Figen Yüksekdağ: Kadın iradesinin tasfiyesine izin vermeyeceğiz

15:02

JINHA

ANKARA - Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, evladını devletin şiddet politikalarından dolayı kaybeden annelerin Ahmet Davutoğlu'na hakkını helal etmediğini söyledi. Figen, AKP'nin dokunulmazlıklar konusundaki 'darbesinin' kadın iradesine dönük bir darbe olduğunu belirterek, kadın iradesinin Meclis'ten tasfiye edilmesine izin vermeyeceklerinin altını çizdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Grubu toplantısına bu hafta, Rojava'da yaşamını yitiren Aziz Güler'in annesi Elif Güler ve Cizre'de "vahşet bodrumunda" katledilen Azadiya Welat Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş ile birlikte çok sayıda Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi anneler ve kadınlar katıldı. Grup toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı anarak, "Aradan geçen süre içerisinde ne Denizleri unuttuk ne de Denizlere ulaşma sevdamızdan vazgeçtik. Dün idama el kaldıran milletvekilleri bugün farklı şekilde karşımıza çıkıyor. Bugün de savaşa ve yeni ölümlere davetiye çıkarmak için el kaldırmaya hazırlanıyorlar. İdamlara el kaldıranların ruhu bugün Meclis'te yaşıyor. Ama Denizlerin ruhu da bizimle burada yaşıyor" diye belirtti.

'AKP iktidarı anneliği de kadınlara zehir etti'

Yine siyasetçilerin gözyaşı döktürdüğünü kaydeden Figen, "Annelerin kıymetini bilmenin değerinden söz ettiler ama bu şovların yapıldığı saatlerde anneler gözyaşı dökmeye devam ediyordu. AKP saray iktidarı anneliği de kadınlara zehir etti. Annelerin gözyaşı son bulacak üzerinden siyaset yaptılar. Ama en fazla onların zulmü altında anneler gözyaşı döktü. Kadınlar, katledildi ve mağdur edildi. Siyasi iktidar annelerin gözünün içine baka baka 'annelikten başka iş yapmayın' diyor. Adı konulmamış bir savaşta annelerin evladını savaş gönderiyor. O gün bütün kadınların acılarını dillendirdiği bir güne dönüştü" ifadelerinde bulundu.

'Anneler, Davutoğlu'na hakkını helal etmiyor'

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından görevden alınmasına da değinen Figen sözlerine şöyle devam etti: "Herkesten helallik istedi. Ama bu salondaki kadınlardan annelerden helallik isteyemedi. Roboski ve Gezi annelerinden, Cizre'de Silopi'de, Sur'da katledilen onlarca çocuğun annelerinden helallik istemeye yüzü yoktu. Çünkü çok iyi biliyor ki evladını bu savaşta yitiren anneler Davutoğlu'na hakkını helal etmedi, etmiyor ve etmeyecek. Taybet İnan'ın bir hafta boyunca cenazesini sokakta çürümeye terk edenlere kadınlar hakkını helal etmez. Karnında doğmamış çocuğuyla kadınları ölüme gönderen bir siyasi iktidara hakkımızı helal etmeyiz. Bu savaş zihniyetine helal edecek hakkımız yok. Çocuklarının cenazelerini defnedemeden bu coğrafyada Davutoğlu'na helal edecek hakkımız yok bizim. Davutoğlu'nun bırakın helallik istemeyi bu kadınların yüzüne bakmaya hakkı yoktur. AKP saray iktidarının parçası haline gelmiş olanlara sesleniyoruz; siz helal etseniz de biz etmeyiz. Biz bu zulmü unutmayız, yok saymayız."

'MHP, neredeyse partinin anahtarını saraya verecek'

CHP ve MHP'nin AKP'nin politikalarına ortak olduğuna dikkat çeken Figen, "Darbe süreci karşısında anayasayı askıya alıyorsunuz ama biz yine de sizin darbenize 'evet' diyeceğiz diyor. Diğer muhalefet partisi de neredeyse partinin anahtarını AKP'ye saraya verecek. Ama Meclis içerisinde muhalefetin de iktidarın da bu kadar halka karşı düşmanlaştığı koşullar içerisinde bir kadın partisine yani HDP'ye ihtiyaç vardır. HDP bir zorunluluktur. Herkesin saray karşısında biat ettiği koşullarda haklı olanın mücadelesini yürütmek tarihsel bir zorunluluktur" diye konuştu.

