Figen Yüksekdağ: AKP el koyduğu belediyeleri karakola dönüştürdü

11:45

JINHA

ANKARA – Parti Meclisi toplantısı öncesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, siyasi iktidarın seçimle kazanamadıkları 24 DBP’li belediyeye bugün silah ve süngü zoruyla el koyduğunu ifade etti. AKP’nin 15 Temmuz’daki darbecilerden farkı olmadığını ve Kürt halkı ile iradesinin karakollarla yönetilmeye çalışıldığına dikkat çeken Figen, “Bugün belediyeler karakola dönüştürülmüştür. Kürt halkı nezdinde siyasi iktidarın silah ve karakol dışında bir anlamı kalmamıştır” diye konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) toplantısı bugün parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını ise, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ yaptı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Figen, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan süreci “karşı darbe” olarak nitelendirdi. Bugünkü siyasi iktidarın Türkiye’de düğümlenen sorunları çözmek yerine, yeni düğümler yarattığına dikkat çeken Figen, kutuplaştırma politikasının da bugün artık zirveye ulaştığını kaydederek, “Bugün AKP ve saraya biat edenler bir de ona biat etmeyip muhalefet edenler var. Bizler bu özgürlük safını oluşturuyoruz. Bu özgürlük safı çok büyük saldırılarla karşı karşıya ama direniş tutumumuz bu saldırılar karşısındaki gücümüzü oluşturuyor. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki barış, demokrasi ve eşitlikten bir darbenin ortasına savruldu. Bugün OHAL ve KHK’lerle, kanun kılığına girmiş kararla yönetilen bir ülkeye dönüştü. Bugün Türkiye’de artık demokrasiden bahsetmek mümkün değil” diye konuştu.

‘Belediyeler karakola dönüştürülmüştür’

DBP’li belediyelere dönük kayyım atamalarına da değinen Figen kayyım atanmasının da ‘tek adamlık’ zihniyetinin bir parçası olduğuna dikkat çekti. “Temsilliyetin yerine kendisini atayan bir zihniyetin ifadesidir. Bir yıllık süre içerisinde bu belediyelerde en ufak bir hukuksuzluk bulmaya dönük yapılan bütün soruşturmalara rağmen tek bir hukuksuzluk, hırsızlık, yolsuzluk bulamadılar. Bunların hiçbirisini bulmaları mümkün bile değildi” diyen Figen, Kürt halkının iradesinin silah zoruyla ele geçirildiğini belirterek, şunları söyledi:

“28 belediyeye kayyıma atandı. 24’ü DBP’li Kürt belediyeler. Seçimle kazanamadıkları belediyelere, bugün zorla, silah ve süngü zoruyla el koydular. Bugün belediyelere el konulmuştur. Bugün belediyeler karakola dönüştürülmüştür. Kayyım kararının alındığı belediyelere bakın o günlerden sonra belediye binalarının karakol binalarından hiçbir farkı yoktur. Bugün siyasi iktidar, Kürt halkını karakollarla yönetiyor. İnşa ettiği, yaptığı karakollar ve alanlarla yönetmeye çalışıyor. Kürt halkı nezdinde siyasi iktidarın silah, karakol dışında bir anlamı kalmamıştır.”

Kayyım kararına karşı tepkilerin demokratik yöntemlerle ifade edildiğini ancak bu demokratik tepkinin bütün Türkiye’ye yayılması gerektiğini ifade eden Figen, devamla şunları kaydetti:

‘Kayyımı atayanlarla darbeciler arasında tek fark yoktur’

“Bu bütün Türkiye halkları açısından yaşam alanları savunmasıdır. Bunu savunamazsak bir kuru canımızı da savunmak mümkün olmayacaktır. Her canlı organizmayı yok etmek bu siyasi iktidarın mekaniğine dönüşmüştür. Karşımızda bir yok etme mekanizması var. Bunun karşısında demokratik bir birleşik mücadelenin yaratılması gerekir. Hangi millet adına konuşuyorsunuz da ‘milletin iradesine geçti’ diyorsunuz? Türk halkının böyle bir gasp, haksızlık ve böyle bir haram yeme suçuna ortak edilmesine vesile olmayın. Türk milleti adına Kürt halkının belediyelerine el koyuyorsanız biz de şunu söyleriz; Türk halkını böyle kirli politikalarınıza alet etmeyin.”

“Siyasi iktidarın bizim nezdimizde 15 Temmuz akşamındaki darbecilerden farkı yoktur” diyen Figen, “Kendi yurttaşlarının seçme ve seçilme hakkını gasp ederek, belediyeyi ele geçiriyor. Sanki düşman kalelerini ele geçirmiş gibi bayrak asıyor. Böyle bir devlet, böyle bir siyaset kendi ülkesini kendisi bölüyor demektir” dedi.

