Besime Konca: Türkiye kamuoyu açlık grevini sahiplenmeli - YENİLENDİ
09:01
JINHA
AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Diyarbakır'da başlatılan açlık grevi eylemine dikkat çeken HDP Siirt Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, bu durumun yalnızca Kürt halkının değil tüm halkların sorunu olduğuna dikkat çekerek, “Tüm Türkiye kamuoyu ve Kürdistan halkları için önemli bir eylemdir. Bu açlık grevine güçlü bir sahiplenme sağlanması gerekiyor” dedi.
12 Eylül 2012 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerin kesilmesinin ardından Türkiye'de bulunan tüm cezaevindeki PKK'li ve PAJK'lı tutsaklar açlık grevine başlamıştı. Tutsakların açlık grevinin 68'inci gününün sonunda PKK Lideri Abdullah Öcalan'la görüşmelerin önü açıldı. HDP Siirt Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca da, 2012 yılında cezaevinde açlık grevine girenler arasındaydı.
2012 yılında açlık grevine girme nedenlerini anlatan Besime, 2016 yılında girilen açlık grevinin daha farklı olduğunu, çünkü artık ülkede bir darbe girişimi olduğunu ve bunun ardından gelen OHAL’le birlikte hukuksuzluğun ve hak ihlallerinin giderek arttığını kaydetti.
'2016 grevi saldırılara ve tecride karşı başladı'
2012 yılındaki açlık grevinin anadilde eğitim ve savunma hakkı ile Abdullah Öcalan üzerinde tecride dikkat çekmek için başlatıldığını belirten Besime, cezaevlerinin de Kürt Özgürlük Mücadelesi için önemli bir direniş mekanı olduğuna dikkat çekti. Besime, o dönem açlık grevinin cezaevinde başladığını hatırlatarak, "Direnişin ve örgütlenmenin olduğu bir alandır. Evet zindan olarak tanımlarız ama tutsaklar için bir direniş alanıdır. 2011 yılı çok yaygınca yapılan gözaltı ve tutuklamalar, kimyasal silahların kullanıldığı ve dağların bombalandığı bir dönemdi. O koşullara dikkat çekmek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Koşulları karşılaştırdığımızda değişen hiçbir şeyin olmadığını ve amacın aynı olduğunu görebiliriz. 2012 yılında başlayan açlık grevi nasıl ki tecride karşı başlamış ise, 2016 yılının açlık grevi de tecride ve halka dönük saldırılara karşı başladı" sözlerine yer verdi.
'Her zaman demokratik çağrılarda bulunduk'
Kürt halkını sömürmek ve yıldırmak isteyenlere karşı iradelerine sahip çıktıklarını ve direnişe dahil olduklarını söyleyen Besime, "Sayın Öcalan şahsında tüm cezaevlerinde süren bir tecrit ve halka dönük bir katliam politikasının sürdüğü bir süreçteyiz. 2012'de dağlar bombalanıyordu ama 2015'te şehirlerimiz bombalandı, binlerce arkadaşımız tutuklandı, binlerce insanımız yaşamını yitirdi. Buna karşı defalarca kez parti olarak da halk olarak demokratik çağrılarda bulunduk. 2012'de yaşanan tüm hak ihlalleri 2016'da kendini 2 kat artarak daha açık bir şekilde gösterdi. O süreçte de tutsakların telefon görüşmeleri, görüş saatleri, görüş günleri engelleniyor ve kısıtlanıyordu. Tutsaklara işkence yapılıyor ve hücre cezaları veriliyordu. Evlere baskın yapılıyor ve neredeyse her evden 4-5 kişi gözaltına alınarak tutuklanıyordu. Direnen ve zulme boyun eğmeyi kabul etmeyen halka dönük de yoğun saldırılar gerçekleşiyordu" ifadelerine yer verdi.
'Zindan direnişi dışarıya da yansıdı'
Böylesi topyekûn bir saldırı sürecinde buna karşı bir tepki göstermeleri gerektiğini belirten Besime, köşelerine çekilip izlemelerinin mümkün olmadığını söyledi. Besime, Kürt halkını kırdırmaya dönük saldırıların gittikçe arttığı bir süreçte topyekûn saldırılara karşı topyekûn bir direniş gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederek, "Kendini irade olarak gören herkesin buna karşı direnmesi gerekiyordu. Bizler de zindanlarda olanlar olarak Mazlumlar ve Kemaller ile başlayan zindan ve açlık grevi direnişini sorumluluk bildik ve direnişi büyütmeye dönük karara vardık. Daha önce de zindanlarda dönüşümlü dönüşümsüz birçok açlık grevi gerçekleşmişti. Buna dönük arkadaşların çok sayıda talebi vardı. Ki başarılı bir eylem de olmuştu. Çok büyük bir sahiplenme durumu olmuştu ve halk buna cevap olmaya çalışıyordu. Zindanlarda başlayan açlık grevi daha sonra dışarıda da arkadaşlar tarafından devir alındı" diyerek, 2012 sürecini anlattı.
