Gözaltında ve cezaevlerindeki cinsel işkence meclis gündeminde
15:54
JINHA
ANKARA - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü ve HDP Kadın Grubu Eş Sözcüsü Besime Konca, gözaltında ve cezaevlerinde kadınlara yönelik cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddeti ve işkenceyi meclis gündemine taşıyarak meclis araştırması talep etti.
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü ve HDP Kadın Grubu Eş Sözcüsü Siirt Milletvekili Besime Konca, gözaltında ve cezaevlerinde kadınlara yönelik cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddet ile son dönemlerde cezaevlerinin genel politikası haline getirilen rutin hak ihlallerini Meclis gündemine taşıdı. Besime verdiği araştırma önergesinde, gözaltında ve cezaevlerinde kadınlara yönelik yoğunlaşan bu uygulamaların başta cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet olmak üzere çok boyutlu insan hakları ihlalleri ve işkence suçu oluşturmakta olduğunu ifade etti. Besime, araştırma önergesinin gerekçesinde şunları kaydetti:
'İnce arama; çıplak aramadır'
"Kadınlara yönelik başta cinsel şiddet olmak üzere fiziksel ve psikolojik işkencelerin uygulandığı en önemli alanlardan birini, insan hakları ihlallerinin yoğun yaşandığı cezaevleri oluşturmaktadır. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü kadınların basına da yansıyan beyanları ve insan hakları örgütlerinin hazırladıkları raporlar sonucunda cezaevlerinde kadınlara yönelik işkence ve insan onurunu kırıcı kötü muamelenin sistematik ve yaygın olarak uygulandığı tespit edilmiştir. Uygulanan bu işkence ve kötü muamelenin başında ise 'ince arama' adı altında zorla çıplak arama ile vuku bulan taciz, buna karşı koyanların ağır şekilde darp edilmek suretiyle fiziksel şiddete maruz kalmaları gelmektedir.
'Keyfi nakiller, özellikle hasta tutsaklar için işkencedir'
Ayrıca gerek nakil/sürgün kararlarında gerekse nakil işlemleri sırasında keyfi uygulamalar, taciz, hakaret ve tehdit gibi uygulamalar da cezaevlerinde yaşanan diğer rutin hak ihlallerini oluşturmaktadır. Keyfi nakil ve sürgünlerle ailesinden, çocuklarından çok uzak yerlere gönderilen kadın tutsaklara ikinci bir ceza uygulaması yaşatılırken,özellikle ekonomik yetersizlikler de gözönünde tutulduğunda, ailelere de ceza kesildiği açıkça görülmektedir. Nakil ve sürgün uygulamalarıen ağır insan hakları ihlalleri olarak; özellikle seyahat etmesi sakıncalı bulunan hasta kadın tutsaklar için ayrı bir işkenceye dönüşmektedir.
Uluslararası sözleşmeler hatırlatıldı
Gözaltında ve cezaevinde kadınlara yönelik bu uygulamalar cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet olmak üzere çok boyutlu insan hakları ihlalleri ve işkence suçu oluşturmaktadır.İşkence bir insanlık suçudur ve Türkiye, imzalamış olduğu birçok uluslararası sözleşmeyle işkencenin yasak olduğunu kabul etmiş, işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almayı taahhüt etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 17’de de ifade edildiği gibi, kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; hiç kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan, insanlık dışı ya da onur kırıcı işlemlere veya muameleye tabi tutulamaz."
Besime, bu bağlamda gözaltında ve cezaevlerinde kadınlara yönelik başta cinsel şiddet olmak üzere fiziksel ve psikolojik ağır tahribatlar yaratan her türlü şiddetin ve işkencenin araştırılması, bu yönlü uygulamalar sonucunda vuku bulan insan hakları ihlallerine karşılık gerekli hukuki ve idari tedbirlerin alınması amacıyla meclis araştırması talep etti.
Türkiye'nin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmeler
Türkiye Cumhuriyeti, başta Anayasası olmak üzere tarafı ve imzacısı olduğu birçok uluslararası sözleşmeler: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, Kadına yönelik şiddeti yasaklayan uluslararası insan hakları standartları, İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi-CEDAW. Bu sözleşmeler ile yaşam hakkını garanti altına alma ve hiç kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı taahhüt ediliyor.
(sy)