‘Kanun kılığına girmiş kararlarınızı tanımıyoruz’

“Biz kanun kılığına girmiş kararlarınızı tanımıyoruz” diyen Figen, KHK’lerin AKP’nin “fermanı” konumuna geldiğine dikkat çekti. Seçilmiş halk iradesi ve milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılması başta olmak üzere bütün saldırılara karşı birleşik güçlü bir direnişi yaşama geçireceklerini söyleyen Figen, “Bütün alanları en geniş biçimde kullanacağız. İstanbul’dan Diyarbakır’a kadar her yerde bütün halklarımızı kayyım rejimine karşı demokratik direnişi büyütmeye çağırıyorum” diye konuştu.

‘Her öğrenciye kayyım atayacaklar’

KHK’lerle binlerce eğitim emekçisinin görevden alınmasını ve yeni eğitim öğretim döneminin bu şekilde başlamasına da değinen Figen, “Siyasi iktidar bu duruma alışmamızı istiyor. Ellerinden gelse her öğrencinin başına kayyım atayacaklar. Utanmasalar bunu yapacaklarda. 15 Temmuz’dan bu yanan 50 bin emekçi görevden alındı. Hiçbir soruşturma açılmadan bu kadar görevden alma oldu. Sayısız ilde öğrenciler ders başı yapacak eğitimciden mahrum olarak ders başı yaptı. Bu son kararında eğitim ve kamu sektöründe çalışanlara dönük bir darbenin ifadesidir. Demokratik sendikal alana yapılmış bir darbedir” şeklinde konuştu.

Kürdistan’da yeni bir asimilasyon politikası mı devrede?

Görevden alınanların yerine kimlerin atanacağının da ciddi anlamda tartışılması gerektiğini belirten Figen, siyasi iktidarın kendi yandaşlarını bu alanlara yerleştirilmek istediğini ve bunun Kürdistan’da asimilasyon aracı olarak kullanılmak istendiğine dikkat çekti. Buna benzer asimilasyon politikaların da devreye konulduğunu hatırlatan Figen, dün olduğu gibi bugünde bu asimilasyon politikalarının başarıya ulaşamayacağını vurguladı.

‘Abdullah Öcalan’ın çağrısı görmezden gelindi’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın geçen hafta kardeşi Mehmet Öcalan’la yaptığı görüşmeye de değinen Figen, bir kez daha Abdullah Öcalan’a dönük tecride de dikkat çekti.

Görüşmedeki “Eğer devlet günde 20-30 kişinin öldüğü bir süreci barışa evriltmek istiyorsa bir heyet gelir ve 6 ay gibi kısa bir süre içerisinde bu sorunu çözeriz” ifadelerini hatırlatan Figen, siyasi iktidarın bu çağrıyı görmezden geldiğini ifade ederken, bu iktidarın da kaostan beslendiğini kaydetti. Figen, şunları kaydetti:

‘İmralı’ya tank yerine, İzleme Heyeti gitseydi’

“Siyasi iktidar başka ülkede çözüm için arabulucu oluyor ama kendi ülkesinde bir siyasi krizi görmezden geliyor. Kendi ülkesindeki savaştan besleniyor. Bu yaklaşım kabul edilemez. Bu hepimiz için yeni bir şans olabilir ama bu fırsatın üstünü örtmeye karartmaya çalışıyorlar. Bir yıl önce Kürt illerine ordular göndereceklerine İmralı’da beklenen izleme heyetini gönderseydiler, bu acıları yaşamayacaktık. O heyetini göndermeyenler artık Türkiye halklarına dönük darbe rejiminin de siyasi zeminini oluşturdular ve bu zeminden besleniyorlar.”

‘DAİŞ’in açtığı çay ocaklarını kapatsalar bile yeter’

Konuşmasında “El-Bab’a kadar gideceğiz” diyen AKP’lilere yanıt veren Figen, “Dün ‘Şam’da namaz kılacağız’ diyordunuz ama bataklığa saplandınız. Bugün ‘El-Bab’a gideceğiz’ diyorlar. Bütün Türkiye halklarını başka bir savaş saplantısının içerisine sürüklemeye çalışıyorlar. DAİŞ ile mücadele etmek için DAİŞ’in açtığı çay ocaklarını kapatsalar bile yeter” dedi.

Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ’ın konuşmasının ardından PM toplantısı basına kapalı olarak devam etti.

(ekip/sy)