"Dokunulmazlıkların kaldırılması" tartışmalarına da değinen Figen, "HDP'yi Meclis dışına itmeye çalışıyorlar. Siyaset dışına demiyorum; hiç zaman bizleri siyaset dışına itemezler. Bizler Meclis'e girmeden önce de siyasetin öznesi ve alternatifiydik. Bu odağın Meclis'te karşılarına çıkmasını istemiyorlar" dedi.

'AKP'nin darbesi kadın iradesine dönüktür'

AKP'nin getirmiş olduğu bu darbenin kadın iradesine de dönük olduğuna işaret eden Figen, şu ifadeleri kullandı: "HDP aynı zamanda bir kadın partisi olduğu için ezilmez bir demokratik iradeyi temsil ediyor. İşte bu nedenle HDP'yi bu Meclis çatısı altında istemiyorlar. Ama bizler onların siyasi dayatmalarına göre şekil alan bir parti değiliz. Bizim yönümüzü belirleyecek tek güç vardır. Kadınların ve halklarımızın gücü. O güç bize direnin, asla geri adım atmayın diyor. Bizler kadınların ve halkların sesine güvenerek, siyaset yapan bir parti olarak buna yürekten inanıyoruz. Bu zulmü aşarak kazanacağımıza yürekten inanıyoruz."

'Kadın iradesinin tasfiye edilmesine izin vermeyeceğiz'

Figen, kadınların HDP ile eşit temsiliyet yolunda radikal bir adım atıldığını ifade ederek, "Bu erkek egemen zihniyete eşitliği dayattı ve kabul ettirdi. Bu zemini çürütmeye çalışıyorlar ama bunu on yıllarca verilen mücadele ile bu mevzileri kazandık. Biz kadınlar yaşamın her alanında kazandığımız her hakkı birilerinin lütfü ile değil, dişimiz ve tırnağımızla kazandık. Bu kritik kavşak sürecinde kadınların iradesinin tasfiye edilmesine izin vermeyeceğiz. Bizler, sokakta evinde işinde katledilen kadınların hesap sorma gücüyüz. Kadınların iradesi ve temsiliyetiyiz. Emeği görülmeyen, iş yerinde fabrikada eşit ücret alamayan işçi ve emekçi kadınların hakkıyız, emeğiz. Bizler geleceğe yürüyen genç kadınların geleceğe yürüme iradesi ve kararlılığıyız. Bizler konuşamayan, susturulmaya çalışılan kadınların sözüyüz" diye konuştu.

HDP'li vekillere 'vururum' diyen AKP'liye sert yanıt…

Anayasa Komisyonu'ndaki HDP'ye dönük saldırıları anımsatan Figen, orada AKP'li vekillerin içlerindekini dışa vurararak, "konuşma, vururum" diyerek, AKP'li vekillerin zihniyetinin kadınların konuşması olduğuna dikkat çekti. Figen, AKP'lilerin bu söylemine "Bizler konuştuk ve konuşmaya devam edeceğiz. Yemin olsun ki eğer konuşmazsak vurun bizi" diye karşılık verdi.

'Bu darbeyi al aşağı edeceğiz'

Figen, "Bu darbeyi al aşağı etmezsek sizler bizden hesap sorun. Kadına dönük darbeye yılların verdiği mücadele ile direneceğiz. Bu darbe kadın iradesine dönük bir darbedir. Ama bizler kadın iradesine karşı başlatılan bu darbeye karşı yaşamın her alanında direneceğiz" dedi. Figen, Şırnak'ta HDP'li vekiller Leyla Birlik ve Aycan İrmez'in evlerine dönük polis baskınlarına tepki göstererek, kendilerinin dokunulmazlığının zaten hiçbir zaman olmadığını ifade etti.

'Bu zulmünüz batacak'

HDP'li Leyla Birlik'in katledilen kayınbiraderinin cenazesine katıldığı gerekçesiyle hakkında fezleke hazırlandığını hatırlatan Leyla, "Bunlarda tutacağımız en ufak bir ahlaki değer göremiyoruz. Bir kadın milletvekili kayınbiraderinin cenazesine katıldığı için suçlanıyor. Hani katledildikten sonra cenazesi panzerin arkasında sürüklenen, ölümü resmedilen Hacı Lokman Birlik'ten söz ediyoruz. Bu suçu işleyenleri güvence altına alanlar, onun cenazesine katıldı diye yengesine dava açıyor ve Meclis'ten atılması için fezleke hazırlıyor. Bu zulmünüz batacak. Böyle bir ahlaksızlığa boyun eğmeyeceğiz" diye konuştu.

