Dilek Öcalan: Halkımıza dayatılan politikaları kabul etmeyeceğiz
09:13
JINHA
WAN - Gündemdeki konuları değerlendiren HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, "Biz kadınlar bu uygulamalara karşı boyun eğmedik, her zaman irademize sahip çıktık. Halkımıza dayatılan bu politikaları asla kabul etmeyeceğiz" ifadelerinde bulunarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve kadın bedenine yapılan işkenceye dikkat çekti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit ve son dönemlerde yaşanılan süreci HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan değerlendirdi. Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ile hak ve taleplerinden yoksun bırakıldığını belirten Dilek, "17 yıl süren İmralı sürecinde Kürt halk Önderi çeşitli bahanelerle her defasında farklı işkence yöntemleri ile karşı karşıya kalmıştır. Fiziki normal yaşamına dair Türkiye devleti tarafından tecrit politikalarına maruz bırakılmıştır. Hücre cezaları verilmiş aile ve avukat görüşleri yasaklanmıştır. Bununla birlikte kendisine fiziki saldırıda bulunulmuş, saçları zorla kazıtılmış ve yemeğine katılan uzun süre yayılan bir zehirlenme olayı tespit edilmiştir. Türkiye hükümetinin İmralı'da uygulamış olduğu bu özel tecrit politikası ile Kürt halk Önderi şahsında tamamen bir halkın iradesini yok sayarak, bu politikalarını sürdürmüştür" diye konuştu.
'Kadınlar olarak tecritte son vermeliyiz'
Abdullah Öcalan'ın kadın mücadelesinde ve toplum mücadelesinde önemli bir role sahip olduğunu söyleyen Dilek, Abdullah Öcalan'ın bir sözünü hatırlatarak şöyle devam etti: "Kürt halk Önderi kendisi de sürekli dile getiriyor, 'Ben buradaki mücadelemin tamamını halkım için veriyorum, buradaki bir gün bir saniye nefes alışımı dahi tamamen halkımın özgürlüğüne adadım' . Şuan yaşanan bu tecrit politikası tamamen insan haklarına, demokrasiye ve hukuka aykırı bir şekilde yürütülüyor. Özellikle biz kadınlar olarak, bu İmralı sitemini bir an önce sonlandırılması için elimizden geleni yapmamız gerekir. Kadın özgürlük mücadelesinde, kadının özgürlüğünde Kürt halk önderi Sayın Öcalan'ın rolü birebir etkisinin olduğu herkesçe bilinen bir şeydir. İmralı tecridinde, çeşitli kurumların ne yazık ki eksiklikleri ve yetersizlikleri bu aşamaya gelmesinde rol oynayan nedenlerdendir."
'Kürt halk önderi sıradan bir hükümlü değildir'
Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi CPT heyetinin gözlemlediği halde Kürt halkına herhangi bir açıklama yapılmadığına ve CPT'nin kendi sorumluklarını yerine getirmediğine tepki gösteren Dilek, "CPT'nin kurumsal işlevi işkenceyi önlemedir. Cezaevlerinde haksızlığa suç duyurusunda bulunmaktır. CPT'yi bu sıfat adı altında değerlendirmemiz gerekirse CPT şuan kendi hukukuna, kendi yasalarına aykırı davranarak, bu sorunları çözmeyerek ve bu sorun üzerinde daha fazla girişimde bulunmayarak bu sorunu kangrenleştiren ve kördüğümleştiren bir pozisyon almıştır. Aylardır orada bir inceleme yaptınız. Bunu ne kamuoyuyla paylaştınız, ne avukatları ile ne de ailesi ile paylaştınız. Ama şöyle bir gerçeklik var. Kürt halk Önderi öyle sıradan bir hükümlü değildir, onun tamamen bir misyonu vardır. O bir halkın lideridir" diye belirtti.
'İradelerimizi yok saymalarına izin vermeyeceğiz'
Son yaşanan kayyım atamalarına da değinen Dilek, Türkiye'de artık demokrasiden söz etmenin zor olduğunu belirtti. Dilek, belediyelere KHK kararı ile atanan kayyımlar ile halkın iradesinin yok sayıldığını hatırlatarak, "Halk bir sabah uyanıyor ki kendi iradesi ile seçmiş olduğu belediye başkanın yerine hükümet tarafından atanan vali ya da kaymakam başa gelmiş. Elbette bu kazanımlar kolay kazanılmadı. Bu iradelerin yok sayılmasını halk kabul etmeyecektir. Belediyeler bedel ödenerek alınmıştır. AKP iktidarına teslim edilmesi söz konusu olamaz. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Biz bu temelde halk olarak mücadelemizi yürüteceğiz ve bedel ödememiz gerekirse de veririz" şeklinde konuştu.
'Kadın özgürlük mücadelesini sonuna kadar yürüteceğiz'
Son dönemde kadın gerillaların bedenine yapılan işkenceye de değinen Dilek, şöyle konuştu: "Yakın zamanda bir kadın gerillanın işkence görüntülerinin sosyal medyada yayınlanması, kirli zihniyetin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bizlere tüm kadınlar şahsında orada o zihniyet tekrardan teşhir olmuştur. Aslında onların o kirli ve çıplak yüzü bir kez daha gerillanın bedeninde teşhir olmuştur. Bunu daha önce Ekin Wan şahsında, Cizre'de yaşanan katliamlarda yine kadın bedeni üzerinde yaklaşımları nasıl teşhir olduysa bugünde teşhir olamaya mahkûm olacaktır. Kadın özgürlük mücadelesinin, eril ve faşist zihniyet karşısında elbette kazanımlarının farkındayız. Bunlar, bunu kabul edemedikleri için bu tür girişimlerde bulunarak acizliklerini gösteriyorlar. Kadın özgürlük mücadelesi Kürt halkı şahsında mücadele şiarıyla yürütülüyor. Biz kadınlar bu uygulamalara karşı boyun eğmedik, her zaman irademize sahip çıktık. Halkımıza dayatılan bu politikayı asla kabul etmeyeceğiz."
Dilek son olarak da kirli zihniyetlere karşı verilen mücadele dolayısıyla 24 Eylül günü KJA öncülüğünde yapılacak 'kadın buluşmasına' kadınları renkleri ve zılgıtları ile katılmaya davet etti.
(db-hk/ng/dk)