'Daha önce ki açlık grevleri sonuç bulmuştu'
Yapılan açlık grevlerinin hepsinde taleplerin aynı olduğunu ve hiç değişmediğini ifade eden Besime, "Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın muhatap alınması, Kürt halkı üzerindeki baskı ve saldırıların son bulması, tutsaklar üzerindeki baskıların son bulması gibi talepler vardı ve bu taleplerin en temel amacı da halklar arasındaki barışı sağlamaktı. 2012'de gerçekleşen açlık grevinin ardından Sayın Öcalan ile görüşmeler yapılmaya başlandı ve barış için adımlar atıldı. Ama şimdi savaşın bu kadar dibimize geldiği bir süreçte yine birilerinin bir şeyler yapması gerekiyordu ve bu kez zindanlar yerine gönüllülerden oluşan bir grubun açlık grevine başlaması gerektiği kararına vardık" diye belirtti.
'50 gönüllü ile başladı'
2015 yılında 7 Haziran seçimlerinin ardından bir savaş sürecine girildiğine dikkat çeken Besime, "Önce Amed'de HDP mitinginde patlayan bomba ve ardından art arda yaşanan patlamalar, gerçekleşen saldırılar, buna karşı halkın açtığı hendeklerin bahane edilerek şehirlerin bombalanması, yapılan binlerce gözaltı, tutuklama, katledilen binlerce insan ve hala devam eden saldırılar. Tüm bunlardan sonra 15 Temmuz darbesi bahane edilerek Sayın Öcalan ile tüm iletişim ağlarının koparılması bizim bir eylemsellik gerçekleştirmemiz gerektiğini gösterdi bizlere. Yaptığımız görüşmeler sonrası en demokratik eylem olan açlık grevini başlatma kararı alındı ve açlık grevine 50 kişi girdi. Sayı 50 kişi verilse de yüzlerce başvuru oldu ve açlık grevine girmek isteyen arkadaşımız oldu" diye konuştu.
‘Sayın Öcalan teslim olmadı, öngörüleri ışık oldu’
Dün başlayan açlık grevine HDP, DBP, DTK, HDK, STK ve tüm demokratik kesimlerden katılımın olduğunu ifade eden Besime, sözlerine şöyle devam etti: "Erdoğan'ın, sarayın yaptığı hukuksuzluklara karşı tepkiler çok fazla ve bizim yanımızda yer almak isteyenler çok fazla. Kürt halkını yok etmek isteyenlere karşı hazırola geçme durumu olmayacak. Kürt halkı yok edilmedi ve yok edilemeyecek. Cumhuriyetin kurulmasından bu yana Kürtler öz yönetimini ilan etmek istemiştir ve her zaman Türk devleti tarafından engellenmişlerdir. İdamlarla, ajanlaştırma politikaları ile bitirmek istediler ama başaramadılar. Başkaldıranların sayısı hiçbir zaman tükenmedi. Bugün yeni bir başkaldırı olacaktır aslında. Sayın Öcalan şahsında tüm Kürt halkına ve demokrasiye dönük gerçekleşen bir tecrit, bir saldırı var. Sayın Öcalan bize, ‘Ya radikal demokrasiyi geliştirirsiniz ya da darbe mekaniği devreye girecektir’ diyordu. Sayın Öcalan teslim olmadı, öngörüleri ve perspektifleri ile bizlere ışık olmaya devam etti.”
'Halk grevi sahiplenmelidir'
Bu açlık grevinin de sahiplenilmesi gerektiğini belirten Besime, "Sayın Öcalan'dan haber alınıncaya ve Türk devleti Kürt topraklarından ellerini çekinceye kadar grev devam edecektir. Halk da eylemler ve tepkiler ile grevi sahiplenmelidirler. Bu sadece Kürt halkının da değil tüm halkların sorunudur ve herkesin bu bilinçle alana akması gerekiyor. Tüm Türkiye kamuoyu ve Kürdistan halkları için önemli bir eylemdir. Bu açlık grevine güçlü bir sahiplenme sağlanması gerekiyor. Açlık grevinde olan arkadaşlarımız belki sadece tek bir alanda olacaklar ama açlık grevinde olmayanlar her alanda olarak arkadaşlarımızı sahiplenmelidir. Taleplerimiz onaylanmadıkça da grev sonlanmayacaktır" diye konuştu.
(bc-be/mg/sy)