'Cerablus, Kürtlerin Araplarla anlaşmasına karşı hamledir'
10:17
JINHA
HABER MERKEZİ - KNK Eşbaşkanı Nilüfer Koç, Kürtlerin Kobanê ve Minbic'te kazandığı başarılar ardından Türk devletinin yalnızca DAİŞ ve El Nusra eliyle Kürtlere karşı savaşamayacağını anladığı için saldırı ve işgal hareketine giriştiğini kaydetti. Nilüfer, Türk devletinin Cerablus hamlesini, Kürtlerin Araplarla anlaşmasına karşı bir hamle olduğunu söyledi.
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Nilüfer Koç, Rojava, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve Türk devletinin Kürt halkının kazanımlarına yönelik saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin Abdullah Öcalan üzerinde uygulamaya çalıştığı politikanın en büyük tehlike olduğuna dikkat çeken Nilüfer, bu durumu Kürt halkına karşı yürütülen büyük bir savaş olarak değerlendirdi. Nilüfer, KNK olarak PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve Türkiye'nin işgal politikalarına karşı geliştirilen eylemleri desteklediklerini açıkladı.
'Kobanê ve Minbic'teki gelişmeler Kürtler için büyük başarıdır'
Kürdistan'da çelişki, çatışma ve bir savaş yaşandığını belirten Nilüfer, çatışmaların bir çözüm sürecine ulaşması gerektiğini söyledi. Kürt halkının Kürdistan'ın dört parçasında haklarını elde etme mücadelesi yürüttüğünü ifade eden Nilüfer, "Bu durumdan çıkışta Kürtler öncülük yapmalıdır. Özellikle Ortadoğu'da yaşanan değişimlerle birlikte Başur Kürdistan'da bir federal yapılanma ortaya çıkmıştır. Rojava Kürdistanı'nda da Baas rejiminin yıkılması ve DAİŞ'e karşı yürütülen savaş sonucunda Kürtler için fırsatlar doğmuştur. Her ne kadar Rojava Kürdistanı'nda Türkiye ve DAİŞ Kürtlere karşı birlikte savaşsa da, Kobanê ve Minbic'te yürütülen mücadeleyle büyük başarılar elde edilmiştir. Bu yaşananlar karşısında Türkiye, Kürtlere karşı yalnızca DAİŞ ve El Nusra yoluyla savaşamayacağını anlamıştır. Bu nedenle İran ve Suriye ile anlaşma yoluna gitmiştir. Hasekê'de Suriye'de federasyonun olmaması için İran'ın desteğiyle Kürtlere karşı savaşıldı. Başur Kürdistan'da uygulanan Cezayir Anlaşması, Rojava Kürdistanı'nda tekrarlanmaktadır" dedi.
'Cerablus, Kürtlerin Araplarla anlaşmasına karşı bir hamle'
Türk devletinin Cerablus'a yönelik saldırılarına ilişkin, "Bu yeni bir süreçtir ve ABD Türkiye'nin Cerablus'ta resmileşmesini kabul etmiştir. Fakat bu süreç Kürt halkının çıkarlarına karşıdır" diyen Nilüfer, özellikle Türk devletinin Cerablus'a saldırdığı tarihin Osmanlı ve Yavuz Selim'in işgaliyle aynı tarihe denk gelmesinin bir anlamı olduğunu bunun da Kürtlerin ve Arapların anlaşmasına karşı bir hamle olduğunu kaydetti.
'İran ve Türkiye'nin Kürtlere yaklaşımı ortaktır'
Rojava'nın kazanımlarının korunması üzerine Abdullah Öcalan'ın üç yıl önce gönderdiği mektubu hatırlata Nilüfer, "Suriye'deki kazanımlar hiçbir tarafa veya Türkiye'ye karşı değildir. Mevcut durumda yaşanan en uygun çözümdür. Fakat Türk devleti katliamlar üzerine kurulan bir yapıya sahip olduğundan, bu bölgede özerk ya da bağımsız bir bölgenin oluşmasına izin vermemektedir" diye konuştu. Mesut Barzani'nin Türkiye'yi ziyaret ettiği süreçte, Tayyip Erdoğan'ın kendi sözleriyle Irak'ın kuzeyinde olanların Suriye'de tekrarlanmasına izin vermeyeceklerini açık bir şekilde ifade ettiğini hatırlatan Nilüfer, "Bu düşünce hem Türkiye hem de İran için aynıdır. Her iki ülke Kürtlere karşı anlaşmak istemektedir. Bu nedenle Rojava Kürdistanı'na yönelik anlaşmalarının tüm Kürtlere karşı olacağı gerçeği önemlidir. Kürt halkı buna karşı Kürdistan genelinde birlik olmalıdır. Ancak o zaman hiç kimse Rojava Kürdistanı'nı işgal edemeyecektir" diye kaydetti.
