Fatma Şık Barut: Halk kendini yönetme kararlılığında

11:28

Duygu Erol/JINHA

AMED- "Öz yönetim" ilanına katıldığı için gözaltına alınarak tutuklanan Sur Belediyesi Eşbaşkanı Fatma Şık Barut, Sur için çok mücadele verdiklerini vurgulayarak "Sur içerisinde planlanan kentsel dönüşüme müsaade etmeyeceğiz. Halk ne olursa olsun kendini yönetecektir" dedi.

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 15 Ağustos tarihinde "öz yönetim" ilanına katıldığı gerekçesi ile gözaltına alınana ve ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Sur Belediye Eşbaşkanı Fatma Şık Barut, 8 Mart tarihinde çıkarıldığı mahkemede serbest bırakıldı. 24 Ağustos tarihinde tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne plakasız araçlarla gönderilen Fatma, cezaevinde yaşadığı süreci ve öz yönetim alanlarına yöneltilen saldırıları değerlendirdi. Devletin "öz yönetim ilanları" üzerinden saldırılarını meşrulaştırdığını söyleyen Fatma "Ne olursa olsun kentsel dönüşüm planı yapanlara prim vermesinler. Biz kendi yaşam alanımızı hep beraber inşa ederiz, beraber yaralarımızı da sararız evlerimizi de inşa ederiz" diye konuştu.

'Darbe süreci öz yönetim ilanları ile başladı'

Son 7 ay içerisinde Türkiye'de fiili bir darbe sürecinin yaşandığını, devletin sert tepkileri ile ilk karşılaşanların kendileri olduğunu belirten Fatma "Zaten 4 gün bir gözaltı süreci oldu ve 302 ile tutuklama bunun göstergesi oldu. Bundan sonra daha Diyarbakır Cezaevi'ne götürülmeden sürgüne gönderildik. Plakasız ranger araçlar eşliğinde, istihbaratçılar, özel harekât polisleri eşliğinde götürüldük. 24 saat biz gezdirerek, tehdit ederek, psikolojik şiddet uygulayarak götürdüler" diye Diyarbakır'dan çıkarılışı ve nereye götürüldüğünü bilmediği yolculuğunu anlattı.
'Bizlere ayrı bir tecrit uygulanmaya çalışıldı'

Götürüldükleri Sincan Cezaevi'nde de çok katı, sert bir muamele ile karşılaştıklarını öyle ki cezaevine girişte çıplak arama dayatması ile karşılaştıklarını belirten Fatma cezaevinde bir tecrit uygulandığını, kendilerine de ayrı bir tecrit uygulaması olduğunu dile getirdi. "Biz öz yönetimcileri izole etmek istediler, aylar boyunca. Bunların hepsine direndik. Aylar süren eylemselliklerimiz oldu. Biraz olsun tecridi kırdık. Ama tabi yine devam etti. Sistematik bir tecrit uygulamasıydı. Tabi bunlar biran olsun biz etkilemedi, moralimiz etkilemedi" diye konuşmasına devam eden Fatma dışarıda yaşanan, uzakta kaldıkları Sur ve Cizre'de yaşananların kendilerini daha çok etkilediğinin altını çizdi.

'Mücadelelerine sahip çıkacağız'

Düşman bir devlete saldırır gibi Kürt halkına yönelik saldırılar yapıldığını ifade eden Fatma şöyle devam etti: "Halkımızın üzerine çok sert biz savaş konsepti ile gelindi. Çok ağır silahlar, tanklar, toplarla, ablukayla düşman bir devlete saldırır gibi saldırılması cezaevi süreci boyunca biz en çok etkileyen olay oldu. Sur hala devam etmekte, Cizre'de hala teşhis edilememiş cenazeler bulunuyor. Öz yönetim ilan edilen alanlarda çok insanın hayatını kaybetti. Biz onların mücadelesine sahip çıkacağız, takipçisi olacağız. Hiçbir şekilde biz yıldıramayacaklar, bunu da belirtmek istiyorum. Ne kadar bir korku imparatorluğu kurmaya çalışsalar da, sindirmeye çalışsalar da bu başarıya ulaşmayacaktır. Zaten Sur'daki ablukanın 100 gündür devam etmesi, devletin tüm gücüyle saldırması ve o direnişi kıramaması devletin iflasının göstergesidir. Başka bir ülkede olsaydı devlet yetkilileri, üst düzey yöneticileri istifasını verirdi." Fatma, devletin operasyonların ağır sonuçları ile yüzleşeceğini, halkın direnişinin sonuçlarının bir süre sonra açığa çıkacağını ifade etti.

'Öz yönetim üzerinden devlet saldırısını meşrulaştırmaya çalışıyor'

Mahkemede de savundukları öz yönetimin yeni ortaya çıkmış bir kavram olmadığına dikkat çeken Fatma "1880'de Amerika ve Avrupa sistemlerinden 2. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişen yerel ademiyet sitemlerinden tutalım bugüne kadar öz yönetim halkların doğal bir hakkı olarak BM tarafından da kabul edilmiştir. Kürtler de yılardır bunun mücadelesini veriyor. Demokratik bir zeminde bunun mücadelesi verildi. Yani sanki bir anda oluşmuş bir talep, ilan edilmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı" diye belirtti. Öz yönetimin yeni oluşturulmuş bir kavram olduğunun lanse edilerek devletin saldırılarını da meşrulaştırdığını ifade eden Fatma, hükümetin bütün yaptıkları karşısında halkın ne olursa olsun kendini yöneteceğini söyledi.

'UNESCO'nun tutumu düşündürücü'

Kendilerini üzen olaylardan birinin de Sur karşısında UNESCO'nun sergilemiş olduğu tutum olduğuna değinen Fatma "Biz çok çabalar verdik UNESCO için. Ama UNESCO dünyadaki bütün miraslara sahip çıkarken Sur'a bugün sahip çıkmaması düşündürücüdür. Sur gibi 7-8 bin yılık bir geçmişi olan ve bugüne kadar yaşamla gelmiş ve hala yaşayan bir antik kent ve dünyada eşi benzeri olmayan bir yerdir. Ne UNESCO'yu ne de son zamanlarda AİHM'in verdiği karaları algılayabildik. Buda bütün dünyanın, kurumlarının Kürdistan'daki direnişlere karşı sınıfta kaldığını gösteriyor. Bu Kürtlerin mücadelesinin, haklarının görülmediğini kanıtıdır" diye konuştu.

'Her gücün karşısında dimdik duracağız'

Son zamanda belediyelerin yetkilerinin elerinden alınması durumunun söz konusu olduğunu belirten Fatma, bugünden sonra bedeli ne olursa olsun büyük bir mücadeleye girişecekleri ifade etti. Sur içerisinde planlanan yeniden yapılanma ve imara müsaade etmeyeceklerine vurgu yaparak tarihi dokuların korunması noktasında da zarar verecek her gücün karşısında duracaklarının vurgusunu yaptı. Fatma Sur'da yaşayan halka çağrı yaparak "Ne olursa olsun kentsel dönüşüm planı yapanlara prim vermesinler. Biz kendi yaşam alanımızı hep beraber inşa ederiz, beraber yaralarımızı da sararız evlerimizi de inşa ederiz" diye konuştu.

(gc)