PORTRELER Yazdır Kaydet

Nusaybin'in Binevş Gabar'ı köleliğe karşı ölümsüzleşti

Portreler
Haziran 01 / 2016


 

 
Filiz Zeyrek/JINHA
 
ADANA - Nusaybin'de devlet güçlerince katledilen YPS-JIN üyesi Filiz Yağız (Binevş Gabar)'ı anlatan annesi Zübeyde Yağız, Binevş'in sistemin kadınlara dayattığı köleleştirme modelini kabul etmeyerek, özgürlük saflarına katıldığını belirtti. 
 
Nusaybin'de devlet güçleri tarafından katledilen YPS-JIN üyesi Filiz Yağız (Binefş Gabar)'ı annesi Zübeyde Yağız (47) anlattı. Binevş'in daha çocuk yaşta devletin ve erk sistemin kadınlara dayattığı baskı ve yok sayma politikalarına karşı bir duruş sergilediğini söyleyen Zübeyde, bu duruşuyla birlikte özgürlük saflarına katılarak kadın özgürlük mücadelesi içerisinde yer aldığını belirtti. Zübeyde, "Ben evladımla dün de bugün de gurur duyuyorum. Onun verdiği mücadelesine sahip çıkarak sürdüreceğim" dedi. 
 
'Çok küçük yaşta Kürt hareketine gönül vermişti'
 
90'lı yıllarda devletin dayattığı koruculuk sistemi ve yoğun baskılardan dolayı Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Küçük Kardeş (Cinata) köyünden Adana'ya göç etmek zorunda bırakılan Binevş'in ailesi de metropollerin zorlukları ile karşılaşır. 8 çocuklu ailenin son çocuğu olarak, Adana'da bir kış günü dünyaya gelen Binevş'e, Filiz ismi verilir. Binevş'in, ilkokula gittiği sıralarda Kürt hareketini tanıdığını ve mücadelede yerini alarak çalışmalar yürüttüğünü söyleyen anne Zübeyde, "Binevşim çok küçük yaşta büyük insanlar gibi yapılan haksızlıklara karşı direndi ve çalışmalara katılarak tüm mahalledekileri kendine hayran bıraktı. Kadının üzerindeki baskıyı kabul etmiyor ve sistemi değiştirmek için sürekli siyasi çalışmalara katılarak büyük bir özveri sergiliyordu. Daha sonra Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM)'inde kültür, müzik ve anadil eğitimlerini alarak, küçük yaşına rağmen büyük başarılara imza atmıştı. MKM bünyesinde yaklaşık 3 yıl çalıştı. Çeşitli etkinlik ve Newrozlarda sahne alarak şarkılar söylerdi. Hepimiz onun sesine ve duruşuyla ona hayran oluyor gurur duyuyorduk" diye konuştu. 
 
'Kendisine yakışanı yaptı'
 
"Binevşi tanıyan herkes onun çok severdi" diyen Zübeyde, şöyle devam etti: "Kolu komşu da onu çok severdi, kimsenin kalbini kırmaz, herkese gülen biriydi. Sürekli güleç yüzlü, etrafına neşe saçan biriydi. Sıcak bir yapıya sahip olmasına rağmen, çok ciddi bir kişiliği de vardı. Kardeşleri ile çok iyi anlaşıyordu, aile içi iletişimi iyiydi. Beni, babasını da çok severdi saygı duyardı. Kararlı bir yapası vardı. Biz ne kadar 'yapma deseydik' de yine yapmak istediği, inandığı yolu seçecekti. Çok zor olsa da benim için ama ben onunla gurur duyuyorum, başımızı eğecek bir şey yapmadı, onunla gurur duyuyorum. Kendisine yakışanı yaptı. Biz onunla ve mücadelesi ile gurur duyuyoruz." 
 
'Nusaybin'de büyük bir irade sergiledi'
 
Zübeyde, Binevş'in Nusaybin'de verilen mücadelede de büyük bir irade sergilediğini belirterek, "Keskin nişancı olarak görev yapan Binevşimin şahadet haberi geldi bize. Şahadet haberi geldiğinde her anne gibi çok üzüldüm, dağıldım. Bizi bu hale getirenler utansın kim ister ki bu hale gelsin. Bizi evlatlarımızın ölümlerine layık görenler kör olsun. Lanet olası bu savaş bitsin ne istiyorsunuz bizden, yetmedi mi ölümler, yetmedi mi annelerin akıttığı gözyaşları" şeklinde konuşarak tepkisini dile getirdi. 
 
'Parçalanmış evlatlarımızın bedenlerine rağmen barış dedik'
 
"Biz hep barış dedik,  kardeşlik dedik, onlar hep öldürdü. Parçalanmış evlatlarımızın bedenlerine rağmen, biz hala barış diyoruz, kimse ölmesin diyoruz, ne asker anneleri, ne gerilla annesi yeter artık" diyen Zübeyde, Kürt halkının barış talebine karşılık çocuklarının ölülerinin verildiğini söyledi. Zübeyde, "Sur'da, Nusaybin'de, Şırnak'ta, Cizre'de bodrum katlarında yüzlerce canı yaktılar. Ne kadın dediler, ne çocuk, nede yaşlı… Herkes onların gözünde teröristi ve katletmeleri haktı onlara göre" ifadelerinde bulundu.
 
'Bunlar DAİŞ'ten bile beter, insanlık diye bir şey yok'
 
Her gün evimize baskın yapıyorlardı diyen Zübeyde, 8 çocuğundan 4'ünün tutuklandığını belirterek, şunları söyledi: "Her gün evimize baskın yaparak huzurumuzu bozuyorlardı. Ve bir gün 4 çocuğumu tutuklayarak hapse attılar. Artık hangisinin görüşüne gideceğimi şaşırmıştım, bizi perişan ettiler. Küçük olan çocuğum daha 12 yaşında onu tek hücreye atmışlar yanına da fare atmışlar, o çocuğun psikolojisi ne olacak, nasıl kendine gelecek ve bu psikolojiyi üzerinden nasıl atacak. Taziye çadırına bile tahammülleri yoktu çadıra saldırıp bizi de darp ettiler ve çadırı kaldırıp el koydular. İnsanın ölüsüne bile saygısı olmayan bir zihniyetten ne beklersiniz ki? Binevş'in teyzesini yaraladılar. Kadınlara saldırdılar. Biz bunca saldırılara rağmen yinede karşılık vermedik. Verseydik birçok gence bir şeyler olabilirdi, gözaltı yaşanabilirdi diye biz bu barbarlara karşılık vermedik. Bunlar DAİŞ'ten bile beter, insanlık diye bir şey yok. Ama şunu unutmasınlar, ne olursa olsun doğru bildiğimiz mücadelemizden asla geri kalmayacağız, bizi asla korkutmayacaklar ve eninde sonunda bu ülkeye barışı getirip,  annelerin akıttığı gözyaşlarını kurutacağız."
 
(dk)