Figen Yüksekdağ: İmralı’nın yolunu açmayan, darbenin yolunu açar
14:17
JINHA
ANKARA - Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra AKP’nin darbe zihniyetinden farksız hareket ettiğini ve bu nedenle AKP tarafından apoletsiz bir darbeyle karşılaştıklarını belirtti. Böyle bir işleyişten demokrasi yerine yeni bir darbe çıkacağını ifade eden Figen, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi hatırlatarak, “Eğer barışın yolunun İmralı’dan geçmesine izin vermiyorsanız, tecritle kapatıyorsanız darbe üzerinize gelecektir. Barışın yolunu açmayan, darbenin yolunu açar. İmralı’nın yolunu açın, darbenin yolunu kapatın” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) haftalık olağan grup toplantısını, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ başkanlığında gerçekleştirdi. Partisinin grup toplantısında konuşan Figen, darbe mücadelelerine dikkat çekerek, “Dün yaptığımız gibi bugün de darbelere, OHAL ve baskı rejimlerine karşı, otoriter siyasi iktidara karşı özgürlüğün, söz ve hareket özgürlüğünün, halklarının birliğinin bayrağını yükselttik. Bugün bu koşullarda bayrağı daha yükseltme zamanıdır. Her gün bir meydanda özgürlüğün sesi olacağız. Bütün Türkiye halklarını darbelere ve OHAL rejimlerine karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” dedi.
‘8 Haziran’dan itibaren bize darbe dayatıldı’
HDP ve Türkiye halkları olarak darbeye karşı ilk kez mücadele vermediklerini belirten Figen, 7 Haziran’nın ardından başlatılan ‘darbe’ye karşı hala mücadele ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti: “Biz darbelere karşı duruşumuzu 15 Temmuz’dan önce başlattık, birileri bunu 15 temmuz gecesi görünce hatırlamış ve görmüş olabilir. Bizler 8 Haziran’dan itibaren bize dayatılan darbeye karşı mücadele halindeydik. O tankların önünde durmayı bizler, bütün emek ve demokrasi güçleri çok iyi bilir. Yıkılmış kentlerin meydanlarına girmek için nasıl bir bedel ödetildiğini en iyi biz biliriz. 1 yıllık zaman içerisinde bir söz söyleyebilmek için, bir sözün onuru için göğsümüzü tanklara siper ettik.”
Hiçbir darbe ve baskı rejimi karşısında boyun eğmediklerini belirten Figen, “Bugün boyun eğmeyenlerin yeni bir kapı açmasının zamanıdır. Darbelere karşı mutlak zafer ve kalıcı barış için en fazla bizlerin sokakta olması gerekiyor. İşte bugün bizlerin yürüdüğü yol, özgürlükler için yürümekten vazgeçmeyeceğiz. Bin bir türlü darbeci yöntemlerle mücadele etmeyi yaşayarak öğrendik. Özgücümüzü inanarak bugün OHAL rejimine ve Saray darbesine de boyun eğmeyeceğiz” dedi.
‘İktidar, darbe zihniyetinden ayrılmıyor’
Bir yıl önce bugünün temellerinin atıldığını söyleyen Figen, “15 Temmuz’dan önce de söylediğimiz söz buydu. Abluka altına alınmış şehirlerde, o zulmün ve zorbalığın içerisinde darbe hazırlığı yapıldı. 15 Temmuz gününden sonra yaşananlar da hala bu darbe zihnini ve uygulamaları ortadan kaldırmadı. Bu darbeyle mücadele ettiğini söyleyen iktidar, uygulamalarında bu zihniyetten ayrılmıyor. Her türlü darbeye karşıyız ve direneceğiz. Nereden gelirse gelsin, darbeyle ve askeri vesayetle bu ülkenin yönetilemeyeceğini bizler çok iyi biliyoruz. Amasız ve fakatsız, darbeye karşı duruşumuz net oldu. Net olduğumuz 2 şey var her türlü darbeye karşıyız ve direneceğiz. Nereden gelirse gelsin askeri vesayete karşı çıkacağımızı amasız fakatsız bir biçimde darbeye karşı net olduk” diye konuştu.
