PORTRELER Yazdır Kaydet

İhanetçi çizgiye başkaldırının adı: Sema Yüce

Portreler
Haziran 16 / 2016


 

 
Nişmiye Güler/JINHA
 
AGÎRÎ - Ararat'ın isyan kızı Sema Yüce, ihanetçi çizgiye karşı alevlendirdiği Newroz ateşi eylemi ile ölümsüzleşirken, anne Zennure Yüce, kızının iradesi ile gerçekleştirdiği eylem ile halkına ve kadınlara önderlik ettiğini söylüyor. 
 
Kürt kadın mücadelesine yaptığı eylem ile adını yazan Sema Yüce, geride kadınlara zafer ile taçlanmış direnişini bıraktı. Eyleminden önce yazdığı mektubunda "Mücadelenin geldiği düzey, bunun alanımızda yürütülen partileşme çalışmalarında bulduğu ifade sonucu şu gerçeği daha iyi kavrıyorum: Nasıl ki gökyüzünde iki güneş yoksa ve olmayacaksa, bir insan için, özgürleşmek isteyen kadın için, iki yaşam seçeneği iki moral merkez olamaz" satırlarına yer veren Sema, Kürt kadını için önderlik misyonunu yerine getirerek adeta ortaya koyduğu irade ile kadını küllerinden yeniden doğurdu. Bugün Semaların, Zilanların, Zekiye ve Rehşanların ardılları olan Sêvêler, Pakizeler, Fatmalar da militarizme karşı kadın mücadelesinin geldiği aşamayı ortaya koymaya yetiyor. 
 
Sema Yüce, 21 Mart 1998'de Kadın Kurtuluş İdeolojisi'nin ilan edilmesinin hemen ardından Çanakkale Cezaevi'nde "Bedenimi 8 Mart'tan 21 Mart'a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum" diyerek bedenini ateşe verdi. "Ararat'ın isyan kızı" olarak Hozan Serhat'ın ezgisiyle dilden dile dolaşan Sema, tedavi gördüğü hastanede 17 Haziran 1998'de yaşamını yitirdi. Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Aşağı Kargalı köyünde 1979 yılında dünyaya gelen Sema, kadın mücadelesine adını yaktığı görkemli Newroz ateşi ile yazdırdı. Sema'yı annesi Zennure Yüce anlattı. Gururla kızını anlatan Zennure, "Daha 9 aylıkken yürümeye başladı bile. O yaşında belliydi çalışkan olacağı. Çok hiperaktif ve atılgan bir çocuktu. Sokaktaki arkadaşları ile çok çabuk diyalog kuruyordu. Elinde yiyecek ne varsa herkesle paylaşırdı" dedi. 
 
'Kendi iradesi ile yolunu tercih etti'
 
İlk, orta ve lise öğrenimlerini Ağrı'da okuyan Sema, çalışkanlığı ile Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünü kazandı. Sema'nın iki yıl İngilizce gördüğü eğitimini 3'üncü yılında Kürt özgürlük mücadelesi ile tanışarak bıraktığını belirten Zennure, siyaset çalışmalarında aktif olarak yer aldığını ancak kendilerini söylemediğini anlattı. Sema'nın isteği üzerine Ankara'ya taşındıklarını ifade eden Zennure, kızının PKK'ye katılım gününü şöyle anlattı: "Gideceği gün de ben onu okula gitmesi için kaldırdım. 'Okula geç kaldın kalk' dedim. Birden acele kalkıp üstüne etek ve bir kaban giyerek çıktı evden. Camdan ona bakıyordum ben de. Yolda öyle heyecanlı yürüyordu ki. Akşam onu yemeğe bekledik ama gelmedi. Aramadığımız yer kalmadı. Daha sonra bize haber yolladı.' Aramayın PKK'ye katıldım' dedi. Uzun bir süre ondan haber almamıza rağmen sürekli asker evimiz basıyordu. Üsteğmen gelip 'bize yardım edin söz onu tutuklamayacağız' dedi. Ben de 'hiçbir şey yapmayacağım' dedim. Nedenini sorunca 'kızım üniversite okuyordu. Aklı başında birisiydi. Kendi iradesi ile o yolu tercih etti. Ben ona bu hakareti edemem' diyerek tepkimi gösterdim."
 
'18 gün işkence gördü'
 
Sema'nın gittikten bir buçuk yıl sonra Ağrı'da görev yaptığı sırada yakalandığını dile getiren Zennure,  "Askerler evimizi basıp yerle bir ettiler. Sema karakolda 18 gün işkencede kaldı. Vali Sema'nın yanına giderek pişmanlık yasasından faydalanmasını istenmişti ama o kabul etmeyip Valinin yüzüne tükürmüş, 3 gün de bu davranışı için işkence görmüştü. Daha sonra tutuklanarak Nevşehir'e götürüldü. Kızımı ilk defa orada gördüm" ifadeleri ile Sema'nın tutuklanma sürecini vurguladı. 
 
