PORTRELER Yazdır Kaydet

17'lerin sesi Mercan Vadisi'nde yankılanmaya devam ediyor

Portreler
Haziran 17 / 2016


 

 
JINHA
 
İSTANBUL - Mercan Vadisi'nde katledilen 17'lerden olan Berna Saygılı Ünsal ve Gülnaz Yıldız, kadın özgürlük mücadelesinin tanrıçaları oldu. 17'lerin sesi Mercan Vadisi'nde kadıların sesinde yankılanırken, onların mücadele mirasını devralan kadınlar ise özyönetim alanlarında, sokaklarda, meydanlarda, dağlarda erk ve soykırımcı zihniyete karşı mücadele ediyor. 
 
Dersim'in Ovacık ilçesi Mercan Vadisi'nde 16 Haziran 2005 tarihinde MKP'lilerin kongreye hazırlık toplantısına devlet güçleri tarafından ağır silahlarla saldırı gerçekleştirildi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yönetilen katliam saldırısı 2 gün sürerken MKP Merkez Komite üyelerinin de aralarında bulunduğu 17 kişi katledildi. 
 
Yaşanan katliam devrimci mücadele tarihinde "17'ler" olarak anılmaya başladı. Katledilenler arasında bulunan Berna Saygılı Ünsal ve Gülnaz Yıldız: mücadeleyi ve özgürlüğü iliklerine kadar hisseden iki kadın. Berna ve Gülnaz toprağa düştü, topraktan tüm canlılara ve kadınlara yeni bir hayat oldu. Bu iki kadının katledilmesinin ardından geçen 11 seneye rağmen aileleri ise hala aynı acıyı yaşadıklarını belirterek, evlatlarını yakınlarını unutmadıklarını söylüyor. 
 
Kavgasının militanı özgürlüğün arayışçısı Berna..
 
21 Ağustos 1971 yılında Aydın'ın Germencik ilçesine doğan Berna, ilkokulu Kırıkkale, ortaokulu Ankara'da bitirdi. 1989'da ODTÜ'de Endüstri Mühendisliği'ni kazanan Berna, kaymakam babasına karşı kendi yaşamında özgürlük arayışını esas aldı.  
Öğrencilik yıllarında partisiyle tanışan Berna, üniversite gençliğinde bir militan oldu. Yaşamında özgürlüğü esas alan Berna, sistemin dayattığı ilişkileri reddederek özgür eş yaşamı yaşadı. Mücadelenin içinde tanıştığı Okan Ünsal ile evlendi ve birlikte aynı saflarda mücadele etti. 
 
Ve birlikte 17'ler olarak ölümsüzleştiler. 
 
1994 yılında tutuklanan Berna, 2000 ölüm orucuna da katıldı. Ölüm orucu sırasında komaya giren Berna, uzun bir süre etkilerini taşıdı. Cezaevinden çıktıktan sonra ise yurtdışına çıktı. Yurtdışında mücadelesine devam eden Berna, 1. Kongre sonrası parti üyesi oldu ve Yurtdışı Bürosu'nda faaliyet gösterdi. Hayatında ise hep kadın kurtuluşunu esas alan Berna aynı zamanda ADHK Genel Konsey üyesi ve Demokratik Kadın Hareketinin kurucusuydu. İngilizce, Fransızca ve Almanca bilen Berna, Dünya Halkları Direniş Hareketi ve Demokratik Kadın Hareketi'nin inşasına önemli katkılarda bulundu. Berna, MKP'nin 2. Kongresi'ne Yurtdışı delegesi olarak katıldığı toplantıda uğradığı katliam sonucunda 17'lerle birlikte ölümsüzleşti. Berna katledilmesinin ardından Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. 
 
Ümidin savaşçısı Berna…
 
Berna, bir etkinlik sırasında şu şiiri okumuştu: "Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akarsuyun meyve çağında ağacın, serip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına, çürüyen diş, dökülen et, bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet." 
 
Berna ardında ise, geriye bir direniş ve mücadele örneği bıraktı. Yaşama ve kavgaya sunduğu emekle anılacak olan Berna'nın mücadelesini kadınlar her alanda devam ettiriyor. Kadınlar ümit düşmanlarına karşı özgürlüğü savunuyorlar.
 
Direngenliğin adı oldu elleri tütün kokan Gülnaz'ın
 
1979 yılında Tunceli-Hozat, Zankirek Köyü'nde doğan Gülnaz, daha sonra Manisa'ya yerleşti. Anadolu Öğretmen Lisesi'nde yatılı olarak okuyan Gülnaz ve yaz ayların tütün toplayarak geçiniyordu. Elleri tütün kokan Gülnaz, yaşanan haksızlıklara karşı çıkan birisi oldu hayatı boyunca. 1998 yılında Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliğini kazandığı sırada Partizan Gençlik ile tanışarak mücadeleye katıldı. 16 Mart 1999 yılında "örgüt operasyonu" adı altında düzenlenen baskıda gözaltına alınan Gülnaz, 4 gün gözaltında kalarak mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Gözaltı sürecinin ardından mücadelesinde gençlik yapılanması için devam eden Gülnaz, gençlik örgütlenmesine karşı yapılan baskılara rağmen mücadelesinden vazgeçmedi. Gülnaz'ın yaşamında vazgeçmek yoktu, direnmek vardı.
 
Devrime olan inancıyla özgürlüğe ulaştı
 
20 Ekim 2000'de başlatılan Ölüm Orucu sırasında okulda yapılan eylemlere de aktif bir şekilde katılan Gülnaz, okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Baskılara karşı mücadelesini daha da yükselten Gülnaz,  "Kadın olmadan devrim olmaz" şiarıyla yönünü dağlara döndü. 2002 yılında yüzünü özgürlüğe dönen Gülnaz, gerilla mücadelesinde kısa süre içinde güçlendi ve komutan yardımcısı oldu. Mücadele alanın doruğunda olan Gülnaz, öz verisi ve fedakarlığıyla örnek bir kadın olarak tarihe geçti. MKP 'nin kongreye hazırlık toplantısında 17'lerle ölümsüzleşen Gülnaz, "Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez, Anaların Öfkesi Katilleri Boğacak, Devrim Şehitleri Ölümsüzdür" sloganlarıyla Dersim'in Zankirek Köyü'nde marşlarla uğurlandı.
 
Geçen yılların ardından yaşanan katliama karşı AİHM'e yapılan başvuru sonucunda ise, AİHM yaşanan olayın bir insan hakları ihlali ve suçu olduğunu belirtti. AİHM ilk defa kırsal alanda yaşanan bir çatışmanın ardından bu kararı verdi. 
 
Gülnaz ve Berna'nın mücadele mirasını devralan kadınlar, öz yönetim alanlarında, sokaklarda, meydanlarda, dağlar da erk ve soykırımcı zihniyete karşı mücadele etmeye devam ediyor. Ve kadınlar, her toprağa düşen kadın için bir kez daha sarılıyor özgürlüğüne ve mücadelesine…
 
17'lerin sesi hala Mercan Vadisi'nde yankılanmaya devam ediyor.
 
(ödk/dk)