Ayşe Acar Başaran: Savaşın yenileni Saray'da oturan zat olacaktır
09:02
Zeynep Akın/JINHA
ÊLIH - HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Kürdistan'da devlet güçlerinin saldırılarının ve özel olarak uygulanan çöktürme planının tutmadığını belirterek, "Kürt halkının göçertme politikalarına karşı cevabı yine Kürt illerine gitmek olmuştur. Devletin vahşeti 90'lı yılları aştı ama karşısındaki direniş daha da yükselecek. Bu savaşta en büyük yenilen Türkiye Devleti, AKP hükümeti ve şuanda sarayda oturan zat olacaktır" dedi.
Özyönetim ilanlarının ardından ablukaya alınan Kürdistan kentleri ve ilçelerinde bulunarak saldırılara tanık olan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, yaşanan savaş sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kuzey Kürdistan'da savaş sürecinin Kobanê'nin düşmemesi ve Rojava direnişiyle Kürtlerin statüye yaklaşmalarının ardından başlatıldığını belirten Ayşe, "Kobanê'nin düşmemesiyle oradaki müdahalelerin çok da işe yaramadığını açık ve net gördük. Tam da bu süreden itibaren HDP'nin seçime gireceği deklare edildikten sonra Türkiye'nin dört bir yanındaki seçim bürolarımıza saldırılar oldu, Amed mitingi başta olmak birçok yerde saldırılar yaşadık. Bugün mevcut durum olan artık soykırım derecesine varan bir savaşın ortasında kendimizi bulmuş durumdayız" diye konuştu.
'Kürtlerin birliğini kırılmaya yönelik planın son aşamasındayız'
Kürdistan'da yürütülen savaşın 'hendek' meselesi olmadığının artık açık bir biçimde görüldüğünü belirten Ayşe, "Çökertme planı adı altında plan yapıldı. Kürdistan'ın birçok kentinde katliam yapılacaktı, şehirler yerle bir edilecekti. Bunu hendeklere bağlamanın da ne kadar sığ ve yetersiz bir görüş olduğunu hepimiz biliyoruz. Çözüm süreci içerisinde devletin sadece bir oyalama politikası olduğu, bu süreç içerisinde silah yığınağı yaptığı bu süre içerisinde Kürdistan'da bu harekete nasıl bir darbe vuracağını, Kürtler üzerindeki birliğin bütünlüğün kırılmasına yönelik bir planın en son aşamasındayız" dedi.
'90lı yıllarda Kürtleri katledenler intikam hırsıyla tekrar geldiler'
Ayşe,bugün Kürt illerinde halka ve yerleşim yerlerine saldıranların 90lı yıllardaki katliamcıların olduğunu belirterek, "Oradaki güvenlik güçleri adı altında aslında katliam güçlerinin, soykırım güçlerinin, yine doksanlı yıllarda bu devlete hizmet eden Kürt halkını katleden kişilerin tekrar bir intikam hırsıyla geldiklerini de gördük, yeni silahların kullanıldığını gördük ve bunu ifade ettik. Birileri buna inanmak istemedi. Birileri bunu sadece hendekle mücadele olduğunu düşünmeye devam etti. Sonrasında gelişen olaylar da bunun böyle olmadığını gösterdi" dedi. Şırnak'ta kent merkezinin bombalandığını söyleyen Ayşe, "Şehir bombalanıyor ve Erdoğan çıkıp bunu söylüyor 'Zaten Şırnak bir şehir özelliğini göstermiyordu. Aslında oranın bir şehir olmasını biz zaten istemiyorduk' gibi açıklamalar yapıyor" diyerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın söylemlerini anımsatan Ayşe, Şırnak kent merkezinin bombalanmadan önce Cizre'ye taşınmasıyla ilgili çalışmaların yapıldığını bildiklerini ifade etti.
