Figen: Direnişin kültür olduğu alanlarda kökleri kurutamazlar
09:05
JINHA
WAN - Kürdistan'daki kuşatma ve katliam politikasına karşı halkın direnişini değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Cizre, Silopi, Silvan, Nusaybin ve Gever Kürt halk mücadelesinin derin köklerinin olduğu yaşam alanlarıdır. Direnişin bir kültür olduğu yaşam alanlarıdır. Bu nedenle savaş ve yıkımla aldıkları budama operasyonlarıyla bu kökleri asla yerinden çıkaramazlar, bu kökleri asla kurutamazlar" ifadelerinde bulundu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerin engellenmesi ve tecrit, ardından 7 Haziran seçim süreciyle Kürdistan'da kuşatma ve soykırım saldırıları başladı. Aylardır Kürdistan'da binlerce insan göçe zorlanırken, şehirler devlet güçlerinin eliyle yakılıp yıkılıyor. Siyasetçiler "taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın" şeklinde katliam talimatları verirken, kuşatma altındaki alanlarda halkın direnişi ise sürüyor. Tüm yaşananları ve süreci HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ değerlendirdi. Figen, AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uzun bir süredir sistematik bir şekilde savaş siyaseti yaptığını kaydederek, abluka süresince yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Yüksekova ve Şırnak'ta yaşayan halkın evlerinden, yurtlarından edinildiğini belirten Figen, Kürt kentlerinde yurttaşlara yapılanların insanlık suçu olduğunu vurguladı.
'Bu bir halk direnişidir'
Figen, var olan siyasi iktidarın işlediği suçun hesabını vermesi gerektiğini şu sözlerle dile getirdi: "Siyasi iktidarın bu sistematik suçunun hesabını vermesi gerekirken her gün söylemini ve hareketini daha da sertleştirerek 'taş üstünde taş bırakmamak' ve 'can almak, ölüm, kıyım yaratmak' söylemiyle siyasetini ilerletmeye devam ediyor. Ancak bu faşist savaş yöntemi karşısında halkların, gençlerin, kadınların tüm Kürt halkının geliştirdiği çok muazzam bir direniş var. Ortadoğu tarihi bakımından ender görülen savaş konsepti yürütülüyor. Savaşın boyutu çok ağır ama bunun karşısındaki direniş küçük bir grubun direnişi değil bu bir halk direnişidir."
'AKP karşısında devasa bir halk gerçekliği var'
Aylardır ordunun var olan tüm gücünü kullanarak yığınak yapmasına rağmen halkın direnişinin yenilgiye uğratılamadığını söyleyen Figen, abluka bölgelerinde halk gerçekliği olduğu halde AKP tarafından çarpıtılarak 'terörle mücadele' olarak lanse edildiğine işaret etti. Kürt halk gerçekliğinin 'terör' adı altında örtülmeye çalışıldığını kaydeden Figen, "Eğer Türkiye'de gerçek anlamda terörle ilgili bir operasyon yürütülüyor olsaydı bu savaş kısa bir sürede bitebilirdi. Ama bu operasyonlar daha büyük çapta yürütülmeye başlandı. Bunun nedeni çok açık ki karşısında bir bütün olarak halk var. Karşısında küçük bir grup marjinal bir grup yok. Karşısında devasa halk gerçeği var. Bu Kürt gerçeği, AKP- Saray rejiminin dayattığı devasa savaşı karşında demokratik direniş merkezi haline gelmiş durumunda" şeklinde konuştu.
'Faşist bir AKP-Saray iktidarı kurulmak isteniyor'
Türkiye'de AKP eliyle tıpkı Ortadoğu'da olduğu gibi faşist bir rejim yaratılmak istendiğini vurgulayan Figen, yaratılmak istenen rejime karşı öz yönetim alanlarında ortaya konulan direniş ile cevap verildiğini kaydetti. Öz yönetim alanlarında ortaya konulan direnişin Ortadoğu ve Türkiye için örnek teşkil ettiğinin altını çizen Figen, değerlendirmesine şu sözler ile devam etti: "Ortadoğu ve Mezopotamya' da diktatörler aracılığıyla hakim olandan yana bir tavır geliştiriyorlar. Ama bunun karşısında bir halk direnişi kanalı da oluşuyor. Bunların en önemlisi Rojava devrimiydi. Rojava bugün önemli bir düzey elde etti. Kürt halkı ezilen bütün halklar ile birlikte eşit yurttaşlık geliştirerek yeni bir siyasi merkez ortaya çıkardı. Şimdi bugün Türkiye cephesine Kürtler demokratik bir Ortadoğu yaratabilmek için demokratik bir direniş sergiliyor."
