Çağlar: KCK’yi Cemaat yaptıysa, DBP’li yöneticileri kim tutukluyor?

09:02

Duygu Erol/JINHA

ANKARA - OHAL'in 3 ay daha ertelenmesi ve HDP-DBP yöneticilerine saldırılara ilişkin konuşan HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, hükümetin geçmişteki KCK operasyonlarının da, şimdiki siyasi soykırım operasyonlarının da ortağı olduğuna dikkat çekerek, "Eğer cemaatle mücadele edilmesi gerekiyorsa AKP ile mücadele edilsin. Cemaatin siyasi ayağı daha ortaya çıkmamıştır. Çünkü kendileridir” dedi. Çağlar, bu süreçten çıkış yolunun ise Kadın Meclisi ve HDP olarak güçlü yol haritasıtla mücadeleye devam etmek olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısında olağanüstü halin (OHAL) 3 ay daha uzatılması kararı çıkmıştı. Kararın Meclis Genel Kurulu'ndan da geçmesinden sonra OHAL 3 ay daha uzatıldı. OHAL'in uzatılmasının akabininde Kürdistan'da HDP ve DBP yöneticileri ile siyasetçilerine yönelik gözaltı operasyonları başlatıldı. Son bir hafta içerisinde yüzlerce Kürt siyasetçisi gözaltına alındı.

Bu siyasi soykırım operasyonlarının da 2009 KCK operasyonları gibi siyaseti tasfiye etmeye yönelik olduğunu hatırlatan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Çağlar Demirel ise, son süreçte de yüzlerce HDP ve DBP siyasetçisinin gözaltına alındığına dikkat çekti. “Özür dilemeye çalışan devlet o zaman 'Bunları cemaat yaptı' diyerek sıyrılmaya çalıştı. Ama şimdi sormazlar mı o hükümete, 'O zaman cemaat yaptı, peki şimdi kim yapıyor?'” diye soran Çağlar, gündeme, son sürece ve partilerinin bundan sonraki planlarına ilişkin JINHA’ya değerlendirmelerde bulundu.

‘Tek adam diktatörlüğü fiili uygulamalarını meşrulaştırıyor’

15 Temmuz darbe girişimi ardından Hükümetin, ‘Cemaat ile mücadele’ adı altında OHAL süreci başlattığını ve çıkarılan KHK'ler ile beraber hukuksuz uygulamaları hızla arttığını belirten Çağlar, OHAL uygulamasının da 12 Eylül Darbesinin uygulaması olduğunun altını çizdi. "12 Eylül Darbesi ile özelde Kürdistan'da OHAL uygulamaları yıllarca sürdü. OHAL denildiğinde neler ile karşılaşacağımızı çok iyi biliyoruz. zaten OHAL ilk ilan edildiğinde muhalefet olan HDP idi. Yaşanmışlıklarımız üzerinden OHAL'e karşı olduğumuzu vurguladık. Hükümetin bize cevabı 'Biz Cemaat ile mücadele etmek için OHAL ilan ettik' olmuştu. Ama biz olayının oraya gitmeyeceğini biliyorduk" diye konuşan Çağlar, sonuçta kendi endişe duyduklarının gerçekleştiğini ve ‘tek adam diktatörlü’ğünün kendi fiili uygulamalarını meşrulaştırdığını belirtti.

'HDP ve dostlarını tasfiye etmeyi amaçlayan bir süreç'

Hükümetin meclisten geçiremeyeceği yasaları darbenin arkasına sığınarak, OHAL ile yasallaştırdığına dikkat çeken Çağlar, ‘Cemaat ile mücadele’ adı altında çıkarılan KHK'lerden ise en çok Kürt, Alevi ve demokrasi güçlerinin etkilendiğini dile getirdi. Kapatılan radyo, televizyon kanalları ve gazeteler ile muhalif kesimin sesinin kısılmaya çalışıldığını belirten Çağlar, yargı eliyle de hukuksuzlukların gerek cezaevlerinde işkence ve hukuksuz uygulamalar ile gerekse de gözaltı sürelerinin uzatılması ile şiddetin meşrulaştırıldığını vurguladı.

Bu şiddetten ve hukuksuz uygulamalardan etkilenenlerin direkt olarak Kürt, Alevi gibi ‘öteki kesim’ ve kadınlar olduğunu vurgulayan Çağlar, "Bu süreç tasfiyeyi amaçlayan bir süreçti. HDP'yi ve HDP dostlarını tasfiye etmeyi amaçlayan bir süreç ile karşı karşıyayız. Akademisyenlerin görevlerine son verildi ve akademi çalışmaları engellendi, öğrenciler okullarından uzaklaştırıldı, gazeteciler gözaltına alındı ve tutuklandı" diye konuştu.