'Darbe mekaniği 7 Haziran'da devreye girdi'

Ahmet Davutoğlu'nun görevden alınmasının "darbe" olmadığını, darbenin 7 Haziran sonuçlarını tanımayan saray tarafından yapıldığını söyleyen Figen, "1 Kasım seçimleri yapıldı. Onun arkasında 7 ay geçti. 7 ay sonrasında 1 Kasım sonuçlarına darbe yaptı. Bugün bazıları bu darbeci pratik daha yeni ortaya çıkmış gibi konuşuyor. 11 aydan bu yana söylediğimiz çok nettir; 8 Haziran'dan bu yana saraya dayanan bir darbe mekaniği devreye girmiştir diyoruz. Saraydaki oturup kalkıp, seçilmiş olarak övünür ama seçilenleri Meclis'ten atmak başvurduğu en temel politik yöntemlerden birisidir" dedi.

'Bizler darbeler karşısında direnmeyi iyi biliriz'

Figen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın her gün seçme ve seçilme hakkına hakaret ettiğini vurgu yaparak, "Bu darbenin hedefi sadece bizler değiliz. Bizler darbeler karşısında yıkılmamayı, ezilip düşmemeyi öğrendik. Hiçbir darbe bizi yıkamadı. Ama bu darbe sadece bize karşı değil, hepinize karşıdır. Ama sizler darbenin ucunu gördüğünüz de sarsılıp, düşersiniz. İşte bugün darbe ile devrilenler sürünür vasiyettedir. Davutoğlu, 'neyi eksik yaptım' diyor. Bu saray iktidarına yaranmanın yolu yoktur. Saraya karşı yaranılmaz, direnilir. Ama sizde de o yok, direnmiyorsunuz, direnmeyi bilmiyorsunuz" diye belirtti.

Figen son olarak geçtiğimiz günlerde Meclis'ten geçen "kölelik yasasına" ilişkin olarak, işçilerin bu yasa ile ölmeden mezara konulmak istendiğine dikkat çekti.

Figen'in ardından ilk olarak Azadiya Welat Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş ardından da Rojava'da yaşamını yitiren Aziz Güler'in annesi Elif Güler birer konuşma yaptı.

'Hangi gün barış günü olursa o günü anneler günü olarak göreceğim'

Meliha Aktaş konuşmasında şunları belirtti: "Vahşet bodrumunda direnen çocuklarımızın ruhuyla hepiniz hoş geldiniz. Çocuklarımızın feryadını sadece biz duyduk, etraftakiler duymadı. Biz günlerce girişimlerde bulunduk ama hiçbir yol tanınmadı, vahşice katledildiler. Anneler gününü güzel hediyeler beklerken, çocuklarımızın cenaze torbalarıyla karşılaştık. Hangi gün barış günü olursa, müzakereler olursa, o günü anneler günü olarak göreceğim."

'AKP'yi hiçbir zaman affetmeyeceğiz'

Meliha Aktaş'ın ardından konuşan Elif Güler ise şöyle konuştu: "59 gün boyunca Azizimizi almak için direndik. Aziz bir insani görev olarak, insanlık onuru için oraya gitti. Aziz kendi ideallerininin peşinden gitti ve Rojava'da şehit düştü. AKP'yi hiçbir zaman affetmeyeceğiz. Bu ülkede hep kötüler mi kazanacak. Bizim çocuklarımız insanlık için savaştı. HDP ve CHP'liler, arkadaşları ve yoldaşları hepimiz çok direndik. Aziz Soma'daydı, TEKEL işçilerinin yanındaydı. Her zaman geri dur oğlum diyordum. Ama 'asla yılmayacağım, anne geri adım atmayacağım' diyordu. O 59 gün AKP'nin kara lekesi olarak duracak. Hiçbir anne onları affetmeyecek. Denizler, nasıl bugün hala yaşıyorsa, Azizler, Bedrettinler de hep yaşayacak."

(ekip/mg)