Figen Yüksekdağ: Lice'de ormanları yakıp karakol yapacaklar!
14:17
JINHA
ANKARA – Partisinin Kadın Grubu toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma nöbeti tuttuğu için tutuklanan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya dikkat çekerek, “Şebnem Hoca kadın özgürlük mücadelesi yürütenler için çok daha büyük bir anlam taşır. 90’lı yıllarda gözaltında tecavüze uğrayan kadınlar adli tıp uzmanı olan Şebnem Hoca’ya güvenerek bu insanlık suçunu kanıtlayabiliyordu” dedi. Lice halkına yine ölümle bir operasyon düzenlendiğine işaret eden Figen, "Şu an ölümle dize getiremediklerini o topraklardan sürgün etmeye çalışıyorlar. Lice’de ormanların yakılmasının tek nedeni budur. Lice’de tek bir barikat hendek yoktu, ama ormanları yakıp kendilerine yeni karakol yapmaya çalışıyorlar” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Grubu toplantısı, kadınların katılımıyla Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ’ın başkanlığında yapıldı. Partisinin haftalık kadın grubunda konuşan Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Figen, ilk olarak Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma nöbeti tuttukları için tutuklanan isimlerin durumuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Onların dayanışma ve sahiplenme cesareti bizi ayakta tutuyor. Şebnem Hoca kadın özgürlük mücadelesi yürütenler için çok daha büyük bir anlam taşır. 90’lı yıllarda gözaltında tecavüze uğrayan kadınlar adli tıp uzmanı olan Şebnem Hoca’ya güvenerek bu insanlık suçunu kanıtlayabiliyordu. Zor durumda kalan kadınların daima yanındaydı. Bundan yaklaşık 3 ay önce Cizre’de abluka kalktığında vahşet bodrumunda ilk olarak Şebnem Hoca ile gitmiştik. Orada kemikleri toplayan ve rapor yaparak gerçeği halka ulaştıran da Şebnem Hocaydı.
Onların bayrağını bugün çok daha sağlam bir şekilde tutmamız ve dalgalandırmamız gerekiyor. Bugün cezaevlerinde tutuklan arkadaşlarımız söz özgür olsun diye cezaevinde tutuluyor. Bugün basın özgürlüğüne sahip çıkan Özgür basın susturulamaz. Basın özgürlüğüne sahip çıkanlar susturulamaz. Onların sesi her yerdedir. Her yerde gerçeğin ve özgürlüğün sesi vardır. Bu sesi hiçbir diktatör susturamadı, susturamayacak.
‘Avon direnişçileriyle güzelleşmeye devam ediyoruz’
Haksız bir şekilde işten çıkarılan kadın arkadaşlarımız bir buçuk aydır direniş yürütüyor. Onların direnişi karşısında patronların iktidarı kör ve sağır. Bu parlamento da adeta bir işçi düşmanı gibi kesintisiz çalışıyor. Hakkının arayan işçiler devlet zoruyla karşı karşıya kalıyor. Erkek egemen medya bu direnişi görmüyor. Bir kozmetik firmasında çalışan kadın işçilerin direnişini hiçbir kozmetik malzemesi örtemez. Onların sözü bizim de sözümüzdür. Kadın bu direniş gücünü sergilediği zaman güzelleşir. Bütün kadınları Avon işçilerinin direnişiyle dayanışarak daha da güzelleşmeye devam ediyoruz.”
