Figen Yüksekdağ: Hilafeti ilan edemeyecekler!

14:39

JINHA

ANKARA – HDP grup toplantısında konuşan Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Dolmabahçe Mutabakatını yalanlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın altında imzası olduğunu söyledi. Grubu izleyenler arasında bulunan vicdani retçileri de selamlayan Figen, ‘laiklik tartışması’ için, “Dindar anayasadan bahsedenler, bu kadar yalanla dini kendi emellerine alet edenler bir gün çarpılacaklar. Bu düşündükleri başkanlık rejimini kendi zihniyetlerinde tasarladıkları hilafeti ilan etmeyi başaramayacaklar” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Ermeni Soykırımı'nı yıldönümünde yaşamını yitirenleri anarak başlayan Figen, "Bu acıların insani düzeyde onarılması sağlanmadan devam ediyor. 101 yıllık acıya yol açan zihniyet bugünkü koşullarda da bu acıyla yüzleşmekten imtina ediyor. Yüzleşmediğimiz her acı yüzümüze çarpmaya devam eder. Bu topraklara dökülen kanlar, bir gün bu kanı kusar. Türkiye topraklarında gerçekleşen Ermeni soykırımı da böyle bir gerçekliktir. Tarihimiz katliamlar tarihidir. Bu katliamlardan hesap sormak bir devletin ve siyasi iktidarın temel görevi ve sorumluluğudur. Bu acılarla yüzleşmek güncel olduğu kadar tarihsel bir sorumluluktur. Bu topraklardan sürülen halklardan bir insani özrü esirgeyenler aslında bu topraklara haksızlık ediyor" dedi.

'Ermeni halkından özür diliyoruz'

Figen, "Özür dileme erdemini göstermeyen bir siyasi iktidarla yüz yüzeyiz. Bunu yapmayanlar bugün de aynı zihniyeti sürdürdü. 101'inci yılında Ermenilerden özür diliyoruz" dedi.

'Laiklik' çıkışı yapan Başkana yanıt

Kendilerinin bir toplumsal yaşam önerisi getirdiklerini kaydeden Figen, Türkiye halklarının ihtiyaç duyduğu anayasanın demokratik ve özgürlükçü bir anayasa olduğunu ifade etti. "Bizler insan için anayasa, insanlık için demokratik bir anayasa istiyoruz" diyen Figen, bunu yapma mücadelesini de kararlılıkla yürüteceklerini kaydetti.

Figen, Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın "laiklik" çıkışına yanıt vererek, şunları söyledi: "Meclis Başkanı laikliğin olmamasını iddia ediyor ve dindar anayasadan bahsediyor. Bakın Türkiye'nin tarihine mezhepçilik, din ayrımı üzerinden geliştirilen kutuplaşmalar, farklı bir inanca mensup diye gerçekleştirilen katliamlar, bunların hangi birisi gerçek anlamda huzur getirdi. Bugün ortak vatan demek istediğimiz topraklar, mezhep savaşlarının ve bu temeldeki katliamların coğrafyasına dönüştürüldü. Bu suçu ortadan kaldırmak yerine daha fazla din vurgusu yaparak, hegemonya kurma anlayışındalar.

Hilafeti ilan edemeyecekler

Bugünde bir başkanlık anayasasını, diktatörlük anayasasını meşru göstermek için dini gösteriyorlar. Türkiye halkları bu yalanı yutmayacak. Dindar anayasadan bahsedenler, bu kadar yalanla dini kendi emellerine alet edenler bir gün çarpılacaklar. Türkiye tarihinde hiçbir zaman halkın kutsal değerleri siyasi malzeme haline getirilmedi. Bu süreç içerisinde sergiledikleri bu tutum Türkiye halkları tarafından da ortaya çıkarılacaktır. Bu düşündükleri başkanlık rejimini kendi zihniyetlerinde tasarladıkları hilafeti ilan etmeyi başaramayacaklar."

'HDP Türkiye halklarının güvencesidir'

Kürdistan'daki kuşatmalara da değinen Figen, "Bugün bir AKP-Saray savaşı yaşanıyor. Bu savaşı saraylarının geleceğini garanti altına almak için aylardır sürdürüyorlar. Yoksulun halkın çocuğu musalla taşında, milletvekillerinin bakanların çocukları kumar masasında, bu memlekette birilerinin çocuğu musalla taşında birilerinin çocuğu kumar masasında olduğu müddetçe adalet olmayacaktır. Bütün Türkiye halklarını 'vatan tehlike altında' diyerek, halkın itiraz etmesine mani oluyorlar. Bu yalana Türkiye halkları asla düşmemelidir. Her gün ülkenin dört bir yanına cenaze geliyor. O gençlerden birinin Cizre'de katledilen genç olması, birinin asker polis olması fark etmez. Bu toprakların evlatlarının ölümünü kendi siyasi çıkarı için kullanan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız" diye kaydetti.

