Nişmiye Güler- Vildan Atmaca / JINHA

WAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan için verdiği soru önergesi meclis başkanlığınca iade edilen HDP Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, soru önergesi konusunda ısrar edeceklerini belirtti. Mizgin, ayrıca AKP Hükümetine karşı duran tek parti olduklarını vurgulayarak, sisteme karşı durabilecek tek gücün sivil halk iktidarı olduğunu dile getirdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan ağır tecrit uygulamaları ile Türkiye ve Kürdistan'da son yaşanan gelişmeler hakkında ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. Mizgin, HDP'nin meclise sunduğu önergelerin meclis başkanlığı tarafından iade edilmesine de değinerek, "Meclis Başkanlığı'na verdiğimiz önergeler, kişisel görüş içerdiği ve çok uzun olduğu bahane edilerek iade edildi. Uzun bir süredir HDP olarak vermiş olduğumuz tüm soru önergeleri haksız hukuksuz bir şekilde iade ediliyor. Genel olarak bizim önergelere karşı bir tutum bu şekildedir" ifadelerinde bulundu.

'Tecride yaklaşım ile önergeye yaklaşım aynıdır'

Abdullah Öcalan'ın eski avukatı olduğunu hatırlatan Mizgin, Kürt halkının kaygılarına cevap verilir umuduyla önerge verdiklerini kaydetti. Mizgin, "Özelde İmralı adasında Sayın Öcalan üzerindeki tecrit ve sağlık durumu hakkında bilgi alınamaması, siyaseten nasıl ise önergeye yaklaşım da o şekil olmuştur. Bu Önergeyi HDP ve Sayın Öcalan'ın eski bir avukatı ve toplumun kaygılarına cevap bulmak için sunduk. Klasik rutin gerekçeler ile önergemiz reddedildi. Daha önce 1 Mart'ta Adalet Bakanlığı'na Bütçe görüşmelerinde sorumu sözlü olarak yöneltmiştim. Öcalan'ın yaşayıp yaşamadığı, yaşıyorsa biz niye İmralı Adasına gidemiyoruz diyerek sözlü bir soru yöneltmiştik Adalet Bakanlığı'na. Ona da cevap bulamamıştık" diye belirtti.

'AKP hukuksuzluklarına devam ediyor'

15 Temmuz sonrası Abdullah Öcalan'ın durumu ile ilgili kaygılarının arttığını belirten Mizgin, "İmralı'da görevli olan askerler darbeye olan ilişkilerinden dolayı açığa alındığını öğrendik. Dolayısı ile kaygılarımız daha da arttı. Biz İmralı Adası'nda nasıl yaşam söz konusudur. Sayın Öcalan'ın sağlık, hukuk ve fiziki koşullarının ne olduğu konusunda hükümetin sessizliğini koruması devlet ciddiyetinden yoksun, hukuk devleti iddialarını alt üst eden, darbe sonrası hükümetin mağdur edebiyatı yaparak bütün alanlara müdahalesi sonucu yaptıkları pratiklerinin tam tersine hukuksuzluk devam etmektedir" dedi.

'İmralı rehinelik durumu söz konusudur'

Mizgin, yaşanılan darbe sonrası Kürt halkına ve liderine savaş açıldığının altını çizerek, "Biz bu soru önergelerimizi vermeye devam edeceğiz. İade edilmiş olması bizim bu konu hakkındaki ısrarımızı azaltmayacak, çabamız devam edecek. Sayın Öcalan'dan bilgi alıncaya ve koşullar düzelmedikçe çalışmalarımıza devam edeceğiz. Çünkü İmralı Adası'nda hukuka aykırı bir şekilde tutulma, bir rehinelik söz konusu. İmralı Adası uzun yıllar Adalet Bakanlığı'na bağlı olmadan askeri bir üs olarak kullanıldı. Daha sonra kriz masalarının oluşması sonucu Adalet Bakanlığı'na bağlı bir cezaevine dönüştü. İmralı Adası'nda siyasi bir statü sıkıntısı var. Hukukun işlemediği, hukuka aykırı ulusal ve uluslararası hiç bir prosedürün uygulanmadığı, normal bir tutuklu hükümlüye uygun prosedürün uygulanmadığı bir cezaevinden bahsediyoruz" ifadelerinde bulundu.