OHAL'in arkasına sığınarak Kürt siyasetini tasfiye amacı

HDP'nin ciddi muhalefeti ile engellenen kayyımların da, yine çıkarılan hukuksuz KHK'ler ile OHAL'in arkasına sığınılarak, seçimle elde edilmeyen başarının elde edilmeye çalışıldığını belirten Çağlar, "Tamamen bir işgal, el koyma ile belediyelere el konuldu ve karakollara çevrildi. Kayyım ataması demek halkın iradesini yok saymak demektir. Halkın yönetimi dediğimiz yerelden yönetimlere bir darbe oldu. Burada amaç Kürt siyasetinin yüzde 80'leri aşkın oyla elde ettiği başarıyı tasfiye etmekti" dedi.

'Bir dikta rejimi inşa edilmeye çalışılıyor'

"İlk OHAL ilan edildiğinde ‘3 ayda bitecek’ denildi. Hatta 'Belki uzatmaya gerek kalınmaz. Bir buçuk ayda da bitirebiliriz' diye çeşitli hükümet yetkilileri tarafından açıklamalar yapıldı. Ama Cumhurbaşkanı bunu son olarak yaptığı toplantıda 12 aya yayılacak bir süreç olarak ifade etti. Fiili olarak bir dikta rejimini inşa etmek ve bunun fiiliyatını uygulamak ile ilgili bir durum var" diye konuşan Çağlar, Cumhurbaşkanı Tayyip’in "İşte şimdi elim güçlendi" düşüncesi ile bir siyaset yürüttüğünü belirtti.

‘KCK’den daha farklı bir süreç’

‘Cemaat ile mücadele’ adı altında Kürt siyasetine yöneldiklerinin altını çizen Çağlar, 2009 tarihinde yapılan KCK operasyonlarını hatırlatarak, "O zaman toplu bir tasfiye süreci söz konusu idi. Ama şimdi o dönemden farklı, tek tek, topluma çok yaymadan, 3-5 alınarak tutuklayan bir süreç var" diye konuştu. Ülkenin şu an yönetilemeyecek bir durumda olduğuna dikkat çeken Çağlar, hükümetin ülkeyi yönetememe durumundan kaynaklı muhalefete baskı kurarak bu açığı kapatmaya çalıştığını belirtti. Şu an tek muhalefet partisinin HDP olduğunu dile getiren Çağlar, parti yöneticileri ve eş başkanlarının, gençlik ve kadın çalışmalarının hedef olarak seçildiğini belirtti.

'Hükümet bütün gücünü kullanıyor'

Özelde Kürdistan illerinin büyükşehir olması ve birçok ilçesinin bulunmasından kaynaklı bu belediyelere yönelik siyasi soykırım operasyonları gerçekleştirilerek halka bir mesaj verilmeye çalışıldığını belirten Çağlar, hükümetin bütün aygıtlarını ve gücünü kullanarak muhalefeti susturmaya çalıştığını dile getirdi. Tutuklamalar ve gözaltıların olduğunu yineleyen Çağlar, dik duruşlarını devam ettirerek mücadele edeceklerini vurguladı.

'Cemaatin siyasi ayağı AKP'dir'

"2009 KCK sürecinde binlerce siyasetçi gözaltına alındı ve tutuklandı. Ben de o zaman belediye başkanıydım ve 3 buçuk yıl cezaevinde kaldım. Özür dilemeye çalışan devlet o zaman 'Bunları cemaat yaptı' diyerek sıyrılmaya çalıştı. Ama şimdi sormazlar mı o hükümete, 'O zaman cemaat yaptı, peki şimdi kim yapıyor?'" diye soran Çağlar, son süreçte de yüzlerce HDP ve DBP siyasetçisinin gözaltına alındığına dikkat çekti. Hükümetin geçmişteki KCK operasyonlarının da, şimdiki siyasi soykırım operasyonlarının da ortağı olduğuna işaret eden Çağlar, "Eğer cemaatle mücadele edilmesi gerekiyorsa AKP ile mücadele edilsin. Eğitim, yargı, kamuda tasfiyeler gerçekleşti ama bunun siyasi ayağı nerede? Cemaatin siyasi ayağı daha ortaya çıkmamıştır. Çünkü kendileridir. Eğer siyasi ayağına yönelinirse parlamentoda AKP vekili kalmayacaktır" diye konuştu.

'Dik duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz'

Çağlar, bu süreçten çıkış yolunun ise Kadın Meclisi ve HDP olarak mücadeleye devam etmek olduğunu belirtti. "Dik duruşunuzdan asla taviz vermemektir. Biz, bunu başaracağız” diyen Çağlar, “Her ne kadar bize karşı bir tasfiye, katliam ve soykırım projesi hayata geçirmeye çalışsalar da biz bu süreçten haklı çıkacağız" diye konuştu.

Yaptıkları toplantılarda HDP Kadın Meclisi olarak bu süreçten nasıl güçlü çıkacaklarının görüşmelerini yaptıklarını bildiren Çağlar, önlerindeki süreç için de yol haritalarının nasıl daha güçlü olacağının planlaması içerisinde olduklarını kaydetti.

(sy)