'Mutabakatın altında Erdoğan'ın imzası var'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dolmabahçe Mutabakatı için "Ne mutabakatı" açıklamasına da yanıt veren Figen, şöyle konuştu: "Mutabakatı yok sayanlar, reddedenler bu toprakların halklarını ölümle yüz yüze bıraktılar. Cumhurbaşkanı 'Mutabakat nedir' diyor. Aradan geçen kısa süreye rağmen bundan bir yıl önce aynı masada oturanlardan birisi olmasına rağmen bunlar yaşanmamış gibi filmin o bölümünü silip atmaya çalışıyor. Sizler bunu unutmak isteyebilirsiniz. Bir mutabakat yaptığınızı hatırlamak istemiyor olabilirsiniz, ama bizler size unutturmayacağız. Onlar ne kadar yok diyorsa bizler de çok net bir şekilde bu mutabakat var ve bunun altında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası var diyeceğiz. O tutanaklar, duruyor. Biz de var. Sizler bütün izleri imha edip silmek isteyebilirsiniz. O mutabakat, devlet, hükümet, Kandil ve bir tarafı da Cumhurbaşkanı olmak üzere bir görüşme trafiği ile hazırlanmıştır. Kullanılan kavramlar, söylemler, karşılıklı görüşmelerle o mutabakat gerçekleştirilmiştir. Ama mutabakat açıklandıktan sonra saray barış sürecinin kendilerine başkanlık getirmeyeceğini gördüler bu yüzden masa devrildi. Çözüm masasını verdiler, sarayı aldılar. Türkiye halklarının çözüm beklentisini iktidarlarıyla değiş tokuş yaptılar. Gerçekleri hatırlatmaya devam edeceğiz."

'Kilis'e atılan roketler göktaşı mıdır?'

Kilis'e atılan roketlerle 17 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, hükümetin bu konuda tek bir söz söylememek için çabaladığını söyleyen Figen"Sanki rokete değil göktaşı düşmüş. Kim atmış nereden atılmış, bunların hiçbirinin cevabı yok. Kimse DAİŞ bombalıyor demiyor" dedi. Figen, grubu izleyenler arasında bulunan vicdani retçileri de selamladı.


'DİHA muhabirleri tankın yanında olmadıkları için tutuklanıyor'

Figen, DİHA'ya dönük baskı, engelleme ve tutuklamalara da değinerek, şunları söyledi: "Halkımızın gerçeğe ulaşma hakkı tamamen gasp edilmiş durumda. Bu saldırganlara karşı özgür basın çalışanları, kurşun yağmurları altında yılmadan yıkılmadan, gerçeğin peşinde koşuyorlar. Bu kutsal görevi mesleği yerine getirdikleri için her gün hedef haline getiriliyor. Geride bıraktığımız süreçte 9 DİHA muhabiri tutuklandı. 9 DİHA muhabirinin tutuklanması siyasi iktidarın gerçeğe tahammülsüzlüğünün en açık göstergedir. Tutuklanan DİHA muhabirlerinin tek suçu tankın yanında değil, halkın yanında olmaktır. Bu dönemde gazeteciler ikiye ayrılıyor; halkın ve tankın yanında yer alanlar. Eğer DİHA muhabirleri çamur medyanın basın mensupları gibi savaş çığırtkanlığı yapsaydı, siyasi iktidarın borazanın çalsaydı bu hapiste olmazdı. Görevlerini yaptıkları, kalemlerini, kameralarını satmadıkları için bizler bu gazeteci arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz."

'Amedspor faşizmin kalesine gol attı'

Figen, haftasonu Ankaragücü ile karşı karşıya gelen Amedspor yöneticilerinin maruz kaldığı ırkçı saldırıya da tepki göstererek, “Amedspor'un tek suçu faşizmin kalesine gol atmaktır. Bundan asla vazgeçmesinler. Bütün spor kulüplerini ve taraftarlarını Amedspor'un gibi erdemli olmaya, her yerde faşizme karşı gol atmaya çağırıyorum" dedi.

(sy)