Soğuk hava astım ataklarını tetikliyor

09:00

JINHA

İSTANBUL - Soğuk havaların astım ataklarını tetiklediğini belirten Uz. Dr. İlkay Keskinel, kış aylarında astım hastalığının etkilerini ve tedavi yöntemlerini anlattı.

Dünyada yaklaşık 300 milyon astım hastası için kış ayları oldukça zor geçiyor. Çevresel faktörlerle tetiklenen astıma karşı önlem almak ise hastalığın ilerlemesini önlüyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, soğuk havada astım hastalığının etkileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Solunum yollarının geçici kasılması şeklinde tanımlanan astımın, Türkiye'de yaklaşık nüfusun yüzde 5.7'sini etkilediğini belirten İlkay, "Astımın başlıca belirtileri; kişi efor sarf ettiğinde ve yorulduğunda ortaya çıkan ya da toz, çeşitli kokular ve sigara dumanıyla tetiklenen; nefes darlığı, öksürük, balgam, hırıltılı solunum ile göğüste sıkıntı hissidir" dedi.

'Astım göbek çevresi yağlanması olan kişilerde sık görülüyor'

Hastalığın nedenleri arasında genetik eğilim yer alsa da ev tozu akarlarının, hava kirliliğinin, polenlerin, küf mantarı gibi alerjik özellikler taşıyan çevresel faktörlerin de etkisinin bulunduğunu kaydeden İlkay, "Göbek çevresi yağlanması fazla olan kişilerde, sürekli toz ve buharla iç içe olanlarda da astıma sıkça rastlanmaktadır. Annenin hamilelik sırasında sigara içmesi, bebeğin astım riskini artırmaktadır" diye belirtti.

'Soğuk havada burundan nefes alınmalı'

Astım hastalığında bazı durumların ve maddelerin tetikleyici özellik taşıdığını söyleyen İlkay, soğuk havanın da bunlardan biri olduğunu dile getirdi. Isı düşmesi ile birlikte nefes alıp vermenin hızlandığını ve bir süre sonra burundan alınan havanın yeterli olmadığından, kişinin ağızdan da nefes almak zorunda kaldığını sözlerine ekleyen İlkay, "Oysa burnun fonksiyonu; havayı ısıtmak, nemlendirmek ve temizlemektir. Ağızdan alınan nefes ile soğuk hava doğrudan akciğerdeki alıcıları uyarır. Bu alıcılar da astımı tetikler. Soğuk hava ağızdan değil de burundan alındığında, damarların içinden geçerek ısınır. Bu nedenle astım hastalarının soğuk havalarda, ağız ve burnu içine alacak şekilde bir atkı ile dışarı çıkmaları, ağızdan nefes almak zorunda kaldıklarında da havayı bu sayede ısıtarak solumaları, atakları önleyici önlemlerden biridir" ifadelerinde bulundu.

'Doğru tedavi planı ile ataklar önleyebiliyor'

İlkay, bazı astım hastalarının sürekli ilaç kullanması gerekirken, bazı hastalar için böyle bir gereklilik söz konusu olmadığını belirtti. Astımı kontrol altına almaya yönelik ilaçlara başlandığında, hastanın herhangi bir sorunu kalmadığını düşünerek bunları doktoruna danışmadan bırakmasının uygun olmadığı uyarısında bulunan İlkay, "Koruyucu ilaçların doktor kontrolünde ve belirlenen sürelerde alınması, atakların oluşmasını engellemeye ve astımın kronikleşmesini önlemeye yardımcı olmaktadır. Nefes açıcı ilaçlar ise anlık kullanım açısından önem taşımaktadır" dedi.

Astım hastalarının kış aylarında özellikle nefes açıcı ilaçları yanında taşıması gerektiğini dile getiren İlkay, son olarak şunları belirtti:

"Bir alışveriş merkezine girildiğinde ya da bir temizlik malzemesi kokusuyla karşılaşma durumunda sıkışma yaşanabilir. Soğuk havada egzersiz yapacak, işe giderken soğuk hava ile karşılaşacak, merdiven çıkacak kişiler 15-20 dakika önce kurtarıcı ilaçlarını kullanabilir. Bu ilaçlar astım atağını engellemeye yardımcı olabilmektedir. Stresten uzak durmak, hobi edinmek de astım hastalıktan korunmayı sağlar. Stres yönetimini öğrenmek de bağışıklık sistemini güçlendiren bir özelliktedir.

'Önlem alın sağlıklı bir yaşam sürün'

Dengeli ve düzenli beslenilmeli, sebze ve meyveler mevsiminde tüketilmelidir. Özellikle A, C, E vitamini ile selenyum ve antioksidandan zengin brokoli, maydanoz, roka gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler tercih edilebilir. Bol sıvı tüketilmelidir. Su ile vücudun atık maddelerden temizlenir. Kalabalık ortamlar çok iyi havalandırılmalıdır. Klimaların rutin kontrolleri yaptırılmalı, hava yoluyla bulaşan bakterilere karşı önlem alınmalıdır. İyi bir uyku, rahat ve dinlenmiş bir vücuda; bu da güçlü bir bağışıklık sisteminin oluşmasına yardımcı olur. Düzenli ve kaliteli uyku uyumaya çalışılmalıdır.
Çoğu enfeksiyon damlacık yoluyla bulaştığı için 8 saate kadar canlı kalabilen bu etkenlerden korunmak için el hijyenine özen gösterilmelidir. Eller sık sık yıkanmalı ve sıvı sabun kullanılmalıdır. Hasta kişilerle temas en aza indirilmelidir. Çevredeki kişilerle öpüşmekten ve sarılmaktan kaçınılmalıdır.

(mg)