Şavaklar: Her şeye rağmen yaylacılık yapacağız

09:07

Bêrîtan Elyakut-Zeynep Turgut/JINHA

DERSIM- Savaş nedeniyle dağlardan erken ayrılan Şavaklar, köylere yakın alanlara indi. Savaşın kendilerini nasıl etkilediğini ve yaylacılık kültürünü anlatan kadınlar, her olursa olsun yaylacılık yapmaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Haziran ayıyla birlikte dağların yolunu tutan Dersim'de yaylacılığıyla bilinen Sewaxanlar (Şavaklar) bu yıl dağları erken terk etmek zorunda kaldı. Dağlık alanlarda yaşanan çatışmalar nedeniyle yakın köylere inen Şavaklar, yarım kalan işlerini alelacele bitirmeye çalışıyor. Kadınlar, yaşanan savaş sürecinin yaylacılık kültürünü nasıl etkilediğini ve yaylacılığı ajansımıza anlattı. 7 yıldır Ovacık ilçesinde yaşadığını dile getiren Şehriban Ergaş, çocukluğunun Dersim dağlarında geçtiğini ve yaylacılıkla çocuk yaşta tanıştığını kaydetti. Yaptıkları işin zor olduğuna değinen Şehriban, verdikleri emeğin karşılığını alamadıklarını söyledi.

'Kadınların emeği hiçleştirilmeye çalışılıyor'

Kadınların yapılan yaylacılık içerisinde en büyük rolü üstlendiğini dile getiren Şehriban, kadınların her alanda olduğu gibi yaylacılık alanında da yok sayılmak istendiğini aktardı. Kadınlar olarak yaylacılık alanında çadırların kuruluşu anından hayvanların sağılması ve peynir yapımına kadar her alanda çalıştığını ifade eden Şehriban tüm çalışmalarının şehir merkezlerinde çok ucuza satıldığını aktardı. Şehriban, "Biz burada gecemizi gündüzümüze katıyoruz ancak bin bir emekle yaptığımız peynirleri biz sanayiye 8 liradan verirken onlar kâr amacı güderek halka 30 liradan satıyor. Bizim hazırladığımız peynir sanayilerde işlem görüyor. Oysa biz kadınlar hep birlikte bu yaylada 4 ay geçirirken aynı zamanda zorluklarla mücadele ediyoruz. Endüstri alanı kadınların bu emeğini hiçleştirerek kendisine mal ediyor" dedi.

'Bombardıman sonucu hayvanlar sütten kesildi'

Çatışmalar nedeniyle köylere yaklaşmak zorunda kaldıklarını vurgulayan Altın Çetiner ise bombardımanlar sonucu tedirgin olduklarını ve hayvanların huysuzlaştığını belirtti. Devletin hemen hemen her gün Dersim'in her alanını yasakladığına değinen Altın, yaylacılık kültürünün yok edilmek istendiğini ve dağların her alanının yok yere bombalandığını söyledi. Dağlarda yaşanan çatışmalar nedeniyle hayvanların sütten kesildiğini dile getiren Altın, son süreçte yaylacılık yapamadıklarını ve büyük zarara uğradıklarını aktardı. Altın, "Emekçi kadınlarız, çalışıyoruz. En geç sabah saat 05.00'te uyanıyoruz. Sabah ilk uyandığımızda kahvaltıyı hazırlıyoruz. Sonra peyniri yüklüyoruz. Hayvanları sağıyoruz. Her türlü işi yapıyoruz. Çatışma olmasına rağmen çalışıyoruz, mecburuz. Korku içerisinde tekrar mesleğimize devam ediyoruz. Küçük yaşımdan itibaren yaylaya gidip geliyorum. Yaylacılığın güzel tarafı temiz havadır ve kadının doğayla baş başa olmasıdır. İşimizin zorluğu olduğu kadar bir o kadar da güzel yanı var" diye konuştu.

'Ne olursa olsun yaylacılıktan vazgeçmeyeceğiz'

Koçerliğin atalarından kendilerine miras kaldığını ifade eden Hanım Polat, tek geçim kaynaklarının hayvancılık olduğunu belirterek, her ne olursa olsun yaylalarını terk etmeyeceklerinin altını çizdi. Hanım, "Şimdi buralar yasak bölge ilan edildi. Havadan uçaklar, heronlar, helikopterler geziyor. Biz bu durumdan korkuyoruz. Hayvanları fazla uzak yerlerde otlatamıyoruz. Havan topu atmalarından korkuyoruz. Buradan Tarım Bakanlığına sesleniyorum, hayvancılığı olmayan bir devlet ekonomisi olur mu? Hayvancılık yapmayan bir devlet hiçbir şeye yaramaz" dedi.

'Bombalardan, havan toplarından korkmuyoruz'

Şehir yaşamının kendilerini boğduğunu belirten Hanım, bombalardan korkmadıklarını ve yaylalarını terk etmeyeceklerini söyledi. Günlük rutin işleri hakkında da bilgi veren Hanım, şunları söyledi: "Biz burada hayvanlarımıza bakıyoruz, otlatıyoruz, sağıyoruz, beriye gidiyoruz. Sabahın erken saatlerinde kalkıyorum, ateş yakıyorum, çocuklara çay yapıp, ekmek yapıyorum ve kahvaltı hazırlıyorum. Koyunlar geliyor onları sağıyorum, kuzuları dışarıya salıyorum. Peynir yapıyoruz. Özel olarak saklıyoruz."

(gc)