'Batı'nın Diyarbakır Cezaevi gerçeği ile yüzleşmesi gerek'

09:00

JINHA

AMED - 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan ve uygulanan işkenceler ile ön plana çıkan Diyarbakır Cezaevi'nin toplumsal belleğin ve yüzleşmenin gerçekleşmesi açısından müze yapılması düşünülüyor. Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma Komisyonu üyesi yazar Şebnem İşigüzel, hakikatle yüzleşmek ve geçmişle hesaplaşmak açısından müzenin büyük önem taşıdığına dikkat çekere, "Batı'dan da her insanın, yüzleşmesi için yapılacak olan Diyarbakır Cezaevi müzesini görmesi gerekiyor" dedi.

Diyarbakır Cezaevi 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan ve uygulanan işkenceler ile ön plana çıktı. Diyarbakır Cezaevi, yapılan araştırmalara göre "Dünyanın en kötü 10 cezaevi" arasında yer alıyor. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde 34 insan hayatını kaybetti, onlarca kişi sakat kaldı. Cezaevi hakkında belgeseller çekildi ve kitaplar yazıldı. Günümüzde ise önce okul yapılması planlandı ardından yaşananları toplumların bilmesi açısından müze yapılması öne görüldü. Müze, toplumsa belleğin oluşması, hakikatle yüzleşmek ve geçmişle hesaplaşmak açısından büyük önem taşıyor.

Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma Komisyonu üyesi yazar Şebnem İşigüzel, "Kürt halkının neler yaşadığını Batı'nın anlaması açısından önemli bir milat olduğunu düşünüyorum ve bu çalışmayı çok destekliyorum" dedi.

'Cezaevi bir toplama kampı gibiydi'

Diyarbakır Cezaevi Gerçekleri Araştırma Komisyonu üyeliği yapan ve aynı zamanda yazar olan Şebnem İşigüzel, cezaevinin müzeleştirilmesine ilişkin, "Diyarbakır Cezaevi'nde Kürt toplumun bildiği, fakat Türk toplumunun bilmediği insanlık dışı şeyler yaşandı. Diyebiliriz ki cezaevi bir toplama kampı gibiydi ve bunun hafızalara kazınması gerekir. Hem bir sonraki kuşağa aktarılması, hem de haberdar olmayan insanlara sunulması gerektiğini düşünüyorum. Bundan dolayı Batı'dan da her insanın yüzleşmesi için yapılacak olan Diyarbakır Cezaevi müzesini görmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun da önemli bir adım olduğunu düşünüyorum" dedi.

'Bu büyük bir dönüşüm ve yüzleşmedir'

Şebnem, Diyarbakır Cezaevi'ne ilişkin daha farklı çalışmaların yapılacağını belirterek, bunun en büyük tanıklarından birinin Gültan Kışanak olduğunu vurguladı. Şebnem, "Oraya genç nesillerin gelip orada neler yaşanmış olduğunu görmesi, tanıkları dinlemesi, modern bir müzeyi gezmesini önemsiyorum. Orada anıların canlanması, bir yana bırakalım, 'Ben buradan sağ çıktım ve benden sonraki kuşaklarda burada yaşanan acıları nihayet görebiliyorlar. Burası artık eski cehennem değil ve şimdi bir cennete dönüştü' açısından bakılması lazım diye düşünüyorum. Tanık olanlar belki anıları hatırlayıp o günlere gidebilir, fakat olumsuz bakmamak gerek çünkü bu büyük bir dönüşüm ve yüzleşmedir" ifadelerini kullandı.

'Önemli bir milat olduğunu düşünüyorum'

Diyarbakır Cezaevi'ni daha önce 'Resmi Geçit' romanında işlediğini söyleyen Şebnem, "O dönem yazarken ben de çok etkilenmiştim. Orada kalan insanların insanlık dışı şeyler yaşadığını yazmıştım ve bundan başta aileler olmak üzere birçok kişi etkilenmişti. Yazdıktan sonra başka bir güç doğdu diyebiliriz. Kürt halkın neler yaşadığını Batı'nın anlaması açısından önemli bir milat olduğunu düşünüyorum ve bu çalışmayı çok destekliyorum" dedi.

(şa-aı/sy)