‘Bugün bize apoletsiz darbe dayatılıyor’
Darbenin siyaset kurumuyla da sivil eliyle yürümesine de asla onay vermeyeceklerini ifade eden Figen, “Darbeyle bize dayattıkları yıkımı AKP Saray iktidarı kendi siyasi yönelimleriyle ortaya çıkarıyor. Gücü, silahı elinde tutan bu gücü halka karşı anti demokratik uygulamalarla kullanıyorsa ortada sadece apolet farkı vardır” dedi. Apoletsiz bir darbeyle karşılaştıklarını söyleyen Figen, “Omzunda apolet olmayanlar da tek gücü dayatıyorlarsa darbeci zihniyetten farkları yoktur. Bugün bize apoletsiz darbe dayatılıyor, 1 yıl boyunca yaptıklarını sürdürüyorlar. Bu yıkımı ortadan kaldırmanın tek yolu demokratik halk siyasetini dizayn etmektedir. Ama siyasi iktidar demokratik halk siyasetine alan bırakmıyor, hak tanımıyor” diye belirtti.
‘Bu uygulamalar başka darbenin zemini olacaktır’
‘Darbeye karşı demokrasi hemen’ şiarıyla 10 ün boyunca meydanlarda olduklarını hatırlatan Figen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama o meydanlara çıkana kadar alnımız çatladı. Bu zamana kadar kendi taraftarları, kendi yandaşları bütün meydanları herhangi bir izne onaya tabi olmaksızın sınırsızca kullanırken, böyle bir özgürlük serbestlik alanı oluşturulurken bizler kendi seçildiğimiz illerde, seçildiğimiz kentlerde bir basın açıklaması, bir miting düzenlemek için halen mücadele ediyoruz.
Sadece kendileri için demokrasi kuranlar, demokrasi tanımı yapanlar darbeye karşı gerçek bir demokrasi barikatı kurmayı başaramıyorlar. Demokrasi ve özgürlük herkes için değilse, siyaseti adalet yönetmiyorsa darbe siyaseti ortadan kalkmaz. Ama bizler darbelere karşı halk gücünü, demokratik bir mücadeleyi hareketi geçirmekten geri durmayacağız. Bizler yeni yaşamı kurmanın gücüyle hareket edeceğiz. 15 Temmuz’dan sonra AKP fırsatı ganimet bildi. Türkiye’nin sürüklendiği böyle kaos ortamı içinde hiçbir fırsat size ganimet olmayacaktır. Dört bir yanı dağıtarak, demokratik yöntemlerden uzak yapacağınız her düzenleme başka darbenin, yıkımın zemini olacaktır.”
‘Bizi sadece bizi seçen halkımız yargılar’
Liderler zirvesinin toplanmasına değinen Figen, “Ne yaparlarsa yapsınlar HDP hariç diyorlar, liderler zirvesi toplanmasının ilk çağrısını, önerisini biz yaptık. Ama HDP dışındakilerle yapıldı bütün zirveler. Zirve diyorsam, çıkabilecekleri en yüksek zirve saray. Sarayın zirvesinin de ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bundan önce yok sayarak, yok ederek başaramadılar. Bizler onlar yok saydığı zaman yok olmayız. Bütün siyasi iktidarlar bizi devre dışı bırakmayı düşündü, ama başaramadılar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanının HDP hariç tüm ‘hakaret davaları’nı çekmesinden de bahseden Figen, “HDP’liler hariç davaları geri çekiyorum dedi. Dava çok önemli değil, bizim sayısız davamız var. Ama bu koşullar içerisinde bizim için net olan bu zamana kadar hileyle ve hakaretle siyaset yapmadık, şiddetle yapmadık. Savunamayacağımız hiçbir sözümü yok. Bizi sadece bizi seçen halkımız yargılar. Bu meşruiyet, tek güç halklarımızdır. Bizi yargılama hakkına sahip olmayan birinin veya bir kurumun bizi azletmesi, davaları geri çekmemesi bizim için hiçbir önem taşımıyor. Davalarını çekse de çekmese de bizler sadece bu halka hesap veririz. Bizi yalnızca kadınlar, Kürtler ve ezilen halklar yargılayabilir.
‘Böyle işleyişten demokrasi değil, yeni darbe çıkar’
Meclisin bir noter kurumuna döndüğünü söyleyen Figen, “Meclis tarihindeki en felaket günlerden birini yaşıyoruz. Bir noter kurumuna dönüştürülmüş durumda. Demokrasi nerede kazanmış? Mecliste kaybetti Meclisi noterlik kurumuna dönüştürdüler. Darbe girişimi meclise karşı gerçekleştirildi. Tutarlı darbe karşıtlığının birinci çıkış yolu meclisi merkez alan demokratik kuruluştur. Ama bütün yetkiler saraya bağlanıyor” dedi.