'CPT raporuna Türkiye engel oluyor'

CPT'y başvuru yapmaları sonucu inceleme heyetinin İmralı'ya gelmesine rağmen ellerindeki raporu açıklamalarına Türkiye'nin engel olduğunu vurgulayan Mizgin, " CPT raporu harız olmasına rağmen Türkiye'nin icazet vermemesi üzerine kamuoyu ile paylaşılmıyor. Bütün bunlar çok ciddi bir darbedir. Asıl darbe budur. Darbe ile böyle mücadele edilmez. AKP Hükümetin her süreçten kendini kazançlı çıkarıp sıyırma, toplumu sindirme, baskı altında tutma, hele hele kendisine muhalif olanları ve şimdilik en büyük muhalefeti yapan partimiz HDP'yi hedefine koymuş durumda. Bütün siyasi çalışmalarımıza bir el koyma söz konusu. OHAL uygulamalı ile basın açıklamalına dahi izin verilmiyor" konuşmalarına yer verdi.

'Diktatöryel sisteme ve siyasetine hayır'

AKP Hükümetinin HDP çalışmalarını da engellemeye çalıştığını dile getiren Mizgin, Türkiye'ye demokrasi gelip eşitlik sağlanana kadar mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Mizgin, "Biz HDP olarak yeni bir anayasa ile toplum sözleşmesi ile bir araya gelinmesi gerektiğini ve Kürt sorunu başta olmak üzere tüm sorunların demokratik barışçıl bir temelde çözülmesi çağrımızı yineliyoruz. Buna yönelik birçok ilde panel ve mitingler gerçekleştiriyoruz. Biz her türlü darbeye, diktatöryel bir sisteme ve var olan siyasete biz hayır diyoruz" dedi.

'Halklara özgürlük gelene kadar mücadeleye devam'

Mizgin, meclis'te şu an tek parti çatısı altında olan diğer muhalefet partilerine karşı HDP'nin tek ana muhalefet partisi olduğu ifade etti. Mizgin, "Mecliste şuan üçlü bir ittifak söz konusudur. Bunun karşısında duran, yaşanan her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa duran bir HDP var. Valilikler eli ile bizleri engellemeye çalışıyorlar. Bizlere yapılan bu hukuksuzluklara karşı bizler boyun eğmeyeceğiz. Toplumumuza halklarımıza özgürlüğü getirene kadar mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

'HDP sisteme karşı duracak tek sivil harekettir'

KCK'nin yayınladığı deklarasyonun AKP'nin başlatmış olduğu savaş sürecindeki önemine değinen Mizgin, son olarak şunları söyledi: " KCK açıklaması sonrası Antep'te katliam yaşandı. Hepimizin kafasında soru işaretleri oluştu. Böylesi bir açıklama gündemdeyken buna sessiz kalan bir hükümet ve devlet var. Bu sessizlikleri ile çözümden yana olmadıklarını deklare ettiler. Çözüm istemeyen taraf AKP hükümetidir. Bu şiddetten kendi iktidarlarını sonuna kadar büyütme ve AKP'yi Türkiye'nin tek partisi haline getirmeyi hedefleyen bir parti var karşımızda. Ama buna dur diyen bir tek HDP var biz buna dur demeye devam edeceğiz. Bu anlamda halkımızı da desteğe davet ediyoruz. Çünkü bu sisteme karşı durabilecek sadece sivil halk iktidarıdır. Bu iradede en büyük korkudur aslında. Bu anlamda alanlarda olmaya devam edelim diyorum."

(fk)