'Hurşit hepimizin oğlu, Kürt halkı sahip çıksın'

09:06

Medine Mamedoğlu\JINHA

AMED- 90'lı yıllardaki faili meçhul cinayetler AKP hükümetinin savaş konseptinde Kürdistan'da hala devam ediyor. Son olarak sokağa çıkma yasağında Şırnak'ta gözaltına alınan ve kendisinden 28 gündür haber alınamayan DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter'in akıbetini bu sefer Kayıp Anneleri sordu. Tüm Kürt halkına çağrı yapan Kayıp Anneleri, Hurşit'in bulunması için herkesin ses vermesi gerektiğini söyledi.

90'lı yıllarda siyasal iktidarın ortaya koyduğu kapalı infaz yöntemi yüzlerce insan zorla kaybedilmişti. 1990'lar denince akla ilk gelen faili meçhullerde 1995 yılında komisyonun tespitine göre 908 insan katledildi. Bunlara Kürdistan'dakilerle beraber Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Çetin Emeç gibi Batı'da işlenmiş cinayetler de dahil edilmişti. Ancak katledilen insanları bine yaklaştıran Kürdistan'daki cinayetlerdi. O yıllarda yaşanan cinayetler daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne(AİHM) taşınmış ve başvuranlara da Türkiye tazminat ödemek zorunda kalmıştı.

Sokak ortasında infaz, gözaltında işkenceyle infaz edilme 90'larda en çok rastlanan katletme yöntemi ilken, dönemin hükümet ve devlet yetkilileri bu cinayetleri kabul etmiyor ve buna bağlı olarak faillerini de yargılamıyordu. Günümüzde ise Kürdistan'da AKP hükümetinin ortaya koyduğu savaş ve katliam tablosu 90'ları geride bırakacak durumda. 2015-2016 AKP iktidarında Kürt illerinde ilan ettiği sokağa çıkma yasakları yüzlerce insan katledildi. 90'larda işlediği cinayetlerin hesabını vermeyen devlet, bu kez Cizre, Sur, Nusaybin ve Gever'de dünyanın gözleri önünde sivil bir katliamlar yaptı. Bu yıllarda da var edilen savaş konseptiyle yüzlerce zorla kaybetme yaşanırken, bunun son örneği de 28 gündür kayıp olan DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter oldu.

Hurşit, Şırnak'ta var olan sokağa çıkma yasağı sırasında özel harekatçılar tarafından gözaltına alınmış, Hurşit'in gözaltında tutulduğunu reddedilmişti. 28 gündür kendisinden haber alınamayan ve sosyal medya üzerinden JİTEM sayfalarınca sürekli infaz edildiği söyleyen Hurşit'in akıbeti henüz belli değil.

90'lı yıllarda kendi çocukların faili cinayetlerde kaybeden Kayıp Anneleri, Hurşit Külter'e tüm Kürt halkının sahip çıkması çağrısında bulundu.

'Kardeşimin acısı hala yüreğimde'

1994 yılında gözaltında alınan kardeşinden bir daha haber alamayan ve sonra infaz edildiğini öğrenen İffet Tekdağ, kardeşi Ali Tekdağ'ın 94 yılında Dağkapı Meydanında Toros'a bindirilerek gözaltına alındığını söyledi. Kardeşinin defalarca alınıp bırakıldığını ifade eden İffet, kardeşinin katledilişini şöyle anlattı: "Dağkapı'dan önce de kardeşimi defalarca alıp bırakıyorlardı. O gün aldıklarında bir daha zaten ondan haber alamadık. Her yeri gezdik, ama onunla ilgili tek bir şey söylenilmedi bize. Daha sonra öğrendik ki ona 25 gün boyunca işkence etmişler. Ona sürekli 'Ne mutlu Türküm diyene' demelerini söylemişler, ama kardeşim bunu tek bir defa dememiş. Kırılmadık kemik bırakmamışlar onda.

En sonda da artık ondan hal kalmadığında onu alıp Diyarbakır-Silvan yolunda bir yere götürüp yakmışlar. Son anda bile kardeşim onlara direnmiş. JİTEM ona eğer 'Ne mutlu Türküm diyene' derse serbest bırakacağını söylemiş, ama kardeşim kendisinde kalan son güçle onun suratına tükürmüş. Bunlar da daha sonra onun üzerinde kablo yakarak katletmişler. Diyarbakır-Silvan yolu üzerine gömdük diyorlar ama nereye gömdüklerini bilmiyoruz. Kaç yıl geçti, ama acısı hala taze yüreğimde."

