Tutuklu avukatlar: Kılıç sizde olabilir ama haklı olan biziz

17:10

JINHA

İSTANBUL - Savunma yapan tutuklu avukatlar Ayşe Acinikli ve Ramazan Demir, "Kılıç sizde olabilir ama haklı olan biziz" dedi. Savunmaların ardından savcı, tutuklu avukatların adli kontrol şartıyla serbest kalmaları yönünde mütalaa verdi.

Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar Ramazan Demir ve Ayşe Acinikli'nin de aralarında bulunduğu 8'i tutuklu 50 kişi hakkında "Örgüt yöneticisi olmak" ve "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması gerginlikle başladı. Gerginlik üzerine mahkeme heyeti tarafından duruşmaya 10 dakikalık ara verilirken, savcının cübbesini fırlatarak, salondan çıkması dikkat çekti. Verilen aranın ardından tutuklu avukatlardan Ayşe Acinikli, Terolar, Cizre, Sur direnişini selamlayarak, savunma yapmaya başladı.

'Savunmam günlerce sürecek'

Avukatların savunmasının ardından tutuklu yargılanan Avukat Ayşe Acinikli söz aldı. Ayşe, cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların durumuna dikkat çekerek, ölüm döşeğindeki hastalara "cezaevinde kalabilir" raporu verildiğini söyledi. Cezaevlerinde çok yoğun oranda hak ihlali yaşandığını kaydeden Ayşe, "Eğer cezaevindeki sorunları anlatmaya kalksam savunmam günlerce sürecek" dedi.

'Yaptığım her şeyin arkasındayım'

"Avukatım, avukatlık yaptım ve bu nedenle tutuklandım" diyen Ayşe, beş yıldır yüzlerce kişinin avukatlığını yaptığını şimdide kendini savunmak zorunda bırakıldığını dile getirdi. Duruşma salonunda kendisini sosyalist, Kürt ve Alevi olarak tanımlayan Ayşe, "Her şey daha iyi olsun diye mücadele ettim. Bunlar nedeniyle savunma yapmam isteniyorsa, yapmayacağım. Yaptığım her şeyin arkasındayım" dedi. Ayşe, mahkeme salonlarında yargılanması gerekenlerin kendileri olmadığını, Roboski'de, Cizre'de insanları yakanlar olduğunu vurgulayarak, "Yarını biz yaşatacağız" diye konuştu.

'Tahliye talebim olmadı, olmayacak'

Ayşe'nin ardından savunma yapan avukat Ramazan Demir, kendisine yönelik isnat edilen suçlamaların avukatlık mesleği kapsamında olduğunu söyleyerek, şunları belirtti:

"İddianame diye kabul ettiğiniz belgede geçiyor: 'Şehit Namirin' demişim Hacı Birlik için. 78 gündür beni tutma nedenlerinizden biri de bu. Sosyal medyanın dezavantajlarından biri de bu, uzun uzadıya yazamıyorsunuz. En azından şimdi benim için Hacı'nın önemini anlamış oldunuz. Niyeti ve duygusu aynı şekilde cezalandırmaya kararlıysanız, buyurun buradan devam edin. Şunu da bilin isterim ki, bizim için bu dünya dönüyorsa Hacı gibi güzel gülüşlü çocuklarımızın yüzü suyu hürmetine dönüyor.

'Bu devlet Cihan ile birlikte gençleri yakarak öldürdü'


İddianamemde geçen bir başka isim Cihan Karaman; ne yazık ki hiç tanıma fırsatım olmadı bu güzel genci. Hayatta tutmaya çalıştım sadece. Faysal Sarıyıldız vekilimizle hukuki ve idari olarak denemedik yol bırakmadık. Cizre'nin Cudi Mahallesi'nde yaralanmıştı ve devlet güçleri diğer yüzlerce yaralı gibi onun da hastaneye kaldırılmasına izin vermiyordu. Fiili olarak öldürme eylemleri dışında hiçbir şey yapmayan devlet güçlerinin Cihan'ı hastaneye kaldırması için AİHM'i 112 acil servis olarak kullanmak zorunda kaldık. Dünyada ilk defa, uluslararası bir mahkemeden, bir devletle ilgili vatandaşına ambulans göndermesi için kararlar aldık. Neticede devlet bu kararlara uymadı, Cihan'la birlikte yanındaki bütün gençleri yakarak öldürdü.


'O günlerin Cizresi ile ilgili her söz yetersiz kalıyor'

AİHM'in vermiş olduğu tedbir kararlarını kişisel hesabımda paylaşmışım, devletin 'terörle mücadelesi' için abluka demişim. Beni 78 gündür tutmanızın bir sebebi de bu. İleride bunun hesabını AİHM'e verirsiniz artık, geçmiş olsun. 140 karaktere sığdırabilmek için kısaca yazmak zorunda kalmıştım, kusura kalınmasın. Ancak 100'ün üzerinde insanı yakarak, toplamda 300'ün üzerinde, içlerinde bebek, çocuk ve yaşlıların da olduğu insanı katlettiği, 78 gün boyunca sokakta gördüğü her canlıyı öldürdüğü, doğmamış bebeklerin anne karnında kurşunlandığı, annelerin ölen çocuklarının cenazelerini gömülmelerine izin verilmediği için buzdolaplarında saklamak zorunda bırakıldıkları, annelerinin, babalarının, çocuklarının cenazelerini sokaktan günlerce alamayan insanların hiçbir şey yapmadan çaresiz bir şekilde bekletilerek cenazeleri uzaktan izlemek zorunda bırakıldıkları, ailelerin gözü çıkarılmış, uzuvları parçalanmış, yakılmış cenazelerden çocuklarını teşhis etmek zorunda bırakıldıkları, cenazelerin sokaklardan toplanmasının bile haftaları bulduğu, suç delillerini karartmak için katliam mahallerine kamyon ve dozerlerle girip insan bedenlerine ait parçaları Dicle Nehri'ne döktükleri, bütün bunlarla beraber içindeki insanlarla yakıp yıktıkları Cizre'yi kısmen inceleme imkanı bulabilmiş STK'lar bile yüzlerce sayfalık raporlara sığdıramamışken ben 140 karaktere nasıl sığdırayım. O günlerin Cizresi ile ilgili her söz yetersiz kalıyor."

Ramazan savunmasının sonunda ise "Kılıç sizin elinizde olabilir ama haklı olan biziz. Bunun gururu ve onuru bize yeter. O yüzden bugüne kadar tahliye talebim olmadı, bundan sonra da olmayacak" dedi.

Ramazan'ın ardından dava kapsamında tutuklu 6 kişi savunma yaparken, tutuksuz avukatlar ise; meslektaşları serbest kalana kadar savunma yapmayacaklarını ifade etti. Savunmaların ardından savcı mütalaa vererek, tutukluların adlı kontrol şartıyla tahliyesi yönünde görüş bildirdi.

Mahkeme karar için ara verdi.

(rt/ck/mg)