BoMoVu tribünlerde yer alan cinsiyetçi söylemlere karşı duruyor

09:08

JINHA

İZMİR - Tribünlerde yer alan cinsiyetçi ve ırkçı söylemlere ve her türlü ayrımcılığa karşı duran BoMoVu, taraftarlık ruhuyla hareket etmeye çalışıyor. BoMoVu yönetim kurulu üyesi Nil Delahaye, "İnsanlarla birlikte gruplaşarak 'ya bu ülkede Kürtler özgür olsaydı?' 'Ya bu ülkede kadınlar özgür olsaydı?', 'Ya bu ülkede LGBTİ'ler özgür olsaydı?' Bunun üzerinden bir atölye gerçekleştirdik ve insanların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştık" dedi.

İzmir'de Taraftar Hakları Derneği'nin organize ettiği etkinlik kapsamında Sosyal Güçlendirme İçin Spor ve Beden Hareketi Derneği (BoMoVu) 'Mağdursuz Küfür Atölyesi' düzenledi. Yaklaşık 2 ay önce kurulan BoMoVu, sporu tüm nitelikleriyle soysal faydaya dönüştürerek ihtiyaç sahibi grupların spora erişimini sağlamayı kendine misyon edinmiş sivil bir hareket. Tribünlerde yer alan cinsiyetçi ve ırkçı söylemlere, her türlü ayrımcılığa karşı duran BoMoVu, taraftarlığın ruhuna da saygı duyarak ara bir yol bulmaya çalışıyor. Merkezi İstanbul olan BoMoVu'nun yönetim kurulu üyelerinden Nil Delahaye ise derneğin amacını ve çalışmalarını anlattı.

'Spordan gelen güçlendirmeyi keşfettik'

Nil, derneğin kurulma aşamalarından bahsederek, "2014 yılında Gözde Türkan ile birlikte göçmen çocukların kaldığı bir yurda gittik. Orada çocuklarla birlikte bir atölye gerçekleştirdik. Kendi adımıza ilk kez orada spordan gelen güçlendirmeyi keşfettik. Sonrasında ben Hrant Dink Vakfı aracılığı ile Ermenistan'a gittim. Orada feminist bir örgütle çalıştım. Orada altı ay boyunca spor vasıtası ile bir kadın güçlendirmesi atölyesi yürüttüm. Oradan aldığım bilgiler ve verimli ortam sayesinde bunun bir devamlılığı olması gerektiğini düşündüm. Türkiye'ye döndüğümde bu durumdan arkadaşlarıma bahsettim. Dernekleşerek ne kadar fazla insana ulaşıp, spor sayesinde ne kadar çok sosyal güçlendirme yaratabileceğimizi düşünmeye başladık. Dernek kurulurken nelere dikkat edeceğimize dair Ekim 2015 tarihinde Bilgi Üniversitesi Sosyal Kuluçka Merkezi'ne girdik ve orada atölyeler aldık" dedi.

'Herkesin bedeninden gelen özgürlük alanını korumaya hakkı var'

"Mayıs 2016'da ise resmi dernek yapımıza kavuştuk. Derneğimizin adı, Sosyal Güçlendirme İçin Spor ve Beden Hareketleri Derneği. Biz temel olarak sporun kurumsallaşmasından dolayı yola çıkan ayrımcılıklar üzerine çalışan bir derneğiz. Bu ayrımcılıklara karşı bir mücadele alanı yaratmaya çalışıyoruz. Aslında biz ihtiyaç sahibi dediğimiz gruplara ulaşırken bu insanların neden spora ulaşımı olmadığını düşündük ve bunun sistemin, siyasetlerin yarattığına inanıyoruz" diyen Nil, anayasadaki vücut bütünlüğü hakkı üzerinden mücadele alanı kurmaya karar verdiklerini belirtti. Nil, derneğin misyonundan bahsederek, herkesin kendi bedeninden gelen özgürlük alanını korumaya hakkı olduğunu ve bu hakkı savunmaya koyulduklarını ifade etti.

'Sınır algısını kırmayı hedefliyoruz'

Sulukule Gönüllüler Derneği ile çalışma yürüttüklerinden bahseden Nil şunları kaydetti: "Orada çocuklarla spor programları düzenliyoruz. Okulu benimsemelerine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Sivil Düşün AB programından aldığımız destek sayesinde de Ardahan ve Kars illerine gittik. Sınır bölgesi olmasından kaynaklı çocukların oyun oynayarak çocuklarla birlikte sınır algısını ve sınır ötesinde yaşayan insanlara karşı gelecekte oluşacak algısına pozitif bir zemin hazırlamayı hedefledik.".

'Atölyede hedef kitle futbol taraftarları ve grupları'

İzmir Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi'nde gerçekleştirdikleri 'Mağdursuz Küfür Atölyesi'ni anlatan Nil, "Ayrımcılıkla mücadele konusunda spor üzerinden çalışan çok fazla dernek olmadığı için, spor ve beden hareketlerinden bir söylem kurmamız gerektiğini düşündüğümüzden dolayı bir akademik çerçeveye oturtmaya çalışıyoruz. Taraftarlar Birliği Konferansı olduğunu duyduğumuzda burada bir hak mücadelesi olduğunu anladık ve bunun bir parçası olmak istedik. Bu sebeple İzmir'e geldik ve burada Mağdursuz Küfür Atölyesi organize ettik. Atölyede hedef kitle futbol taraftarları ve grupları. Avrupa'dan gelmiş, Türkiye'den gelmiş olan futbol taraftarları var. Onlarla birlikte birini mağdur etmeden nasıl memnuniyetini veya tezahüratını yaratabileceğini düşünmeye odaklandık" dedi.

'Atölyeden gayet verimli çıktılar aldık'

Atölyeden verimli çıktılar aldıklarını ifade eden Nil sözlerine devamla şunları söyledi: "İnsanlarla birlikte gruplaşarak 'ya bu ülkede Kürtler özgür olsaydı?' 'Ya bu ülkede kadınlar özgür olsaydı?', 'Ya bu ülkede LGBTİ'ler özgür olsaydı?' ve onlar tribünlerde varlığını koruyabilselerdi bu taraftarlık sevgisini nasıl aktarırlardı? Bunun üzerinden bir atölye gerçekleştirdik ve insanların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştık."

(mb/dk)