Figen Yüksekdağ: İktidar, suçu ve suçluyu övme suçu işliyor

14:25

JINHA

ANKARA – Partisin Meclis Kadın Grup toplantısından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugün Karaman’da yaşanan cinsel istismarda Pozantı'yı ve cezasızlığı hatırlatarak, "Onlarca çocuğa bir işkence yöntemi olarak bir istismar uygulandı. Bunun karşısında olayı açığa çıkartanlar cezalandırıldı. O aşağılık suçlular değil, çocuklar cezalandırıldı. O nedenle Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakanı’nın söylemini bir dil sürçmesi olarak görmeyin" dedi. İktidarın, açıkça suçu ve suçluyu övdüğünü ifade eden Figen, "Karaman'daki istismar gösteriyor ki, organize bir suç şebekesi var: Birileri suç işliyor, diğerleri susuyor, üstünü örtüyor" diyerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının derhal istifa etmesi gerektiğini belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Meclis Kadın Grubu toplantısında konuştu. Figen, Ankara, İstanbul, Brüksel ve Pakistan'daki bombalı saldırılarda yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. "Pakistan-Lahor, Irak-Bağdat veya Belçika-Brüksel bombalamaları fark etmez; ulus, inanç ayrımı yapmadan bu acıları paylaşıyoruz" diyen Figen, NWeroz kutlamalarına da değinerek bir haftada 174 kişinin tutuklandığını bildirdi. Figen, Newroz kutlamalarının çok yoğun bir baskı, yasak ve tehdit ortamına rağmen gerçekleştiğini belirterek, “Son dönemde siyasi iktidar eliyle başlayan baskılar bir halkın bayramını yasaklamaya kadar gitti. OHAL uygulamaları Newroz kutlamalarında da kendini gösterdi. Bir kere daha yasaklara karşı halkların iradesi kazandı. Bütün topluma yaymak istedikleri korkuya karşı cesaret kazandı. Bu süre içerisinde 635 kişi gözaltına alındı bir hafta içinde 174 kişi tutuklandı” diye konuştu. Figen, bugün karar verilen İstanbul’da bir ay boyunca tüm eylem ve etkinliklerin iptal edilmesine de sert tepki gösterdi.

677 günlük yasakta 791 sivil katledildi

AKP’nin savaş konseptinde bugüne kadar Kürdistan'da 7 il ve 21 ilçede sokağa toplamda 677 gün “sokağa çıkma yasağı”nın ilan edildiğini hatırlatan Figen, “Bu kadar süre içerisinde halk halk sokağa çıkmadı. Neden? Cevabı çok açık bu siyasi iktidarın gözünde en iyi halk sokağa çıkmayan, sesini çıkarmayan halktır. Bu nedenle 365 günün tamamında halka yaşamayı yasakladılar. Bu ablukaya karşı direnen bir halk gerçeği de vardı. Umudumuzu diri tutan da bu zulme karşı bu direniştir. Bu dönem içerisinden 791 kişi katledildi. Bunların hiçbirinin hesabını vermiyor siyasi iktidar. Bu dönemde öldürülen katledilen her bir sivil ‘terörist’ ilan edilmiş durumda. Cenazelere de işkence yapıldı. Halen alınamayan, defnedilemeyen cenazeler var. Böyle bir zulüm yaşatıldı. Karşınızdaki siyasi iktidar hiçbir şey yokmuş gibi bunu Türkiye’nin normalitesi haline getiriyor” dedi.

‘Kamulaştırma kararı bir yıkım kararıdır’

Sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasının ardından Sur ve Silopi ilçelerinde olduğu gibi katliamlardan kurtulan halkın bugün yaşam alanlarının başlarına yıkılmak istendiğine dikkat çeken Figen, “Sur’u işgal etme, halkın yaşam alanlarını gasp etmeye planına dönüştü. Sur’a ölüm makineleriyle girdiler bu yetmedi bugün dozerlerle girmeye başladılar. ‘Acele kamulaştırma’ adı altında ilçenin yüzde 90’a yakını kamulaştırıldı, siyasi iktidar adına el konuldu. Gerekçe neymiş ‘kamu yararı’ Halka sordunuz mu? Sur halkına hiçbir şey sormadan yıkım dayatıldı. Sur’da yapılmak istenen tam bir yıkım plandır. Bütün yıkım planlarını daha iyi bir kent yapacağız iddiasıyla yaptılar. Ama bu iddiaların karşısında bir halk mücadelesi vardı. Batıda kentsel dönüşüm adı altında insanların evlerini yıktılar. Bunların her birinin gasp ve el koyma anlamına geldiğini herkes çok iyi biliyor. Bu bir soykırım planıdır. Soykırımın temelinde bir halkı halk yapan değerleri yok etmek vardır. Sur 7 bin yıldan beri yaşayan Mezopotamya halkının tarihidir" diye konuştu.

Palmira'da yapılmak istenenin Sur'da yapıldığına işaret eden Figen, “Palmira kurtarıldı ama bugün Türkiye’deki siyasi iktidar gözünü Sur’a dikti. Sur’u Palmira gibi yapmak istediklerini açık bir şekilde itiraf ettiler. DAİŞ Palmira da orada yaşayan halkların can damarını kurutmak istediyse bugün Sur’da yapılmak istenen de budur” dedi. Kürtlere karşı devreye konulan bir soykırım planı Şark Islahat Planı’nı atıfta bulunan Figen, “Ne oldu bu planın sonucu” diye sordu. Figen, Kürtlerin tüm planlara rağmen özgürlük taleplerinden vazgeçmediğini belirterek, “O planın sahipleri nasıl tarihe gömüldüyse siz de tarihe gömüleceksiniz” dedi.

