapılan bir saldırı değil. Muhalif basın için her şey zorlaştı, Kürt basını için ise iki misli zor" diye belirtti. Öte yandan Hayat TV'nin isim değiştirilmesi sürecini hatırlatan Ayşen, " Hayat ismi tekelleştirilemez. Bir kapitalist şirketin adı olduğu için yayıncılık yapan alana mani olamaz. Bu adaletli değildir. Hayatın nasıl tekeli olur" dedi.

Özgür Gündem'e yönelik baskılara değinen Ayşen, "Basına yönelik saldırılar var. Artık mesele gazeteciliğe sahip çıkma meselesi değil kendi hayatımıza sahip çıkma meselesi. Yaşanılan hayatın tüm gerçeklerine sahip çıkmaktır, Cizre'ye sahip çıkmaktır, 'Sur'da insanlar öldürülmesin' demektir, metal işçilerin haklarını gasp edemezsin demekle ilgilidir" şeklinde konuştu.

'Hayatın akışına engel olunamaz'

"Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmadı, onlara da kalmayacak onlara daha kalmayacak" diyen Ayşen, "Cizre halkı yeniden doğdu direniş gösterildi. Metal işçilerin kazanımlarıyla Kürt halkının direnişi birbiriyle gönülden bağlıdır. Hayatın akışına engel olunamaz" dedi. Her şekilde yayın yapmaya devam edeceklerini söyleyen Ayşen, "Hayatın Sesi Tv için 'sizin için ayrılan sürenin sonuna geldik' diyecekler ama bizim burada caydırıcı olmamız buna engel olmamız lazım" diye belirtti.

Ayşen son olarak, "Bugün basına sahip çıkmak kendine sahip çıkmaktır. Halk, aydınlar duyarlı olsun. Özgür basınla dayanışmaya çağırıyoruz. Özgür Gündem içinde geçerli bu, özgür basını yitirmeden sahip çıkalım" diyerek çağrıda bulundu.

(ödk/ck/sy)