'Yaşatılan savaşta ahlaki yıkım yaşatıldı'
AKP hükümetinin tank ve top ile başarıya ulaşamayacağını söyleyen Figen, yaşanan savaşın bedelinin ağır olduğuna dikkat çekti. Yaşanan savaşta 'ahlaki yıkım' yaratıldığını ve bunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Figen, savaşın ahlaki değerleri dahi yerle bir ettiği saldırılar ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Başbakan'ın Silopi için "nizamı sağladık" sözlerine atıfta bulunan Figen, "Silopi'de yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokağa çıkma yasaklarını ilan ettikleri gün içerisinde 8 yurttaşı katlettiler. Tanklardan attıkları toplarla katlettiler. 2 yaşında bir çocuğumuzu vahşice katlettiler. Böyle bir vahşetin hiç bir siyasi açıklaması olamaz. Şırnak, Yüksekova, Nusaybin ve Sur' da yaşananlar ortada. Bu siyasi iktidarın polisi, ordusu askeri aygıtlarıyla günlerdir topa tutuluyor. Bu savaş siyasetinin nasıl çıkmaz bir sokakta olduğunu gösteriyor. AKP siyasi iktidarının kendi güvenliği için başlattığı bir operasyon olmasından başka hiçbir nedeni ve gerekçesi de yok. Bu savaş haksız ve kirli bir savaştır. Ama bu kirli savaşlar üzerinde egemenler ayakta durmayı başaramazlar" dedi.
'Kürt kentleri enkaza çevrildi'
Figen, "taş üstüne taş bırakmayacağız" söylemlerinin Kürt halkının evinde ve kentlerinde uygulamaya konulduğunu vurgulayarak, Kürt kentlerinin enkaza çevrildiğine işaret etti. Sur'da yapılan kamulaştırma kararına da değinen Figen, "Bir kültürel soykırım, kültürel yok etme amacına dayalıdır. Ama Kürt halk direnişi çok köklü ve bu tip budama operasyonlarla, budama saldırılarla ortadan kaldırılamayacak bir güçtür. Sur'un köklerine ulaşamaz, bu ölüm, bu savaş, bu yıkım siyaseti. Cizre, Silopi, Silvan, Nusaybin, Gever Kürt halk mücadelesinin derin köklerinin olduğu yaşam alanlarıdır. Direnişin bir kültür olduğu yaşam alanlarıdır. Bu nedenle savaş ve yıkımla aldıkları budama operasyonlarıyla bu kökleri asla yerinden çıkaramazlar, bu kökleri asla kurutamazlar. Direnen halk bu tarihin hesabını mutlaka sorar" ifadelerinde bulundu.
'Bu vatan diktatörlerin değil'
Türkiye'de yaşayan halkın "biat eden ve etmeyen" olarak ikiye bölündüğünü belirten Figen, son olarak da Cumhurbaşkanının vatandaşlıktan çıkarma söylemine de şu cevabı verdi: "Hiç utanmadan, sıkılmadan benim otoriteme biat etmeyene gerekirse vatandaşlıktan çıkarırım tavırlarıyla kendi fütursuzluğunu gösteriyor. Bu çok açık bir faşist söylemdir. Vatanı kendi malı olarak görüyor. Kürt ve Alevi halkı, kadınları, gençleri eşit vatandaşlık talebi için yıllardır mücadele yürütürken, vatanı kendi malı olarak gören bu iktidarın zihniyeti ile karşı karşıya. Bu zihniyetle asla barışı yaşamamız mümkün değil. Bu vatan, bu topraklar onların değil. Bu topraklar üstünde diktatörlük inşa etmek isteyen diktatörlerin değil."
(ekip/dc/gc)