'Öcalan'ın durumu Kürtlere karşı büyük savaş demek'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Nilüfer, Türkiye'nin yanlış bir hamle başlatmak istediğini söyledi. Nilüfer, Türkiye'nin Abdullah Öcalan'ın durumu üzerindeki politikalarını devam ettirme tehlikesi olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: "Bu durum Kürtlere karşı büyük bir savaş anlamına gelmektedir. Öcalan, Kürdistan'ın her dört parçasında yalnızca bir parti lideri olarak görülmemektedir. Kürtler bir ulusal şeref meselesi olarak görmektedir. Bakur Kürdistan'da gerçekleştirilen başarılı eylemler karşısında Türkiye bu şekilde İmralı üzerinde tehdit oluşturmaya çalışmaktadır. Özellikle de darbe girişimi gecesi İmralı'ya bir helikopterin gittiği ve çatışmanın yaşandığı bilgileri vardır. Orada bazı insanlar tutuklandı. Bu nedenle KNK olarak Öcalan üzerindeki tecride karşı geliştirilen eylemleri önemli ve kutsal görüyoruz. Bu noktada herkes Bakur Kürdistan'ı desteklemelidir. Öcalan hakkında hepimizin mesajları ulusal olmalıdır çünkü Öcalan yalnızca bir partinin lideri değildir."
'Türkiye sadece Kürtler değil tüm ülkeler için tehlikedir'
Türkiye'nin Kürt düşmanlığını temel stratejisi haline getirdiğini belirten Nilüfer, "Türkiye toplumunun AKP üzerinde bir etkisi yoktur. Mevcut durumda Türkiye'nin gücü kırılmıştır, çok etkili bir gücü kalmamıştır. Türkiye aynı zamanda diplomasi alanında da yengilmiştir. Özellikle de DAİŞ ile yapılan anlaşma ardından, Türkiye yalnızca Kürtler açısından bir tehlike değildir. Tüm ülkeler için bir tehlikedir. Kobanê ve Minbic ardından Kürtlerin mücadeleci olduğu ve çalıştığı, Türkiye'nin de işgalci ve diktatör olduğu ortaya çıkmıştır. Barış sürecinin devam etmesi önemlidir" şeklinde konuştu.
'Barzani ziyareti tehlikeyi büyüttü'
Türkiye'nin Başur Kürdistan'a yönelik politikasının Kürt karşıtı anlaşmalar çerçevesinde olduğunu ifade eden Nilüfer, Mesut Barzani'nin Rojava'ya yönelik planlar yapılırken, Ankara'da olmasının kötü bir tablo olduğuna işaret etti. Nilüfer, "Erdoğan Barzani'nin yanında Kürtlerin bir bölümü ile probleminin olduğunu açıklamıştır. Barzani Türkiye'ye ziyarette bulunduğunda süreçleri göz önünde bulundurmalıdır. Fakat maalesef Barzani'nin Türkiye ziyareti, ulusal açıdan güç vermek yerine tehlikeyi daha da büyütmüştür" diye ifade etti.
Sykes-Picot tekrarlanmaması için siyasetçilere çağrı
KNK'nin Başur Kürdistan üzerinde etkisi olduğunu söyleyen Nilüfer, Başur Kürdistan partilerinin kendi aralarında birliklerini sağlaması ve mevcut çelişkileri çözüme kavuşturması gerektiğinin altını çizdi. Nilüfer, son olarak şunları kaydetti: "Herkes parti çelişkilerinin Türkiye ve İran'ın çıkarına olduğunu bilmelidir. Biz buradan Başur Kürdistan halkına ulusal bir tutumun ortaya çıkması ve Sykes-Picot'un tekrar tekrarlanmaması için siyasetçiler üzerinde baskı kurma çağrısı yapıyoruz. Aksi taktirde bazı partiler tarih karşısında suçlu olacaktır."
(dk)