'Evimizi yeniden yaparız ama Nusaybin'den gitmeyiz'
09:01
JINHA
MÊRDÎN - Zorunlu göçe maruz kalan Nusaybinliler, devletin inkar, imha ve asimilasyon politikalarını boşa çıkarıyor. Mardin'e göç etmek zorunda kalan Hakime Taylan, "Yerimiz burasıdır bırakıp gitmeyiz" dediği Nusaybin'e dönmeyi bekliyor.
Özyönetim alanlarına yönelik soykırım saldırılarıyla hayata geçirilen göçertme politikalarına, toprağını terk etmeyenler yanıt veriyor. Nusaybin'de 13 Mart'tan bu yana 'sokağa çıkma yasağı' sürerken, bu süre içinde ilçeye tank ve topların yanı sıra havadan saldırılar gerçekleştirildi. Nusaybin'de halk çevre bölgelere yerleşerek, ilçesine dönmek için bekliyor. Aylardır kuşatma altında olan ilçe dışında halkı da yaşamın tüm zorluklarına rağmen büyük bir mücadele veriyor.
'Çocuklarımın 'annesiz' kalmasından korktum'
Nusaybin'den iki ay önce Mardin'e gelen ve yasak süresince ailesi ile orada kalan Hakime Taylan, "Umudum, hayalim geri dönmektir. 10 yılım orada geçti. Sevgimdi benim. Evimiz yıkılmış olsa bile geri döneriz. Direniriz, evimizden gitmeyiz" diyor. 9 çocuğu olan Hakime, "Daha çok küçükler. Sürekli bomba sesleri, mermiler... Mermilerin gelip bana değmesinden ve bu yüzden çocuklarımın 'annesiz' kalmasından çok korkuyordum. Kim bakacaktı onlara" şeklinde dile getiriyor.
'Evde çıkmayın, öldürülürsünüz'
Çocukların dışarı çıkamamalarından, oyun oynayamamalarından ve uzun süre aynı evin içinde kalmalarından kaynaklı psikolojilerinin bozulduğunu ifade eden Hakime, her bomba sesi duyduklarında "Anne, bomba patladı" deyip eteğine sarıldıklarını anlatıyor. Hakime çocuklar dışarı çıkmak istediğinde "Evde kalın, öldürülürsünüz" demek zorunda kaldıklarını söylüyor.
'Evimize gidelim'
Sadece kendilerinin değil çocuklarının da eve dönmek istediğini Hakime şu sözlerle ifade ediyor: "3 yaşındaki çocuğum, 'anne Nusaybin'e gidelim, evimize gidelim' diyor. Nusaybin'den çıktığımız zaman çok ağlamıştı. 'Anne, ne zaman gideceğiz evimize? Evimizi özledik' diyorlar. Her sabah ise rüyalarını anlatıyorlar. 'Evimizi rüyamızda gördük, yıkılmamıştı' ya da 'rüyamızda gördük, yıkılmıştı' diyorlar. Sanırım düşüncelerim orada olduğu için bende çocuklar gibi sık sık rüyamda görüyorum."
'Unutmayacağım günler'
Kendisi açısından yaşanan süreci "hayatımda, unutmayacağım günlerdi" diyerek tanımlayan Hakime, bir kadın olarak yaşadıklarını "Kabus gibiydi ve öleceğim ana kadar aklımda kalacak. 6 ay bu kadar zor geçti. Çöpüm birikiyordu ama dışarı çıkıp atamıyordum. Büyük bir çuvalda evin içinde biriktiriyordum. Yemek, su, elektrik yoktu. Hem evin işini yapıyordum hem çocuklara bakıyordum. Çocuklar, küçük bir an için dışarı çıkacak ve vurulacaklar korkusuyla yaşadım. Korku, stres ve üzüntüden ağlamadığım gün yoktu" sözleriyle anlatıyor.
'Yerimiz, orasıdır'
Nusaybin'deyken Dicle Mahallesi'nde oturduklarını şimdi halkın dayanışmasıyla bir evde kaldıklarını belirten Hakime, "Burada yerim ne kadar iyi de olsa oraya dönmek istiyorum. Yerimiz orasıdır, ben kendimi Nusaybin'de gördüm, tanıdım. Bu yüzden oraya dönmek istiyorum" şeklinde belirtiyor.
Geçecek…
Nusaybin'de kaldıkları süre "Geçecek, bu günler geçecek" dediklerini aktaran Hakime, umudunun ve hayalinin yeniden Nusaybin'e dönmek olduğunu söylüyor. Nusaybin'den ayrılırken yanına hiçbir şey almadıklarını bu yüzden evini merak ettiğini kaydeden Hakime "Orada, kendime ait bir şeyleri görüp gözlerim yaşarsın istiyorum. Acaba evimize ne oldu? Gidip evimi görmek, içinde gezinmek ve ağlamak istiyorum. Ne hakları vardı buna?" şeklinde dile getiriyor
'Direniriz, evimizden gitmeyiz'
Nusaybin'de 10 yılının geçtiğini ve Nusaybin'i tanımlarken "sevgimdi" diyen Hakime, "Evimiz yerinde yoksa bile, yine döneriz. Direniriz, evimizden toprağımızdan gitmeyiz. Buraları sevmiyorum. Çadır kurarız, evimizi yeniden yaparız. Kaynanam, kayınbabam, 'yeter ki gidelim Nusaybin'e. O taşların üstünde, evimizin olduğu yerde durur başka bir yere gitmeyiz' diyorlar. Oranın kokusu çekiyor beni kendine" diyor.
(ce-ea/gc)