'Türk devleti bir adım ileri gidemedi'

Şimdi ise kayıp olan ve nerede olduğu bilinmeyen Hurşit Külter için tüm Kürt halkına ses çıkarması çağrısı yapan İffet, herkesin Hurşit'i onu sahiplenmesi gerektiğini söyleyerek, "Hurşit de kaç gündür onların elinde ama bunu reddediyorlar. Eğer Kürt halkı geç kalırsa onu da katledecekler. O sadece annesinin değil hepimizin oğlu. 28 gündür aynı benim kardeşime yaptıkları gibi ona da işkence yapıyorlardır. Çok geç olmadan herkesin buna ses çıkarması ve onu kurtarması gerek. Çünkü devlet şu zamanlarda Kürdistan'da 90'lı yıllarda yaptığından çok daha kötüsünü yapıyor. O zamanlar yapıyor saklıyordu. Şimdi yapıyor resmini çekiyor, herkesin gözü önünde insanları tehdit ediyor. Türk devleti 90'lı yıllarda bir adım bile ileriye gitmedi, tam tersi geriye gitti. Hurşit için herkesin elinden ne geliyorsa yapması gerek. Eğer geç kalırsak onunda ileri de cenazesini bulamayabiliriz. Kürt halkının ona sahip çıkması ve kurtarılması için ses vermesi gerekiyor" diye konuştu.

'20 yıldır oğlumun cenazesini arıyorum'

Bir başka kayıp yakını Rahime İnce de 1992 yılında gözaltına alınan oğulları Yaşar İnce ve Yılmaz İnce için konuştu. Çocuklarının İstanbul'daki evlerine giren özel harekatçılar tarafından gözaltına alındığını söyleyen Rahime, oğullarının da gözaltında olduğunun polisler tarafında sürekli reddedildiğini ifade etti. Daha sonra çocuklarının yerini zorlukla bulduğunu söyleyen Rahime, "Çocuklarımın nerede olduklarını kaç gün geçtikten sonra öğrenebildim. Onları bize göstermediler. 30 günü aşan ve sürekli yaptıkları işkenceden sıkılan polisler onları daha sonra hapse attı. Bir oğlum orada kendisine yapılan işkenceden sonra hastalandı. 97 yılına kadar içeride kaldılar. Daha sonra serbest kaldılar. Küçük oğlum Yaşar kendisine ve ailesine yapılan bu zulümleri gördükten sonra dağa çıktı. Ondan da bir daha haber alamadık" diye konuştu.

'Cenazesini atıldığı dağlarda arıyorum'

Rahime, "En son Dersim'de yaşanan bir çatışmada yaralı olduktan sonra askerlerin eline geçtiği haberini aldık. Onu helikoptere alan askerler daha sonra onu yukardan atmışlar. Bu olayın yaşandığı 99 yılından beri hala çocuğumun cenazesini o dağlarda arıyorum. Hala bir kemik bulmak için umudum var" dedi.

'Hurşit'e tüm Kürt halkı ses çıkarıp sahip çıksın'

Oğlundan bahsettikten sonra Hurşit Külter'e değinen Rahime, "Onun kendi ellerinde olmadıklarını söylüyorlar ama buna kimseyi inandıramazlar. Onun ne suçu var ki aldılar. Akıbetinin nerede ve nasıl olduğu hakkında tek bir şey demiyorlar. Eğer yaptılar da ellerinde bile ise bize desinler. Onun annesine sağ teslim etsinler" dedi.

'Oğullarımız da kadınlarımız da eğilmedi'

Devletin Kürtlere zulüm etmekten vazgeçmediğini söyleyen Rahime, "90'lı yıllarda nasılsa hala da öyle. Ben o zaman oğullarımı her yerde aramıştım. Şimdi onun cenazesini arıyorum. Bu acılara yeni bir acı eklememek için, onun da annesine aynı acıyı yaşatmamak için herkes nerede olduğunu sorgulasın. Türk devleti bunları yaparak bizi korkutmak ve davamızdan vazgeçirmek istiyor. Ama ne oğullarımız ne de kadınlarımız bunlar karşısında eğilmedi. Şimdi ona da konuşması için işkence yapıyorlardır. Direnmek yaşamaktır ama bununla birlikte o insanları yaşatacaksın da. Biz Türk devletinin işkenceleri yüzünden onca çocuğumuzu kaybettik, Hurşit'i de onlara bırakmayalım. Ona sahip çıkıp nerede olduğunu sorgulayalım" ifadelerini kullandı.

(mm/sy)