HDP'li vekillerden ortak savunma

14:26

JINHA

ANKARA - HDP Genel Merkezi, HDP'li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılması ardından vekillerin yapacağı ortak savunmayı yayımladı. Vekiller savunmada, "Parlamentoda da olsak, cezaevinde de olsak bu düşüncelerimizi savunmaktan ve bunlar uğruna mücadele etmekten bizi alıkoyamayacaksınız" diyecek.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi, AKP hükümeti aracılığıyla getirilen "darbe" Anayasası değişikliğinin onaylanıp yürürlüğe girmesi ardından ilgili savcılıklara giden fezleke dosyaları kapsamında HDP Muş milletvekilleri Burcu Çelik ve Ahmet Yıldırım'ın dün Muş Cumhuriyet Başsavcılığı kalemi tarafından çağrılırken, HDP vekillerin yapacağı ortak savunmayı yayımladı. HDP'li vekillerin ortak savunması şu şekilde olacak:

'HDP kadınların özgürlük mücadelesini sahiplenmekte'

"Partimiz HDP, kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini sahiplenmektedir. Kadınların siyasete eşit katılımını güvence altına alarak, Türkiye'nin şimdiye kadar parlamenter siyasetteki en yüksek kadın temsil oranına kavuşmasını sağlayan partimizdeki kadın vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması Türkiye'deki kadınlara yönelik bir tehdit, kadınların mücadelesine de bir darbedir. Her türlü şiddete tümüyle karşıyız ve bütün sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin gücüne inanmaktayız. Bu yönüyle HDP, tek adam, tek dil, tek mezhep faşizmini egemen kılmaya çalışan Erdoğan için aynı zamanda ideolojik açıdan da "tehdit" olarak algılanmaktadır.

'HDP Erdoğan'ın hedefi haline gelmiştir'

Bu gerekçelerle partimiz HDP, siyasi hayatına başladığı günden beri Erdoğan'ın hedefi haline gelmiştir. Partimizle her türlü hile ve adaletsizliğe, saldırı ve bombalamalara rağmen seçimlerde baş edemeyince şimdi de dokunulmazlıklarımızın Anayasa'ya ve Meclis İç Tüzüğü'ne aykırı bir şekilde kaldırılmasını sağlayıp bağımsızlığı ve tarafsızlığı açıkça tartışmalı hale gelmiş olan bir kişi olarak yargı önünde bizleri sözde yargılamaya tabi tutmak istemektedir.

'Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz'

Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz. Şahsımızı değil bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. Şu anda da yasamanın, Meclis'in dokunulmazlığa sahip bir üyesi, milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkımın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir.

Ben, adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiç bir hesabım da yoktur. Ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altındayken, böylesi bir siyasi yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. Şahsınıza ve kişiliğinize yönelik hiç bir tereddüttüm ve saygısızlığım yoktur. Ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosunda figüran olmayı kabul etmiyorum.

'Siyasi oyunların parçası olmayı reddedin'

Soracağınız hiç bir soruya cevap vermeyeceğim, yapacağınız hiç bir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. Benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. Siyasetçilerin siyaset arenasındaki muhatapları siyasetçilerdir, yargı mensupları değildir. Bu anlamda sizler evrensel ve demokratik hukuk ilkelerine ve Türkiye'nin imzalamış olduğu, aynı zamanda bir anayasa hükmü de olan uluslararası anlaşmalara bağlı olması gereken yargı mensupları olarak siyasi oyunların ve tezgâhların parçası olmayı reddetmelisiniz.

'Mücadeleden bizi alıkoyamayacaksınız'

Bizler ülkemizde çoğulcu demokratik bir rejim inşa edilip, barış ve huzur sağlanıncaya kadar siyasi mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Toplumsal kutuplaşma ve kamplaşmaya karşı eşit ve birlikte yaşamı, şiddete karşı demokratik siyasi mücadeleyi, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, faşizme karşı demokrasiyi, mezhepçi/ırkçı politikalara karşı inanç ve vicdan özgürlüğünü, ayrımcılığa ve nefret söylemine karşı eşitliği ve elbette Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı bütün haklarını, Alevi toplumunun eşit yurttaşlık talebini, dini azınlıkların inanç özgürlüklerini, kadınların toplumsal/sosyal/siyasal/ekonomik yaşama eşit katılımını, kapitalist tahribata karşı çevre ve ekolojinin korunmasını, sermayenin kar hırsına karşı emeğin, çalışanların haklarını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. Parlamentoda da olsak, cezaevinde de olsak bu düşüncelerimizi savunmaktan ve bunlar uğruna mücadele etmekten bizi alıkoyamayacaksınız.
Başkanlık adı altında ülkemize ve halkımıza dayatılan bu faşist düzenden kurtulacağımızdan şüphemiz yoktur. Er ya da geç demokrasi mücadelemiz kazanacaktır. Erdoğan şahsında, köhnemiş bu rejim değişecektir.

Sizden hiç bir talebim ve beklentim yoktur. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım sorgulayabilir."

(dc/sy)