Milyonlarca insanın verdiği oyların çöpe atıldığını ifade eden Figen, şunları kaydetti: “Bu halk neden iki kere gitti seçim sandıklarına? Madem iki seçimi tanımayacaktınız bu oyuna halkı neden alet ettiniz? Bakanlar Kurulu, komisyonlar devre dışı. KHK ile ülke yönetiyorlar. KHK geliyor, AKP’nin vekilleri el kaldırıyor, indiriyor gidiyor. Böyle bir işleyiş darbeye karşı demokratik işleyiş olabilir mi? Böyle bir işleyişten demokrasi çıkmaz, yeni bir darbe çıkar. Orduyu ve ordu içinden gelebilecek darbe tehlikesini orduyu bölerek çözebileceklerini sanıyorlar. Bakın hala yüzeysel, durumu kurtarmaya, kendilerini güvence altına almaya dönük yöntemle hareket ediyorlar. Bir demokratik yeniden yapılandırma modeli yapın, teklif verdik, öneride bulunduk.”
‘1 yıldır tanklar şehirlerdeydi!’
Tankların İstanbul ve Ankara’da görülmesinin yarattığı şaşkınlığa değinen Figen, 1 yıldır Kürt kentlerinde bulunan tanklara dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bundan aylar önce bu soruyu biz sorduk size. Tankların şehirlerde ne işi var dedik, oralar şehir değil miydi, oralar sizin şehirleriniz değil miydi? Orada tanklar halkların evini bombaladığında ses çıkarılmıyordu. Ama aynı tanklar İstanbul’a, Ankara’ya çevrildiğinde tankların şehirlerdeki varlığı sorgulanıyor. Bir yıldan beri tanklar sokaklardan çekilsin diye sayısız kez çağrı yaptık. Vakti zamanında o tankları halkın üzerine sürmeseydiniz bugün ‘şehirlerde tankların ne işi var’ demeyecektiniz. Bizler o nedenle her şeyden önce tutarlılık diyoruz.”
‘İmralı’nın yolunu açmayan, darbenin yolunu açar’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tecridine ilişkin konuşan Figen, şunları kaydetti: “İmralı’da 1 seneyi aşkın zamandır Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik sistematik tecrit sürüyor. 2 yıllık çözüm süreci boyunca barışın yolu İmralı’dan geçer dedik. 2 yıl boyunca savaştan, OHAL’den söz edilmiyordu. Ne zaman İmralı’nın yolunu kapattılar, tecridi başlattılar. Savaş, OHAL, yıkım ve ölüm içinde buldu Türkiye halkları kendisini. Eğer barışın yolunun İmralı’da geçmesine izin vermiyorsanız, tecritle kapatıyorsanız darbe üzerinize gelecektir. Barışın yolunu açmayan, darbenin yolunu açar. İmralı’nın yolunu açın, darbenin yolunu kapatın.
‘Hurşit’i gözaltına alan komutan, bugün gözaltında’
Figen, siyasi soykırım ve işkenceler içinse şunları söyledi: “Urfa Emniyeti işkence merkezine dönüştürüldü. İşkenceyle sorgularda tutuluyor iki genç, Erzurum’da partili arkadaşlarımıza dönük 60 gözaltının üzerinde operasyon gerçekleştirdi. Açlık grevinde olan Urfa’daki iki gence şekerli su bile verilmiyor. 68 gündür Hurşit Kütler’den haber alınamıyor. Hurşit’i gözaltına alan komutan, bugün darbeden gözaltında ama bu gözaltındaki komutana hiçbir şey sorulmuyor. Gerçek darbe karşıtıysanız Hurşit’e ne yaptınız diye sorun dedik, o soruyu sormadılar.”
‘Halk gerçeğini değiştiremezler’
“Şırnak ve Hakkari’yi kendilerine göre düzenleyerek gerçeği değiştiremezler. Halk gerçeğini değiştiremezler. Kürt halkı bütün tarih boyunca vardı. Bu halka boyun eğdiremezsiniz” diyen Figen, Êzidî halkına dönük soykırımı da anarak şu çağrıda bulundu: “Tek bir Êzidî kadın IŞİD barbarlarının elinde kalmayıncaya kadar dayanışma ve mücadeleyi sürdürmeliyiz. Êzidî kadınlar için başlatılan kampanya için kadınlara çağrı yapıyorum.”
(sy)