‘Siyasi iktidarın derdi yıkılan yerlere karakol yapmak

Nusaybin, Cizre ve İdil’de devam eden kuşatma ve saldırılara da değinen Figen,halkın ev ve yaşam alanlarının işgal anlayışıyla sistematik yıkıma uğradığını belirterek, “Başbakan huzuru sağladık diye Silopi’de boy gösteriyor ama aynı ilçede sağlık ocağını yıkıp karakol yapıyorlar. Siyasi iktidarın tek derdi ablukaların yaşandığı yerlerde yıkılan yerlerin yerine karakol yapmak. Sur’dan kaldırılarak Dicle’ye atılan molozların içerisinde cenazelerimiz olabilir diye basbas bağırıyor aileler. Ama siyasi iktidar acele el koymak için çırpınıyor" diye konuştu.

‘Vakfın suçunu aklamak için seferberler'

Karaman’da 45 çocuğun cinsel istismara uğramasında siyasi iktidarın Ensar Vakfı'nı aklamak için elinden geleni yaptığını ifade eden Figen, "Önce reddettiler, ama muhalefetin basıncıyla kerhen de olsa çocuk istismarını araştırmak için komisyon kurulmasına razı oldular. Bu istismarın boyutuna inmek gerekirken siyasi iktidarın Aile Bakanı‘ bir defa yaşanmış’ dedi. Hepimiz utandık ama onlar utanmadı. Bunu duymak birileri atına utanma duygusu oluşturuyor bizde ama o birilerinde oluşturmuyor. O günden bu yana vakfın suçunu aklamak için seferber olmuş durumdalar. Bu suç karşısındaki siyasi iktidar yaklaşımı zihniyet olarak çarpık bir anlayıştır" dedi.

'Organize bir suç şebekesi var'

"Bugün Karaman’da yaşanan istismarın gerisine dönüp bakın Pozantı’ya gitmeniz gerekiyor. Onlarca çocuğa bir işkence yöntemi olarak bir istismar uygulandı. Bunun karşısında olayı açığa çıkartanlar cezalandırıldı" diyen Figen, şöyle devam etti: "O aşağılık suçlular değil, çocuklar cezalandırıldı. O nedenle Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakanı’nın söylemini bir dil sürçmesi olarak görmeyin. Dil sürçmesi değil, bunu yaptılar, Pozantı’da yaptılar. Alçakları değil çocukları ve bu suçu açığa çıkartanları cezalandırdılar. Şimdi de iktidar, açıkça, suçu ve suçluyu övme suçu işliyor. Karaman'daki istismar gösteriyor ki, organize bir suç şebekesi var: Birileri suç işliyor, diğerleri susuyor, üstünü örtüyor."

'Aile Bakanı derhal istifa etmeli'

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun Karaman’daki cinsel istismar olayının ardından Ensar Vakfı’na sahip çıkan yönde yapmış olduğu açıklamalara tepki gösteren Figen, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı derhal istifa etmelidir. Ensar Vakfı da dahil olmak üzere tüm sorumlular yargılanmalıdır. Bakın Ensar Vakfı yöneticilerinden bir ifade dahi almış değil savcılar. Ya başka bir vakıf olsaydı?" dedi.

‘Barış deyince savaş naraları atıyorlar'

Figen, “Bugün kardeşin kardeşi vurduğu, bir devletin kendi sınırları içerisinde kendi vatandaşına ilan ettiği bir savaş vardır. Bugün bu savaş sarmalında yaşamını yitiren hiçbir gencin hesabını vermiyorlar. Çıkıp diyorlar ki ‘300 şehit verdik ama teröristlerin on kat kaybı var.’ Yaşamını yitirenlerle, sayılarla övünmek bir başarı mıdır? Sizin ‘vatanı tehdit ediyor’ dediğiniz halk Kürt halkıdır. Yani birlikte bu ülkeyi kurduğunuz halktır. Daha ne kadar kan dökülmesi gerekiyor” diye konuştu. Newroz mitinglerinde çözüm noktasında yapılan çağrılara değinen Figen, "Barış deyince savaş naraları atıyorlar. Türkiye barış karşısında en fazla tepki gösteren bir siyasi anlayışla yöneltiliyor. Barış dediğinizde tutukluyorlar, barış dediğiniz de ‘suçu övmek’ iddialarıyla soruşturmalarla karşı karşıya kalıyorsunuz” dedi.

'Barış için bedel ödeyenler alnı açık'

Barış talebinde bulundukları için tutuklanan akademisyenleri selam gönderen Figen Yüksekdağ, “Barış talebinde bulundukları için ‘terör propagandası’ yapmakla suçlandılar. Barış demek suça herkes barış desin ve bunun propagandasını yapsın. Demek ki bu örgüt iyi bir örgüt, barışın örgütüdür. Barışın propagandasını yapmayı salık veriyor. Esra Mungan hocamızın ifade ettiği gibi barış için bedel ödemekten sakınmamalıyız. Barış için bedel ödeyenler alnı açık bir şekilde halkın önüne çıkacaklardır. Ama bugün şiddetten başka dil kullanmayanlar Türkiye toplumun yüzüne bakamayacaklardır” dedi.

(sy)