Psikolog Pınar Önen: Öfkeli, acılı bir kuşak büyüyecek

09:08

JINHA

İSTANBUL - Doğal ölümlerde dahi yetişkinlerin yas tutma sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmakta zorluk çektiğini belirten Klinik Psikolog Pınar Önen, Kürdistan’da katliamlara ve ağır hak ihlallerine tanık olan çocuklar için, “Bölgede çok öfkeli, acılı bir kuşak büyüyecek. O acılı ve öfkeli kuşak ergenlik yıllarında, yetişkin olduklarında ne yapacak, devletle toplumla otorite ile nasıl ilişkilenecek bilmiyoruz” dedi.

AKP iktidarı ve sarayın müzakere sürecini ‘buzdolabına’ kaldırmasının ardından Kürdistan’da devlet terörü en yoğun haliyle devam ediyor. Roket atarlar, havan topları, yayılım ateşleriyle evlerde, sokaklarda ve caddelerde yaşamanın mucize olduğu Kürdistan’ın abluka altındaki yerleşkelerinde bir yandan halk yeni bir yaşam örüyor bir yandan da devlet tarafından insanların en temel hakkı ellerinden alınıyor. Bununla da sınırlı kalmayan devletin, zapt ettiği cenazeleri sokaklarda ve bodrum katlarında günlerce bekletmesi, ailelerini cenazelere dahi yaklaştırmaması, hastanelerden cenazelerin kaçırılması ve devletin korsan defin işlemleri sadece anlık travmatik olaylara değil, uzun sürecek toplumsal travmatik süreçleri de gündeme getiriyor. Konuya dair konuştuğumuz Klinik Psikolog Pınar Önen, ölüm şeklinin kişilerin yas sürecinde çok etkili olduğunu vurgulayarak, “Cenazenin günlerce sokakta kalması travmatizasyondaki son katman” yorumuyla durumun vahamiyetini ortaya koyuyor.

‘Bir şey yapamamak çaresizlik ve suçluluk yaratıyor’

Şu anda Kürdistan’da yaşanan olayların üst üste biriken komplike travmalara yol açtığını ve bunun etkisini uzun vadede kendisini hissettireceğine değinen Pınar, Kürdistan’da yaşanabilecek en büyük travmatik olayın yakınlarını kaybetmiş kişilerin sağlıklı bir şekilde yaslarını yaşayamamaları olarak belirtti. Bunda en belirleyici etmenin öldürülen kişinin yakınlarının ruh sağlığını derinden sarsabilecek suçluluk duygusu olduğunu söyleyen Pınar, suçluluk psikolojisini ise şu sözlerle tanımladı: “Kürdistan’da insanlar devlet eliyle yaralanıyor ve yakınlarının gözleri önünde ölüme terk ediliyor. Yakını almak isteyenlere de saldırılıyor. Bunun sonucunda yakınlarına ulaşamayanlar suçluluk psikolojisi yaşıyor. Devletin işlediği cinayetlerde kişilerin hissettiği çaresizlik hissiyle bir şey yapamamanın verdiği suçluluk duyguları bireylerin psikolojilerinde çok derin hasarlar oluşturacak."

‘90’lardaki psikolojik durumla aynı’

Pınar, cenazelerin ailelerden kaçırılıp, devlet tarafından gizli bir şekilde defin işlemini gerçekleştirmesi sonucunda ise katledilen kişilerin yakınlarının cenaze törenlerini kendileri yapamadıklarından ve gömün işlemine şahit olamamalarından dolayı sağlıklı yas tutma süreçlerinin sekteye uğratıldığını belirtti. Bu şekilde öldürülenle vedalaşamayan ailelerin ve yakınlarının yas sürecini başlatamamaları ve sonlandıramamaları gibi problemler yaşandığına dikkat çeken Pınar, 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetlerde de bu psikolojinin hakim olduğunu vurguladı.

‘Bölgede çok öfkeli, acılı bir kuşak büyüyecek’

Yakınlarının gözü önünde katledilen ve cenazesi bir hafta boyunca sokaktan alınamayan Taybet İnan’ı hatırlatan Pınar, bu durumu travmatizasyondaki son katman olarak değerlendirdi. Özellikle çocukların bu süreci çok daha ağır yaşadığının altını çizen Pınar, çocuklara ilişkin olarak, “Yetişkinlerin yaşadıklarını bir şekilde anlamlandırması daha mümkünken, çocukların yaşadıklarını nasıl anlamlandıracağını tahmin etmek çok zor. Çocuklar duygularını daha içsel yaşıyorlar. Çocukların kendi içlerinde yaşadıkları süreçlere müdahale etmek güçtür. Bölgede çok öfkeli, acılı bir kuşak büyüyecek. O acılı ve öfkeli kuşak ergenlik yıllarında, yetişkin olduklarında ne yapacak, devletle toplumla otorite ile nasıl ilişkilenecek bilmiyoruz" sözlerine dikkat çekti.

Pınar son olarak bu tür olayların toplumsal sağlığı ciddi boyutlarda ve uzun vadeli olarak tehdit ettiğini vurguladı.

(öç/ck/mg)