'Faşizme karşı mahallerde öz savunmaya geçilmeli'

09:01

Habibe Eren/JINHA

ANKARA - 15 Temmuz darbe girişimini, OHAL sürecini ve muhaliflere olan baskıları değerlendiren Devrimci Parti Ankara İl Başkanı Nazlı Buket Yazıcı, sürecin iyi okunması gerektiğini ifade ederek, yaşanan darbe sürecinin egemenler arasında bir iç çekişme ve iktidar paylaşımı olduğunu vurguladı. Halkların ve devrimcilerin ortak cephede mücadele etmesi için çağrıda bulunan Nazlı, özellikle mahalleler zemininde öz savunmasının sağlamasının altını çizdi.

Kürdistan'da uygulanan OHAL’in darbe sonrası tüm Türkiye'ye yayılması ve baskının giderek artması 'demokratik cephenin' gerekliliğini bir kez daha gündeme getirdi. Devrimci Parti Ankara İl Başkanı Nazlı Buket Yazıcı, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi, ardından ilan edilen OHAL' ve demokratik güçlerin dile getirdiği 'ortak cephe' çağrısına ilişkin JINHA’ya değerlendirmelerde bulundu.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de korkunç ve değişik bir gün yaşandığına dikkat çeken Nazlı, darbe girişiminin sadece ‘cemaatçi ayaklanması’ olarak gösterildiğini dikkat çekerek, "Esasında AKP karşıtları bir ayaklanma başlattı. İçinde NATO'cu ve Ergenekoncu askerlerin de olduğu bir darbe girişimi oldu" dedi.

'Darbeyi durduran geri çekilen askerler'

"Burada bizim düşüncemiz bu darbeyi durduranın esasen AKP'nin sokağa çağırdığı halk kitlesi olmaması. Durduran, darbe anında geriye çekilen askerlerdir" diyen Nazlı, 1. Ordu’nun geri çekilmesinin darbeyi engelleyen bir unsur olduğuna dikkat çekti. Sokaklarda AKP'nin paramiliter güçlerinin darbeyi durduklarını düşünerek bir motivasyon yükselmesi yaşadığını dile getiren Nazlı, "İlk darbe girişiminin yaşandığı süreçte sokağa, AKP'nin ‘yüzde elli’ diye tabir ettiği kitleden ziyade çeteler çıkmaya başladı. Tek tip giyimli, sarıklı ve gerçekten elleri silahlı çeteler sokağı zapt etti. Halk kitleleri darbe önlendikten sonra gece 03.00 sularında çıkmaya başladı" dedi.

‘Egemenler arası iç çekişme ve iktidar paylaşımı’

Sürecin iyi okunması gerektiğini ifade eden Nazlı, yaşanan darbe sürecinin egemenler arasında bir iç çekişme ve iktidar paylaşımı olduğunu vurguladı. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), Genelkurmayın, Ergenekoncuların ve askerlerin ayrı bir yerde ilerlediğine dikkat çeken Nazlı, şöyle devam etti: "Polislerin OHAL sürecinde ‘devlet artık’ biziz demesi çok basit bir şey değil. Bu da ayrı bir koldan ilerliyor. Eskiden devlet olarak tanımladığımız bu organizelerin bütünde bir ayrılık süreci söz konusu."

'Güçsüz bir Tayyip Erdoğan var'

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın güçlü gibi göründüğünü, ancak aslında güçsüz olduğunu savunan Nazlı, “Erdoğan'ın arkasının güçsüz olduğunu ‘Darbe girişimini eniştemden öğrendim' demesinden dahi anlayabiliriz. Güçsüz bir Erdoğan var şu anda. OHAL süreci ile ise birlikte kendisine muhalif olan herkesi yok etmek istiyor” dedi.

'Hükümetin ilk adresi devrimciler oluyor'

İktidarın şu an yaptığı bütün açıklamalarda OHAL sürecinin sadece 'Gülen Cemaati’ne yönelik olduğunu söyleyen Nazlı, "Fakat şunu biliyoruz. Burada bir egemenlik savaşı var. Egemenlerin arasında bir iktidar savaşı var. Bunun için ilk turda ezilenleri saf dışı bırakacaklar. İlk adres ise biz devrimciler; ezilen halk kitleleri oluyoruz" ifadelerini kullandı.

'Faşizme karşı öz savunma şart'

"Bu anlamda geçtiğimiz günden bu güne kadarki deneyimlerde biz bu süreci faşizmin kurumsallaşması olarak görüyoruz" diye konuşan Nazlı, İtalya'dan Bulgaristan'a kadar ortaya çıkan deneyimlerde, faşizme karşı bir birleşik cephenin ihtiyaç olduğunu vurguladı. Türkiye genelinde de sendika ve devrimci kurumlarda buna yönelik adımların atıldığına dikkat çeken Nazlı, "Bugün ‘faşizm geliyor’ diyorsak eğer, faşizme de salt mitingle direnilemeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Halk kitlelerinin kendi öz savunmasını sağlaması gerekiyor. Burada devrimci güçlerinde bir odak oluşturması gerekiyor" diye konuştu.

'Mahallerde kurtarılmış alanlarımız olmalı'

Mahalleler zemininde bir birleşik cephenin örülmesi gerekliliğine işaret eden Nazlı, egemenlere ve faşistlere karşı mahallerde kurtarılmış alanların olması gerektiğini vurguladı. Son süreçte Ankara'da da özellikle Tuzluçayır mahallesine yönelik saldırıları hatırlatan Nazlı, sadece parti zemininde değil, birleşik cepheyle de bu savaşa ‘dur’ denilebileceğini söyledi.

'Kadınlar, LGBTİ'ler sokakta rahat olamayacak'

Türkiye'de şu anda bir savaş yaşandığını, bu savaşın da iki yolu olduğunu belirten Nazlı, "Bugün burjuvazinin bir tarafı var, bir de biz devrimciler proletaryadan taraf olan insanlar varız. Bugün devrimcilere ve ezilenlere düşen ilk görev bu krizi proletaryadan yana birleştirmek ve artı kazandırmaktır” dedi. Tayyip Erdoğan'ın başarılı olduğu takdirde kadınların, LGBTİ'lerin, sokakta rahat dolaşamayacaklarına dikkat çeken Nazlı, işçilerin de bu durumdan en çok etkilenen kesim olduğunu ifade etti.

'OHAL faşizmdir, buna karşı birleşik cephe şart'

OHAL'in ilk uygulamasının işçi çadırlarını kaldırmak olduğunu hatırlatan Nazlı, son olarak şunları kaydetti: “İşçiler artık grevlerini yapamayacaklar. İstedikleri ücretleri alamayacaklar. Zaten sömürüldükleri bu ülkede katbekat sömürülecekler ve işçi cinayetlerine maruz kalacaklar. Bugün OHAL devreye girdiğinden beri işkencehaneler yaygınlaştı. ESP'li yoldaşlarımız 14 gün boyunca işkencede kaldılar. OHAL'in ilk yaptığı şey tutsaklara işkence etmek oldu. Cezaevindeki yoldaşlarımıza görüş yasağı konuldu. OHAL süreci aslında faşizmin bir göstergesi. Bizim yapmamız gereken; meydanlarda, sokaklarda olmak, gerçek demokrasinin, özgürlüğün ve emek mücadelesinin ne olduğunu anlatmak. Ezilen halklar, kadınlar, işçi sınıfı, LGBTİ'lerle beraber mücadeleyi yükseltmek ve faşizme karşı birleşik bir cephe örmek."

(sy)