‘Orhan Doğanların iradesini kıramayanlar bizi kırmaya çalışıyor’
Orhan Doğan’ı ölüm yıldönümünde anan Figen, “Demokratik siyasetin sembollerinden birisidir. Yılmayan direnişimizin sembolüdür. Bütün bir yaşamı işkence ve hapishanelerle geçmiş seçkin bir demokrasi savunucusunun ölüm yıl dönümüzdeyiz. Orhan Doğan bugünkü direnişimizin de sembolüdür. Biz bu Meclis çatısı altında siyaset yaptığımız her gün onlara söz verdik. Biz bu sözü en iyi biçimde yerine getirmeye çalışıyoruz. Bugün egemenler onlara yaptıklarını HDP’ye de yapmak istiyor. Dün Orhan Doğanların iradesini kıramayanlar bugün bizim irademizi kırmaya çalışıyorlar. Her gün bizi tüketmeye çalıştıkça kendileri tükenecekler. Bizim büyüdüğümüze ve güçlendiğimize tanık olacaklardır. Dokunulmazlıklar gündeme geldiğinde ‘DEP’li milletvekillerin götürüldüğü görüntüleri tekrar etmeyeceğiz’ diyorlardı. Ama bugün daha büyük saldırılar geliştiriyor. Dün irademizi kelepçeleyip götürenler bugün her yerde halkımızın iradesini kelepçelemeye çalışıyorlar. Bir adım gerileyeceğimiz düşünüyorlar. Bizim yarınımızı görmek istiyorsanız dünümüzden anlayabilirsiniz. Yarın da sadece ileriye yürüyen bir halk göreceksiniz” diye konuştu. Figen, şöyle devam etti:
‘Bizi seçen kadınlara hesap vereceğiz’
“Bizleri ifadeye vermeye çağırıyorlar. Nereye gideceğiz ifade vermeye; hiçbir güvenirliği kalmamış saray tarafından atanan savcılara gitmemiz isteniyor. Karşımızda bağımsız bir yargı mekanizması yok. Dokunulmazlıkların kaldırılması anayasanın verdiği hakkı gasp etmektir. Ucube bir yasayla bizim bu ucube değişikliğie biat etmemizi istiyorlar. İstedikleri zaman kendi istediklerini uygulayan, kendilerine göre yasama, yürütme ve yargı ile oynayan bir anlayışı kabul etmedik. Yüzde 70’in güvenmediği bir yargıya gidip ifade vermemiz isteniyor. Bizim hesap vereceğimiz tek kesim halklarımızdır. Bizi seçen kadınlardır. Yargı sistemini anlayışını bertaraf etmiş bir anlayış karşısında bizim gidip ifade vermemiz asla düşünülemez.
‘Sarayın kadılarına dönüşmüş bir yargı’
“Bugün yargı mekanizmaları sarayın oyuncağına dönüşmüş durumdadır” diyen Figen, şöyle devam etti: “Saray tiyatrosu oynanıyor. Böyle bir fotoğraf bile yargı mekanizmasının ne duruma düştüğünün ifadesidir. Bağımsız bir yargı sistematiği yoktur. Dün de yargı çok ciddi anlamda siyasallşamıştı ama bugün en kapsamlı siyasallaşma düzeyini yaşıyor. Sarayın kadılarına dönüşmüş bir yargı mekanizmasında gerçek bir hukukun tesisine inanmıyoruz. Bizi yargılamaya zaten hakları yok ama zaten Türkiye’de adalet isteyen hiçbir kesime adaleti verme durumları yoktur.
Yargı paketi ‘ayıklama hareketi’
Bu bir geliştirme hareketi değil, iktidarın pirincin taşını ayıklama operasyonudur. Her yerde kendilerinden olmayanı ayıklamak, yok etmek bunların temel politikası olmuştur. Bugün Meclis tarihinin en utanç günlerini yaşıyor. En kritik yasa taslakları baskın yapar gibi gece gündüz hırsızdan mal kaçırır gibi bu Meclis’ten geçiriliyor. Meclis’in oynadığı rol bakımından Türkiye’de çok karanlık bir süreç yaşanıyor. Bu süreçte diktatörler yapıyı inşa etmek için hiçbir sınır tanınmıyor. Yargı mekanizması yapboz tahtasına dönüştü. Olmayacak hiçbir yerde dikiş tutmayacak. Bu düzeniniz yama tutmayacak. Bu son düzenleme de sizin sonunuz olacaktır. Devlet bürokrasisinde son ve esas düzenlemeyi yaptıkların düşünüyorlar ama bu son düzenleme onların sonu olacaktır. Bu dikiş tutmaz iktidarlarını bundan sonraki süreçte ayakta tutmayı başaramayacaklar.”
‘Lice’de uyuşturucu değil orman yakma operasyonu var’
Lice’de “uyuşturucu operasyonu” adı altında gerçekleştiren ve binlerce dönümlük ormanlık alanların yakıldığı operasyona da tepki gösteren Figen, “Lice’de orman yakma operasyonu yürütüyorlar. 50 bin dönüm orman yakıldı Lice’de. Haberleri bakıyorsunuz ‘Lice’de kenevirler yakıldı’ diyorlar. Yalanınız batsın sizin. 50 bin dönüm ormanın yakıldığını söylemiyorsunuz. Şu soruya da yanıt verin o kenevir tarlaları karakollar kaç metre uzaklıkta bunun da bilgisini verin. Sizin yalanınızın mumu yatsıya kadar yanmayacak. Lice halkına yine ölümle bir operasyon düzenliyorlar. Yıllar boyunca o halkı dize getiremediniz. Şu an ölümle dize getiremediklerini o topraklardan sürgün etmeye çalışıyorlar. Lice’de ormanların yakılmasının tek nedeni budur. Lice’de tek bir barikat hendek yoktu, ama ormanları yakıp kendilerine yeni karakol yapmaya çalışıyorlar” dedi.
(de-mc/sy)