'Kürdistan'ın onuru için direnenlere destek çıkmanın vaktidir'

09:41

JINHA

ŞIRNEX - Şırnak'ta devletin soykırım saldırılarına karşı özyönetim direnişinin herkesin geleceğini ilgilendirdiğini belirten HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, "Bizim sesimiz ne işe yarar demeyin. Herkesin sesinin toplamı büyük bir çığ olur. Bugün burada Kürdistan'ın insanlığın onuru için mücadele eden insanlara destek çıkmanın vaktidir. Barış ve özgürlük için herkes ayağa kalkmalı, bu iradeyi sahiplenmemiz gerekiyor" dedi.

Halkın özyönetim talebine karşı soykırım saldırılarının 15. gününe girdiği Şırnak'ta yoğun bombardıman ve çatışmalar sürüyor. Özyönetim alanlarında bulunan sivillerin hayatı gözetilmeden yapılan rastgele bombardıman sonucu bir çok evde yangın çıktı. Yine devlet binalarına yerleştirilen keskin nişancılar halkın cama dahi çıkmasına izin vermiyor.

'Şırnak'a yönelik saldırılar 15 günle sınırlı değil'

15 gündür aralıksız saldırıya maruz kalan kentte özyönetim iradesi de büyük bir direniş sergiliyor. Ablukanın ilk gününde bu yana kentte bulunan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, direniş iradesini sahiplenme çağrı yaptı. Şırnak'a yönelik saldırıların son 15 günle sınırlı olmadığını belirten Ayşe, AKP'nin "Çöktürme planı" adı altında soykırım saldırılarının planlı bir şekilde devreye konulduğuna işaret etti.

Kentin son 15 gündür ise aralıksız bombalandığını sivillerin hayatının hiçe sayıldığını kaydeden Ayşe, "Şırnak'ta son 2 aydır zaten kentte abluka vardı. Son 15 gündür gece gündüz kentin bütün mahallelerle saldırı olduğunu görüyoruz. Mahallelerde kalan insanlar sokağa çıkmaya değil artık evlerinin camına dahi çıkamıyor, perde dahi çekemiyorlar, keskin nişancılar yüksek binalara yerleşmiş durumda, insanların can güvenlikleri yok. Burada bir Cizre vahşetinin yaşanması an meselesi. Mahallelerde rastgele saldırıyorlar, orada sivil var mı yok mu bu gözetilmiyor. Atılan toplar nedeniyle yurttaşlar yaralandı ve evlerinde çıkmak zorunda kaldı. Bu şiddette devam eden saldırılarda sivil insanların yaşamlarını yitirmesi an meselesi" diye konuştu.

'Yeni bir Cizre an meselesi'

Devletin çok önceden aldığı savaş kararı ile kentteki resmi kurumları Cizre'ye taşıdığını belirten Ayşe, öte yandan sivillerin hayatının hiçe sayıldığına işaret etti. İrade beyanı ile kendimi yönetmek istiyorum diyen halka karşı bu saldırıların devletin aciziyetini gösterdiğini kaydeden Ayşe, "Yine buradaki ablukanın uzun süreceğini düşünüyoruz. Bu şehre yönelik kapsamlı saldırıyı hesaplayan devlet tüm resmi kurumlarını Cizre'ye taşımış durumda. Devlet kendi kurumlarını düşünüyor ama buradaki halkın nasıl yaşayacağı bu kadar uzun süre ablukaya nasıl dayanacağını düşünmüyor. Sivil insanlar kapısına dahi çıkamıyor ve insan hayatı burada yok sayılıyor. Hasta olan insanların hastaneye gitme imkanı yok, özyönetim mahallelerinde 15 gündür elektrik ve su da kesik. Şırnak'ta insanlar sadece irade beyanında bulunduğu özyönetimini istedikleri için; bir yandan katliamla yüz yüze bırakılıyor, diğer yanda ise açlık susuzluk yoklukla terbiye edilmeye çalışılıyor" şeklinde konuştu.