'Devrim ateşi boğulmaya çalışılıyor'
 
Daha sonra Çanakkale'ye sürgün edilen Sema, 6 yıl sonra büyük eylemine karar verir. Sema mektubunda eylem sebebini şu sözler ile aktarıyor: "Anadolu dağlarında başlatılan kardeşleşme, halklarla, kültürlerle buluşma devrim ateşini yaygınlaştırma hamlemiz kirli politikalar ile boğulmaya çalışılmaktadır. Düşmanın bu politikasının zindan ayağı rehabilitasyondur.  Zindanda 'marjinalleştirme', Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin ve Dörtlerin yaktığı yaşam ateşini söndürmek, tek tek bireylerin beyninde ve yüreğinde duvarlar örerek dağların doruklarında yanan mücadele ateşi ile buluşmasını engellemek, partimizin çözümleme silahını, düşmanın ideolojik, kültürel kuşatmasını tersine çevirmek, atomlarına dek çözerek düşkünleştirmektir. Zindanlarda birikmiş olan on binleri kendi kendini içten tüketen bir yapı haline getirerek, tüm moral değerlerimizden kopartma ve kendi işbirlikçi seçeneklerini sosyal dayanağı haline getirmektir."  
 
'Önderlik eylemim için ne dedi'
 
"Beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart'tan 21 Mart'a ulaşan ateşten köprü yapmak istiyorum" diyen Sema, 21 Mart 1998 yılında bedenini ateşe sloganlar eşliğinde verirken anne Zennure, kızının eylemden sonra 86 gün Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavi gördüğünü fakat geçirdiği ameliyattan sonra yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Zennure,  Sema'nın hastanedeki ilk sözünün "Önderlik eylemim için ne dedi" olduğunu ifade ederek "Daha sonra konuştuğumda 'ben bu eylemi 30 askeri öldürerek barış olasılığını bozan Şemdin Sakık'ın ihanetine tepki olarak yaptım. Bu eylemi yaparsam belki parti ihanetten kurtulur diye düşünerek yaptım' dedi. Hastane süreci boyunca yaralarının büyüklüğüne rağmen asla hastalığından bahsetmedi. Sürekli partiyi, köyünü ve Kürt halkını sordu" şeklinde konuştu. 
 
'Ata binmeyi çok seviyordu'
 
Sema'nın çok farklı bir çocuk olduğunu ifade eden Zennure, kızını şu sözler ile anlatmaya devam etti: "Zengindik işçilerimiz vardı. Babasına kızar 'sen onlara eziyet ediyorsun' derdi. Gider işçiler ile birlikte çalışırdı. Atları çok seviyordu. Ata biner dışarıda onunla dolaşırdı. Köyü çok seviyordu. Genç arkadaşları ile birlikte oturup sohbet edip tartışmayı seviyordu. Sema'nın halkı için yaptığı eylemden rahatsızlık duymadım, gurur duydum. Onun iradesi ile yaptığı eylemi sorgulamaya gitmedim. Sema'nın halkına, partisine ve kadınlara önderlik etti."
 
'Yüz yıldır Kürtler bedel veriyor'
 
Özyönetim direnişlerine ilişkin de değerlendirme yapan Zennure "Kürt halkı yüz yıldır bedel veriyor. Bugün direnen Kürtler yüreği yananlardır. Ondandır ki dimdik ayakta duruyorlar. Eğer tüm Kürt halkının yüreği yanmış olsaydı bugün birbirlerine ihanet etmezlerdi. Çarşıda bir kadın ve bir erkeği yan yana konuşurken tepki verip 'namus' meselesi haline getirenler bu yıl boyunca bedenleri sokaklarda teşhir edilen kadınlar için neden böyle bir tepki vermedi. Çıplak beden üzerine basıp poz verenler o namus değil miydi" sözleri ile tepkisini dile getirdi. 
 
Kürt halkının birlik olması gerektiğini kaydeden Zennure, Kürtlere yapılanların tarihte yer edineceğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı: "Başarı biz Kürtlerin payı olacaktır. Biz var oldukça şehitlerimize sözümüzü verdik arkalarından mücadelelerini sürdüreceğiz. Başta Rakka operasyonunda şehit düşen Ebu Leyla olmak üzere Mehmet, Pakize, Sêvê ve daha sayamadığımız tüm şehitlerimizi anıyor, önlerinde saygı ile eğiliyoruz. Biz bir ölüp bin doğuyoruz."
 
(gc)