'Devlet kadınlara kayyım yoluyla had bildirmeye çalışıyor'
09:05
Beritan Elyakut/JINHA
ADANA - Kayyım atamalarının ardından Kürdistan'da kapatılan kadın kurumlarının batıdaki kadın örgütlerine de yansımasının olacağını belirten Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan, "Devlet sadece Kürt kadınlarına değil tüm kadınlara kayyımlar yoluyla 'haddinizi bilin' demeye çalışıyor" dedi.
Kürdistan'da belediyelere kayyım atanmasının ardından kayyımların ilk icraatı kadın birimleri ve sığınma merkezlerini kapatmak oldu. Kayyım atamalarına batıdan etkin bir ses yükselmezken, kadın birimlerinin kapatılmasına da kadın örgütlerinden etkili bir tepki gelmedi. Peki, kapatılan kadın merkezleri sadece Kürdistan'daki kadınları mı etkiledi, özel dosyalara el konulması sadece Kürt kadınlarının mı sorunuydu? Bu ve daha birçok soruyu Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan yönelttik.
Konuşmasına Kürdistan'daki birçok kadın merkeziyle ortak çalışma yürüttüklerini vurgulayarak başlayan Figan, kayyım atamalarının ve kapatılan kadın merkezlerinin sadece Kürtlerin sorunu olamayacağına dikkat çekti. Figan, kayyım atamalarının kendileri için ciddi önem arz ettiğini belirterek, kayyımların darbenin başka bir el koyma biçimi olduğunu söyledi.
Bodrum ve çevre illerden sığınak için aldıkları başvuruları devlet kurumlarına değil, Kürdistan'daki kadın kurumlarına yönlendirdiklerinin altını çizen Figan, şöyle devam etti: "Devlet kurumlarına göndermiyoruz çünkü güvenmiyoruz. Çünkü neler yaşandığını görüyoruz, duyuyoruz ve de yaşıyoruz. Kürdistan'daki kadın kurumlarına gönderiyoruz çünkü güveniyoruz. Güvenimizin temel kaynağı da kadın bakış açısının bu kurumlarda var olmasından ileri geliyor. Bizler tek telefon ile Diyarbakır'daki bir kadın kurumuna bir kadını gönderebiliyorduk. Aynı dili konuşuyoruz ve gönderdiğimiz kadınların güvenliğinden endişe duymuyorduk. Bu durum kadın dayanışması açısından da hayatı kolaylaştırıcı bir noktada duruyor. Fakat atanan kayyımların ardından bizler kaygılıyız. Bizler gönderdiğimiz kadınların da oradan başvuran kadınların da geleceklerine dönük endişe taşıyoruz."
'Kadın kurumlarının kayyım eliyle kapatılması politiktir'
"Kürdistan kadın örgütlerinden çıkan kadın yeniden var oluyor, kendini yeniden tanımlıyor ve hayata yeniden katılıyor" diyen Figan, Kayyımlarla bu alanlara müdahale etmenin anlamı çok açıktır. Hayatını yeniden var eden kadınları devletin eline teslim etmektir. Zaten devletin kadını göndereceği yerde çok nettir. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) denilen yerlere yönlendirecek. Bunların da tabeladan ibaret olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buraların kayyım eliyle yok edilmesi politiktir. Kapatılan kurumlardaki kadınlara ait bilgileri ortaya çıkarıp erkeklere teslim edecekler. Kadın merkezlerine el konulması benim için büyük tehlike arz etmektedir" diye konuştu.
Kürdistan'da kapatılan kadın merkezlerinin batıdaki kadın merkezlerine de yansımasının olacağının altını çizen Figan, "Devlet sadece Kürt kadınlarına değil tüm kadınlara bu yolla tüm kadınlara 'haddinizi bilin' demeye çalışıyor. Ben de buna karşılık 'haddimizi bilmeyeceğiz' diyorum" şeklinde konuştu.
'Eşbaşkanlık Kürt kadınlarının mücadelesinin ürünüdür'
Konuşmasında eş başkanlık sisteminin önemine de vurgu yapan Figan, "Kadınlar seçimle belediyeler ya da merkez siyaset içinde asla şu an olduğu kadar yer alamazdı. Bunun nedenini seçilmemek değil, bu alanların biz kadınlara kapatılmasından kaynaklı. Eş Başkanlık kazanımının altında devasa bir kadın mücadelesi yatıyor. Özellikle Kürt kadın mücadelesinden gelen Kürt kadın hareketinin direnişi bulunuyor. Biz kadınları ancak kadınlar temsil edebilir. Biz kadınlar geleceğimizi erkeklerin eline bırakmayacağız. Eş başkanlık sisteminin anayasal düzlemde bir karşılığı yoktur belki ama bu durum bizi ilgilendirmiyor. Eş Başkanlık fiili olarak hayata geçirildi ve bu sistem en güzel şekilde işliyor. Her zaman her şey yasal düzlemde karşılık bulmaz önce yaşamsallaşır ve yaşamda karşılığı varsa yasalara da alınır" dedi.
'Savaş derinleştikçe kadınlara dönük saldırı meşrulaştırılacak'
Hızla tırmanan savaş sürecinin kadına yansımasına da değinen Figan, "Türkiye'nin dört bir yanında savaş yaşanıyor. Türkiye Suriye'ye girdi, Musul'a müdahil olacağını söylüyor. Savaşın yükselmesi demek, sistemin testosteron üzerinden örgütlenmesi demektir. Sistem bu şekilde örgütleniyorsa her şeye el konulması bilgisi ve kadınların her türlü sekse zorlanması demektir. Kadınlar doğurma makinesi gibi doğuracak ve doğan çocuklar savaş için büyütülecek. Savaş bu denli derinleşirken kadınlara dönük her türlü saldırı meşrulaştırılacaktır" dedi.
'Kadın dayanışmasını büyütmeliyiz'
Figan, son olarak kadın dayanışmasının ve mücadelesinin önemini vurgulayarak şunları söyledi: "Tüm kurumlarımızı kapatabilirler ancak biz zaten kurumlardan gelmedik. Dernekler sistem içinde kurulup sisteme katılımımızda önümüzü açtı. Ancak bizlerin bir araya gelişi ve örgütlenmemiz birbirimize dokunmamızla başladı. Evlerimize kayyım atayamazlar, evlerimize kimi aldığımıza karışamazlar. Hem bedenimizle hem de aklımızla yapacağımız çok şey bulunuyor. Kötüye gidiyoruz üzerinden konuşacağımıza 'biz ne yapacağız' demeliyiz. Tam da şimdi sistemi değiştirmek için sokaklara inmek daha çok kadını örgütleyerek, kadın dayanışmasını büyütmeliyiz. Doğurmayalım ve sonrasında bu sistem zaten çökecek."
(rt/fk)