'Mültecileri Kürdistan'a yerleştirerek Kürt halkını asimile etmek istiyorlar'
Kürt halkının asimile edilmesine dönük gerçekleştirilen politikalardan birininde 'mülteciler' olduğunu ifade eden Ayşe, "Mültecilerin nereye gideceğini, yerleştireceğini biliyoruz. Antep'te mülteci kampıyla başlanıldı. Sonra bunlar Sur'da, Gever'de, Nusaybin'de, Şırnak'ta, Cizre'de konumlandırılacaklar. Devlet buralardaki evlere el koyacak, yüzyıllar önce yine bu topraklarda yapmaya çalıştıkları Araplaştırma, Türkleştirme politikasının bir benzerini bugün biz aslında tekrar yaşayacağız. Yüzyıllardır Türkleştiremedikleri, Araplaştıramadıkları, asimile edemedikleri Kürt halkını bu şekilde asimile etme politikasının mevcut olduğunu hepimiz biliyoruz" şeklinde konuştu.
'Göçertilen halk yine Kürt halkının içinde'
Halkı metropollere göçerterek tarihinden, kültüründen uzaklaştırıp asimile edilmeye çalışıldığını dile getiren Ayşe, "Cizre'den çıkan halk Şırnak'a gitti. Şırnak'ta sokağa çıkma yasağı olduğunda bu sefer Silopi'ye gittiler, Batman'a, Midyat'a geldiler, 90'lı yıllarda uygulanan politikanın bugün geçerli olmadığını görüyoruz. Kürt halkı artık kendini metropollerde güvende hissetmiyor. Her gittiği yerde linç edilen, yok sayılan, aşağılanan bir sistem içerisinde var olmak istemiyor. Şuanda yerlerinden edilen Kürt halkı ya kendi topraklarına, kendi evlerine, gerekirse yakılmış yıkılmış molozların üstüne geri dönüp o molozların üstünde yaşıyor" dedi.
'Diz çöktürmek isteyenler Cizre'deki çocuklara baksın'
Ayşe, bugün halka diz çöktürmek isteyenlerin aslında bu savaşın bataklığında yok olduğunu söyleyerek, "Yine katliam politikalarının sonucunda Kürt halkına diz çöktürebileceklerini zannedenlere en büyük örneği Cizre'de sokaklardaki çocuklara bakmak lazım. Cizre sokaklarında gezdiğimize bütün engellemelere rağmen çocukların hala zafer işareti yaptığını ve bomba sesleri altında psikolojik harbe rağmen çocuklardan başlayarak halkın diz çökmediğini açık ve net olarak gördük. Cizre'de yaptıkları bodrum vahşetinden sonra bir daha Cizre halkının ayağa kalkamayacağını düşünüyorlardı. Cizre halkı dimdik ayakta ve hep birlikte devletin açtığı yaraları sarmaya çalışıyor. Devletin vahşeti 90'lı yılları aştı ama karşısındaki direniş daha da yükselecek. Bu savaşta en büyük yenileni Türkiye Devleti, AKP hükümeti ve şuanda sarayda oturan zat olacaktır" diye kaydetti.
'Katliamların izlerini silmek adına dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor'
Ayşe, şu anda mevcut politikaya karşı en büyük mücadelenin dayanışma ve bir arada durma düşüncesi olduğunu vurgulayarak, KJA'nın başlatmış olduğu yardım kampanyasına desteğin daha da arttırılması gerektiğini belirtti. Cizre'de, Sur'da, Silopi'de ve özyönetimin ilan edildiği yerlerde devletin harap ettiği, göçe zorladığı, mağdur ettiği Kürt halkıyla dayanışmak adına KJA ve Rojava Derneği'nin başlatmış olduğu dayanışma kampanyalarına destek verilmesi gerektiğini belirten Ayşe, "Vereceğimiz en ufak bir yardımın bile bu kirli politikaya bir cevap olacağını düşünerek bu yardımı daha da büyütmemiz gerekiyor. Bu katliamların izlerini silmek adına o halkla bir arada olduğumuzu göstermek adına onlara yapılanın bize yapıldığını hissettirmek adına bu yardım kampanyalarından daha da fazla dayanışma içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum" dedi.
'Yıkılan kentleri tarihimize, kültürümüze, geçmişimize uygun inşa edelim'
Ayşe son olarak, İnşaatlarda çalışmak bile ya da bir taş üstüne taş koyabilecek, herhangi bir iş yapabilecek herkesi oraya yığarak hep beraber devletin yakıp yıktığı şehirlerimizi tekrar inşa ederek ama kendi tarihimize, kültürümüze, geçmişimize uygun olarak inşa etmek için daha büyük bir dayanışma göstermemiz gerektiğini düşünüyorum" dedi.
(dk)