Psikologlar uyardı: Saldırılar durmazsa hastalıklı bir toplum yolunda ilerleriz
09:03
Bêrîtan Elyakut/JINHA
AMED - Özerk bölgelerde yaşanan saldırılar nedeniyle katledilenlerin cenazeleri alınamıyor. Alınamayan cenazelerin aileler üzerinde yarattığı psikolojik hasarları değerlendiren psikologlar, halkın travma yaşamaması için bir an önce saldırıların son bulması ve ablukaların kaldırılması gerektiğine dikkat çekerek, aksi taktirde hastalıklı bir toplumla karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulundu.
Kürdistan'ın birçok ilçesinde AKP hükümetinin eliyle yapılan saldırılar ve ablukalar şiddetlenerek devam ediyor. Halkın direnişine çarpan özel harekat timleri, polis, asker ve SAS en ağır silahlarla halkın direnişini kırmaya çalışıyor. Yaşanan saldırılarda yaşamını yitiren sivillerin cenazesini almak isteyenlere ya ateş açılıyor ya da açılan ateşe rağmen cenazesini almakta diretenler katlediliyor. Cenazelerini dahi alamayan aileler psikolojik olarak ikinci bir travma ile baş başa bırakılıyor. Hak ihalelerinin en yoğun yaşandığı Kürdistan'da ailelerin cenazeleriyle kendilerine yaşatılan travmaları psikologlar değerlendirdi. Türk Psikologlar Derneği üyesi Zeynep Tüzün, savaş ortamlarında en fazla mağduriyeti kadın ve çocukların yaşadığına dikkat çekerek, savaşın dahi bir hukukun olduğunu ancak Kürdistan için özel bir savaş stratejisinin uygulandığının altını çizdi.
'Çocukların hayatını tehlikeye atan bir zihniyet karşımızda'
Kürdistan'da psikolojik, fiziki ve göçertme savaşının bir arada yaşandığını vurgulayan Zeynep, Türkiye'nin iktidar eliyle çıkmaza sürüklendiğini kaydetti. İktidarların çıkarları uğruna ülkeyi kaosa sürüklediğini ifade eden Zeynep, halkların kaostan kurtulmak adına bir bütünen direniş içine girdiğini ve haklı bir direnişi sonuna kadar götüreceğini belirtti. Zeynep, çocukların hayatını tehlikeye atan, çocukları yok sayan bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını kaydederek, "Devlet çocukların gelişimini tehlikeye atmaz diye tanımlıyoruz. Bugün bu koşullarda değil çocukların gelişimini, eğitimini, sağlığını düşünmeye, yaşam hakları ihlal ediliyor. Üstelik Türkiye birleşmiş milletler çocuk sözleşmesini imzalamıştır. Burada yerine getirmediğini görüyoruz" dedi.
'Aileler ilerleyen süreçlerde öfkelenme ile karşı karşıya kalıyor'
Katledilen sivillerin en zor savaş süreçlerinde dahi ailelerine teslim edildiğini söyleyen Zeynep, Kürdistan'da bu durumun zorlaştırılması adına her türlü saldırının gerçekleştirildiğini söyledi. Ailelerin hem savaşla hem de cenazelerine yapılan zulümle ağır bir travma ile karşı karşıya bırakıldığını söyleyen Zeynep, "Kürt halkı cenazeleriyle yıldırılmak isteniyor. Savaş süreçlerinde kendini belli etmeyen travmatik sorunlar ortalık durulduğunda kendini açık ediyor. Aileler başta kabullenmiş görünse de ilerleyen süreçte kabullenmeme, ani öfkelenme ile karşı karşıya kalıyor. Şuan saldırıların olduğu her alanda savaş suçu işleniyor ve bu savaşa ortak olanlar hesabını vereceklerdir. Aileler bu savaş sürecinde iki kez mağdur ediliyor" diye konuştu.
'Kürdistan'da yaşanan travma beraberinde duyarsızlaşmayı getirebilir'
Toplumla Dayanışma için Psikologlar Derneği üyesi Şükran Pelin Balcı ise, yas sürecinin ne kadar uzatılırsa aile içerisinde ruhsal sorunların ortaya çıkacağını söyledi. Türkiye halklarının travmaları çok yaşadığını belirten Şükran, "Kürdistan'daki savaş, Ankara, Suruç, darbe süreçlerine bakıldığı zaman bu süreçleri bedensel ve ruhsal travmaların en yoğun yaşandığı anlar olarak tanımlıyoruz. Travmaları birincil ve ikincil olarak ayırmak gerekiyor. Kürdistan'da yaşanan travma beraberinde duyarsızlaşmayı, öfkelenmeyi ve birden fazla semtozmu meydana getirebilir. Savaş sürecinde yas sürecini yaşayamamak daha farklı duygu bölünmelerini getirecektir. Bu durumun tahribatı ise kişilerde ağır işlediğinden tedavisi de ağır olacaktır' diye belirtti.
'Hastalıklı bir toplum yolunda ilerliyoruz'
Savaş süreçlerinde yaşamını yitirenlerin aileleri tarafından olduğu yerde dahi gömülmesinin bir vedalaşma olduğunu kaydeden Şükran, o anda ailelerin durumu kabullenmesinin daha erken olduğunu ancak bunu başaramadığından kaynaklı ilerleyen süreçlerde daha büyük zorluklar çekileceğini söyledi. Şükran, "Türkiye ve Kürdistan için süreğen travma tanısı yapılabilir. Süreğen travmalarda iyileşme süreci çok zor başarılabilir. Hatta süreğen travmalar kuşaktan kuşağa aktarılır. Annenizin ve babanızın yaşandığı durumları sizlerde yaşamaya başlarsınız. Bu travmanın yaşanmaması adına bir an önce saldırıların son bulması ve ablukaların kaldırılması gerekiyor. Aksi taktirde hastalıklı bir toplum olacağız" ifadelerini kullandı.
(şa/mg)