İsrafa, doğa ve hayvan sömürüsüne karşı özgür mutfak…
09:03
JINHA
İZMİR - Bombalara Karşı Sofralar yoksulluğa, israfa, doğa ve hayvan sömürüsüne karşı yenebilir gıda artıklarını değerlendirerek yemek yapıyor ve insanlarla ücretsiz paylaşıyor. İzmir'de ise 4.kez Alsancak'ta dayanışma sofrası kuruldu. Aktivist Hazal Akpınar ise verdikleri mücadelenin amacını JINHA'ya anlattı.
Bombalara Karşı Sofralar adı ile bir araya gelen kişiler freegan ve vegan felsefe ile marketlerin çöpe attığı pazarların bitişinde arta kalan gıdaların yenilebilir kısımlarını topluyor. Topladıkları bu gıda artıkları ile de yemek yapıp ücretsiz bir şekilde aç olan insanlarla paylaşıyorlar. İstanbul'da 87.kez yapılan bu uygulama İzmir'de 4.kez gerçekleşti.
'Yaptığımız yemeklerde hayvansal ürün bulunmuyor'
Bombalara Karşı Sofralar aktivisti Hazal Akpınar, "Biz burada savaşa, her türlü militer düzene, transfobik, homofobik, ırkçı, ayrımcı devlete ve yapılanmalara karşı olarak freegan ve vegan yemek yapıp, dağıtıyoruz. Hiçbir ücret verilmeden marketlerin çöplerinden ya da pazarda sonradan kalan diri sebze ve meyveleri topluyoruz ve ardından ortak bedava bir mutfakta bu sebzelerden yemekleri yapıyoruz. Bunların hiçbirinin içinde hayvansal ürün bulunmuyor" dedi.
'Her şeyi parayla elde etmek zorunda değiliz'
Hazal, bu paylaşım kültürüyle savaşa karşı ses çıkardıklarını belirterek, "Hem burada bir kültürü devam ettiriyoruz yani her şeyi parayla elde etmek zorunda değiliz ve her şeyi düzen içinde kurmak zorunda değiliz diyoruz. Bu paylaşım kültürüyle de savaşa karşı ses çıkarıyoruz. Bu bizim İzmir'de kurduğumuz 4. Sofra ama İstanbul'da 87'ncisi kuruldu. Bu aslında yurtdışı kaynaklı bir çalışma. Orada da bir araya gelen aktivistlerin, kimsenin kendini tanımladığı bir etiket olmadan yaptıkları bir çalışma. Daha çok eylem odaklı ve sokakta insanla temas ederek yapılan bir çalışmadır" diyerek tamamen bir paylaşım ve dayanışma isteği ile bir araya geldiklerini belirtti.
Yemekleri yapmak için gerekli malzemeleri nasıl topladıklarını anlatan Hazal, "Soframızı kurmadan bir gün önce en yakın pazarın sonuna gidiyoruz ve diri olan sebze, meyveleri topluyoruz. Topladıklarımıza göre bir gün sonra ne yemek yapacağımıza karar veriyoruz. Burada mülteci dayanışmanın açık mutfağı var, orada bir araya geliyoruz. Hep birlikte sebzeleri doğrayıp yemeklerimizi pişiriyoruz" diye konuştu.
'Yemek yemek lüks değildir'
Hazal, "Burada yemeğin bir lüks olmadığını, iyi yemek yemek için lüks yerlere gitmeniz ya da para vermeniz gerekmediğini anlatıyoruz. Bu bir çeşit dayanışma ve kendi sesimizi çıkarma yöntemidir" dedi.
(mb-öö/dk)