'Batı Kürtlere yönelik saldırılara göz yumuyor'

Şırnak'a yönelik saldırıların sadece bu kentle sınırlı olmadığını ifade eden Ayşe, Kürtleri bir yüzyılda statüsüzlüğe mahkum etmek isteyen Türkiye'nin çok aşamalı planları hayata geçirmek istediğini ve batınında buna göz yumduğunu söyledi. Ayşe, şunları söyledi: "Şırnak'a yönelik devletin politikaları sadece burayla sınırlı değil bunu hepimiz biliyoruz. Ortadoğu'da yeniden sınırlar belirleniyor, yüz yılın başındaki anlaşmalar anlamanı yitirmiş durumda. Burada devlet Kürtleri yeniden statüsüz kalsın istiyor. Bu birinci plan ikinci plan ise yine Ortadoğu'da süren güç yarışında Türkiye'nin mevzi kazanma çabası. Bunda da en önemli koz mülteciler. Türkiye'nin bu ikinci ahlaki olmayan planı insan üzerinde pazarlık ve batılı güçler bu plana boyun eğip Kürtlerin statüsüz kalması üzerinde uzlaşıyor."

'Kürtleri bir yüzyıl daha statüsüz bırakmak istiyorlar'

Direniş alanlarına yönelik önce yıkma sonra kamulaştırma yapılmasının nüfus dengesini değiştirmeye yönelik olduğunu dile getiren Ayşe, "Mülteciler üzerinden yürütülen bir başka plan ise mültecilerin direniş alanlarında göçerttiği insanların yerine yerleştirilmesi ve Türkleştiremediği Kürtleri göçerterek topraklarını Araplaştırarak bir şekilde nüfus dengesiyle oynamak. Sur'da, Silopi'de, İdil'de kamulaştırma ve yıkımların asıl nedeni bu. Planı Şırnak'ta ve tüm Botan'da da uygulamak istiyorlar. Bu çok ayaklı bir plan ve neticede önümüzdeki yüzyılda Kürtlerin statüsüzlüğü öngörülüyor" dedi.

'Kadınların zılgıtlarından korkuyorlar'

Bir çok direniş alanında olduğu gibi Şırnak'ta da kadınların en büyük önce olduğunu belirten Ayşe, devletin bu nedenle kadınları bilinçli hedef seçtiğini kaydetti. "Aslında burada en büyük korkuları kadınlar. Çünkü Rojava örneğinde de şunu biliyorlar. Eğer bir mücadelede kadınlar ön planda ise o mücadelede kazanma şansı çok yüksektir" diyen Ayşe, "Devlet aslında bunu 90'larda da gördü. Babaları, kardeşleri, eşleri katledilen kadınlar onların mücadelesine sahip çıktı bayrağı aldığı ve daha yükseklere taşıdı. İşte tam bu yüzden devletin kadınlara bu kadar saldırması aslında korkunun göstergesidir. Bu yüzden kadınların bedenleri teşhir ediliyor önce kadınlar hedef alınıyor. Kadınlar onların en büyük korkusu nasıl ki DAİŞ barbarlığına karşı kadınlar zılgıtlarıyla bir direniş kazandıysa burada da AKP hükümeti kadınların bu direniş zılgıtlarından korkuyor. Kadının girdiği alanda değiş ve dönüşüm olur. Tekçi ırkçı zihniyet kadının bu değişim gücünden korkuyor" diye belirtti.

'Herkesin yapacağı bir şey var'

Ayşe, "Buradaki direşin kazanımı herkesin geleceğini ilgilendiriyor" diyerek şu çağrıyı yaptı: "Herkese şu çağrım var: Bizim sesimiz ne işe yarar demeyin. Herkesin sesinin toplamı büyük bir çığ olur. Bugün burada Kürdistan'ın insanlığın onuru için mücadele eden insanlara destek çıkmanın vaktidir. Barış ve özgürlük için herkes ayağa kalkmalı, bu iradeyi sahiplenmemiz gerekiyor."

(ekip/dk)