'Ezilenlerin sesini duyuran tek muhalefet HDP'dir'
09:01
JINHA
WAN - HDP'ye yönelik yürütülen politikaları değerlendiren HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kürtler söz konusu olduğunda AKP'nin, CHP'nin ve MHP'nin 'tek parti' görünümüne girdiğini söyledi. Gülistan, "Bunlara karşı tek etkili muhalefet, ötekilerin, ezilenlerin, bu toplumun dışladıklarının, devlet sisteminde kendine yer edinmeyenlerin sesini duyuran HDP'dir" dedi.
AKP, CHP ve MHP'nin oylarıyla geçtiğimiz haftalarda Meclis Genel Kuruluna getirilen başta HDP'li vekiller olmak üzere dokunulmazlıkların kaldırılmasını ön gören geçici yasa tasarısının meclisten geçmesiyle beraber tepkiler gelmeye devam ediyor. Diğer yandan HDP, DBP, DTK ve HDK öncülüğünde "Darbeye karşı Demokratik Siyaset Buluşmaları" şiarıyla başlatılan halk buluşmalarını değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye'nin içinde bulunduğu sürecin 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlar ekseninde başladığını söyledi. Gülistan, 2013 yılında başlayan çözüm sürecinin AKP hükümetinin işine gelmediğini ve bu nedenle Kürdistan'da aylardır devam eden ve giderek büyüyen bir savaşın yaşandığını belirtti.
'Çözüm süreci AKP'ye yaramadı'
Çözüm süreci boyunca AKP hükümetinin uyguladığı politikaların tutmadığını kaydeden Gülistan, süreç boyunca toplum içerisinde farklı kesimler arasında kurulan bağlara işaret etti. Gülistan, bu nedenle AKP'nin politikalarının toplum tarafından karşılık bulmadığını belirterek, "Toplumda AKP'ye dönük daha ciddi eleştirilir yönelmişti. Gezi dediğimiz sürecin kendisi bile, toplumsal atmosferde gerçekleşmişti. Bu süreçte cenazeler gelmiyordu. Barışa dönük umutlar daha da yükseldiği bir dönemdi. Herkes kendi yaşamıyla ilgili sorunları daha da sahiplenmişti. Buna karşı itirazını da daha yüksek bir sesle dile getiriyordu" ifadelerini kullandı.
'1 Kasım seçimleri darbenin yasal kılıfını hazırlamak içindi'
AKP hükümetinin kendi politikalarını devreye sokmak için çözüm sürecini sonlandırdığını söyleyen Gülistan şöyle devam etti: "AKP baktı ki barış süreci kendisine yaramayacak, saraya yaramayacak, barış ikliminde kendi kirli politikalarıyla iktidarını yaşatamayacaklar. O zaman dediler ki 'biz savaş yürütelim, şiddeti yeniden tırmandıralım, şiddet ikliminde, biz herkesi bir şekilde hizaya çekeriz. Toplumu baskı altında tutarız. Kendi yandaşlarımızı da kemikleştirerek, oylarımızla konsol de ederek, ötekiyi birbirinden ayırırız. İkiye böleriz ve bu ikililik üzerinden kendimizi var ederiz.' Aslında bu sürecin kısmen de işlediğini söyleyebiliriz. Özellikle 7 Haziran seçimlerindeki meşru seçimlerin tanınmaması ve 1 Kasım seçimlerinin yapılması aslında AKP ve Saray tarafından ilan edilen darbenin yasal ve anayasal kılıfını hazırlamak içindi. Bu süreç içerisinde baskıyı, zoru, şiddeti ve toplumu kriminalize etmeyi sonuna kadar denediler. Bu noktada kısmen bir başarı elde ettiklerini söylemek gerekiyor."
'AKP'nin kirli politikaları görünmez kılınıyor'
AKP, CHP ve MHP'nin tek parti görünümünde olduğunu söyleyen Gülistan, her üç partinin de savaş politikalarında ortaklaştığını ve aynı noktada birleştiğini kaydetti. Kürtler söz konusu olduğunda da aynı görüntüyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Gülistan, "Bunlara karşı tek etkili muhalefet ötekilerin, ezilenlerin, bu toplumun dışladıklarının, devlet sisteminde kendine yer edinmeyenlerin, sesini duyuran HDP'dir. AKP, toplumda yaptığının aynısını mecliste de uyguluyor. Milletvekillerin sesini kısarlarsa, aslında muhalefeti de susturmuş olacaklar. Tek ve ana muhalefeti gerçek muhalefeti susturmuş olacaklar. Böylece AKP'nin yaptığı kirli politikalar bu şekilde görünmez kılınacaktır" diye konuştu.
'Toplumda bir direniş mevzisi yükseliyor'
Kürdistan'da birçok ilçede aylardır süren sıkıyönetim uygulamalara da değinen Gülistan, bu uygulamalarla beraber bölgede göç ve insansızlaştırma politikalarının yürütüldüğünü ifade etti. Gülistan, "Buradaki temel mantık, tam da Kürdistan'daki direnişi kırmak, Türkiye'deki toplumu da bu direniş üzerinden, kötü uygulamalar üzerinden ve insanlık dışı suçlar üzerinden bunları göstererek terbiye etmektir. Burada toplumda savunma pozisyonuna geçmiştir. Böylece toplumda da bir direniş mevzisi yükseliyor" sözlerini kullandı.
'Halkın iradesi baskı altına alınmak isteniyor'
Son olarak meclisin meşruluğunu yitirdiğine işaret eden Gülistan, "Kendi kendisine darbe yapan bir meclisten söz ediyoruz. TBMM'nin içine düştüğü aciziyet ve trajikomik bir durumdur. Tüm halkın iradesi şu an gasp edilmiş bir durumda. Bütün halkın iradesi baskı altına alınmak isteniyor. Meclis bu şekilde işlevsizleştirilmeye çalışılıyor. Meclisin tek bir işlevi kalmış o da saray ve AKP'nin politikalarını hayata geçirmektir. Bu gün Boşanma Komisyonu'nun önerdiği raporun kendisi, kıdem tazminatına dönük hak gaspları doğaya dönük çevreye dönük geçirilmeye çalışılan yasalar. Tüm bunların hepsi toplumu yok etmeye dönük toplumu sindirmeye dönük yaklaşımlardır" dedi.
(htk-va/dc/mg)