BM Türkiye’deki işkencelere dair rapor bekliyor
15:58
JINHA
ANKARA - BM İşkenceye Karşı Komite, Evrensel Periyodik İnceleme kapsamında bu yıl Türkiye’deki işkenceleri incelemeye aldı. Bu işkencelere dair hükümetin 2016 yılı Ekim ayında bir rapor hazırlaması gerektiğini hatırlatan HDP Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan ise, konuyu Dışişleri Bakanına sordu.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi çerçevesinde 2008 yılında faaliyete başlayan ve tüm BM ülkelerinin insan hakları alanındaki durumlarının diğer devletler tarafından sivil toplum kuruluşlarının da iştirakiyle gözden geçirildiği bir süreç olan Evrensel Periyodik İnceleme (Universal Periodic Review-UPR) kapsamında Türkiye’nin insan hakları alanındaki gelişmeleri 2016 yılının Mayıs ayında incelendi.
Meyve veren ağaç taşlanırmış
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite, Evrensel Periyodik İnceleme kapsamında bu yıl Türkiye’deki işkenceleri incelemeye aldı. Mayıs ayındaki görüşmelerde işkence vakaları konusunda Türk hükümeti temsilcilerine sorular yönelten komite, bu sorulara Türk hükümeti heyetinden, “Meyve veren ağaç taşlanır ama ilk taşı günahsız olanınız atsın. Biz Osmanlı’nın hoşgörü geleneğini sürdürüyoruz. Müzik terapisi ilk defa Osmanlı’da uygulanmaya başlanmıştır” şeklinde yanıtlar almıştı.
Hükümet ve devlet temsilcileriyle yapılan görüşmelerin ardından 13 Mayıs’ta BM İşkenceye Karşı Komite, Türkiye raporunu hazırlamış ve şu soruları sormuştu:
Sokağa çıkma yasağına ‘mülkiyet’ savunması
“* Türkiye’de gerçekleşen resmi olmayan alıkonma ve işkencelere dair devletten yanıt alınamadığı için, bunun yerine kaç kamu görevlisinin resmi olmayan alıkonma, işkence, aşırı güç kullanma nedeniyle soruşturulduğu ve ceza aldığı soruldu. Türkiye ise bu konuda herhangi bir veri bulunmadığını söyledi.
* Bunun dışında, Uğur ve Ahmet Kaymaz, Uğur Kantar, Hrant Dink ve Tahir Elçi cinayetleri, Uludere ve Şemdinli Umut Kitapevi bombalamaları, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesi, Gezi eylemlerinde uygulanan orantısız şiddet, Kürt kentlerinde devam eden sokağa çıkma yasakları, askerlerin öldürdüğü siviller, yargısız infazlar teker teker hükümet heyetine soruldu.
* Delegasyon, çok sayıda mülkün yıkılmasına yol açan sokağa çıkma yasaklarını ise mülkiyet hakkı gerekçesiyle savundu: ‘Sokaklarda barikatlar ve hendekler kurulduğu için insanların mülkiyet hakkı ellerinden alındı. Biz mülkiyet haklarını korumak için sokağa çıkma yasağı uyguluyoruz.’ Çok sayıda PKK’li bedeninin çıplak şekilde teşhir edilmesi veya araç arkasında sürüklenmesine rağmen heyet ‘Yaralı teröristlere bile gün boyu sağlık hizmeti sunuyoruz. Terörist cenazelerine bile iyi muamele gösteriyoruz’ dedi”.
Rapordaki değerlendirmelerden bazıları ise şöyleydi:
“* 2010 yılından bu yana insan hakları alanındaki ihlallerde yoğun artış gerçekleşti. Türkiye’de işkencelerin kovuşturulduğu konusunda bilgi yok. Aşırı güç kullanımı ve kötü muamele genellikle cezasız kalıyor. Kolluk güçlerinin eylemleriyle ilgili bağımsız bir soruşturma mekanizması bulunmuyor. Bu acilen kurulmalı, suçluların mahkum olması garanti altına alınmalı.
* Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği bölgelerde işkence ve kötü muamele olduğu tespit edildi. Bu ağır bir ihlaldir. İç karışıklıklar veya çatışmalar işkenceyi meşrulaştırmak için kullanılamaz. İşkencelerin yanı sıra yargısız infazlara dair devletin bilgi vermemesini eleştiriyoruz. Devlet tüm cenazeleri ailelerine vermekle yükümlüdür.”
Türkiye’nin raporu ekimde hazırlaması gerekiyor
Bu değerlendirmelere yönelik hükümetin 2016 yılı Ekim ayında bir rapor hazırlaması gerektiğini hatırlatan HDP Van Milletvekili ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Bedia Özgökçe Ertan ise, konuyu Dışişleri Bakanına sordu.
Türkiye’nin özellikle yargısız infazlar, işkencenin önlenmesi ve Kürt kentlerindeki abluka uygulamalarına ilişkin herhangi bir hazırlık yapılıp yapılmadığına ilişkin Dışişleri Bakanlığı’na soru önergesi veren Bedia, “Türkiye, İnsan Hakları Komitesi’nin bir önceki rapora dair talep ettiği ek bilgileri gönderecek midir? Evet ise, ne zaman gönderecektir? Hayır ise, bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edilmesi anlamına gelmemekte midir?” diye sordu.
(sy)