'Artan faşist dalgalanmaya karşı safımızı belirleyelim'

09:01

JINHA

AMED - LGBTİ'lilere yapılan baskı ve nefret politikalarına karşı konuşan LGBTİ aktivisti Atalay, "Devletçi bu zihniyetin tezahürleri ortadadır. LGBTİ'ler Orlando'da katledildi. Tıpkı Ezîdî ve Alevilerin IŞİD'in katliamına maruz kalması gibi bir durumdur. AKP güdümünde Rojava'da IŞİD, Bakur'da Hizbullah, İstanbul'da Alperen Ocakları, özgürlükten yana olanları bertaraf etme gayretinde" dedi.

LGBTİ'lilere karşı nefret söylemleri ve baskılar hız kesmeden devam ediyor. Son olarak ABD'nin Orlando kentinde eşcinsel bara yapılan 50 kişinin ölümüne neden olan nefret katliamı LGBTİ'liler üzerinde var olan baskıyı daha da açığa çıkardı.

İstanbul LGBTİ Onur Haftası bu yıl 20-26 Haziran tarihleri arasında Örgütleniyoruz" sloganıyla gerçekleşecek. Onur Haftası kapsamında yapılacak olan etkinlikler sonrasında 26 Haziran Pazar günü 17.00'de de Onur Yürüyüşü gerçekleştirilecek. Keskesor Diyarbakır LGBT'den aktivist Atalay, Diyarbakır'dan ABD'ye kadar kendilerine dönük saldırı ve baskıları değerlendirdi.

'Allah'ın laneti LGBTİ'lilerin üzerine olsun' afişi

5 yıla yakın süredir Diyarbakır'da olan ve lise yıllarında LGBT hareketiyle tanıştığını söyleyen Atalay "LGBT hareketi, pek çok farklı tüzel kişiliğe sahip olan (dernek) ya da oluşum, insiyatif veya grup olarak tanımlanmayı tercih eden bağımsız, aynı zamanda farklı siyaset ve pratik sergileyen kurumların müşterekleri olarak tanımlanabilir. LGBTİ örgütleri bir derneğin şubeleri gibi farklı illere dağılmadıkları gibi bir partinin çalışma grupları da değildir. Dolayısıyla LGBTİ'li diye bir şey yoktur. Bunu Amed'de 10 Nisan'da panelimize karşı oluşturulan kampanya sonrası toplanan güruhun afişleme çalışmasına istinaden söylüyorum" dedi.

Üzerinde "Allah'ın laneti LGBTİ'lilerin üzerine olsun" yazan afişlerin Diyarbakır'ın dört bir yanına asıldığını söylen Atalay, "Bu, LGBTİ örgütlerini 'hakaret' kılan İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Eskişehir, Adana, Antalya, Dersim, Kars, Antep, Trabzon, Kocaeli, Malatya ve Amed gibi pek çok yerde yürütülen homofobi karşıtı mücadele ağıdır" dedi.

Anayasada cisel yönelim ve cinsiyet kimliği

Kendilerine dönük nefret suçlarının cinsel kimlikleri ile bağdaştırıldığını ifade eden Atalay, "Homofobi ve transfobiye karşı mücadelenin ortaklaşma ve farklılaşma alanları vardır. Ortak bir ideolojiden ziyade özgün siyasi perspektiflerin kesişimi olarak görmek daha doğrudur. Bunun ortak talepler olarak en somut tezahürü anayasaya cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerinin girmesi ve nefret suçu hakkındaki kanunun kapsamına LGBTİ'lerin de alınmasıdır. LGBTİ örgütlerinin yerellerde yaptıkları bu taleplerin o yerelin dinamikleri çerçevesinde toplumsallaşmasını sağlamaktır, diyebiliriz. Bunun için de diğer örgütlerle deneyim paylaşımı ve işbirliği yapılır" diye konuştu.

'Muhafazakârlığın toplumsallaştığı bir sürece girdik'
Atalay, kendilerine dönük bu nefret anlatırken, 2012 yılında Amed'de eşcinsel olduğu için babası ve amcaları tarafından katledilen Roşin Çiçeğ'i örnek verdi. Var olan bu nefrete karşı büyük bir mücadele verdiklerini ifade eden Atalay, "Amed söz konusu olduğunda somut olarak nefrete karşı ilk büyük mücadele Roşin Çiçek Davası'yla olmuştur. Roşin Çiçek, 2012'nin Temmuz ayında babası ve amcaları tarafından eşcinsel olduğu gerekçesiyle öldürülmüştü. Hebûn ve KeSKeSoR olarak pek çok kurumun da desteğiyle bu davayı toplumsallaştırdık. Öte yandan 2013'ten itibaren barış sürecini fırsat bilen İslami STK'ların karalama, hedef gösterme ve tehditlerine somut müdahaleler olmadığı için gün geçtikçe muhafazakârlığın toplumsallaştığı bir sürece girdik" dedi.

'Safımızı nerede tutacağımız sorusu önemli'

Kendilerine karşı toplumun sürekli olarak bir tepki hazırlığında olduğunu söyleyen Atalay, şu örnekleri aktardı:

"Geçen yıl Ramazan ayı öne sürülerek İstanbul Valiliği Onur Yürüyüşü'ne izin vermedi ve polis yürüyüş yapanlara saldırdı. 10 Nisan'da da Amed'de MGK kararıyla ortaya çıkarılan 'Kutlu doğum haftası" safsatası bahane edilerek HDK LGBTİ Meclisi'nin 'Devlet şiddetine karşı özerk mücadele alanları ve LGBTİ hareketi" başlıklı paneli iptal edildi. 8 Haziran'da gene Amed'de KeSKeSoR için yapılacak dayanışma gecesi de 'Ramazan' ve 'süreç' denilerek iptal edildi. Kazanılan mevzileri yavaş yavaş kaybetmemek adına duruşumuzu netleştirmemiz gerekiyor. Artan faşist ve ırkçı dalgalanmaya karşı safımızı nerede tutacağımız sorusu önemli. LGBTİ'ler Orlando'da katledilirken, Amed'de İslami STK'lar tarafından tehdit edilirken, İstanbul'da bu yıl yapılacak Onur Yürüyüşü'ne Alperen Ocakları tehditler savururken sözümüz ve onun da ötesinde duruşumuz ne olacak? Bu soruyu özgürlükten yana mücadele veren herkese soruyorum?" dedi.

'Rojava'da IŞİD, Bakur'da Hizbullah'

Son olarak Orlando'daki katliamı kınayan ve pek çok kurumun kendi yerlerinde olan biteni sessizce izlemesine karşı da sözlerini söylemesi gerektiğini ifade eden Atalay, "Mesele 'Toplumsal hassasiyet'leri aşmış, İslam, belli çevrelerce siyasete alet edilerek bir ayar verme aracına dönüştürülmüştür. Devletçi bu zihniyetin tezahürleri ortada. LGBTİ'ler Orlando'da katledildi, tıpkı Ezîdî ve Alevilerin IŞİD'in katliamına maruz kalması gibi. AKP güdümünde Rojava'da IŞİD, Bakur'da Hizbullah, İstanbul'da Alperen Ocakları, özgürlükten yana olanları bertaraf etme gayretinde" diye konuştu.

(mm/sy)