PORTRELER Yazdır Kaydet

Şırnak'ın ruhu Bişeng'in avucundaki sarı kırmızı yeşilde saklıydı…

Portreler
Mart 24 / 2016


 

 
JINHA 
 
ŞIRNEX - "Ezilmiş parmaklarının arasında kırmızı, sarı ve yeşil renklerinin bilezik gibi sımsıkı dolanmış nakış nakış işlenmiş halini ilk defa böyle görmüştük…" diye anlatılır Bişeng Anık. Şırnak'da 1992 Newroz'unda gözaltına alındı, işkenceye sıkı sık tuttuğu sarı kırmızı yeşil bilekliğine tutunarak direndi. Şimdi onun katledildiği yaştaki akranları devraldı Şehr-i Nuh'un mirasını.  
 
Şehr-i Nuh'tur Şırnak'ın adı. Rivayet odur ki Nuh peygamber yaşamı yeniden kurmak için Cudi'nin Gabar'ın ve Besta'nın gölgesini üzerinden eksik etmediği bu diyarı seçmiştir kendine. Bu günden tarihi tarihten bu günü çıkarır o yüzden şehir. Her ölümden yeni doğuşlar, her doğuşlarda ise yeni ölümler yazgı olur. Ama değişmeyen tek yazgısı vardır Şehr-i Nuh'un o da direnmek.
 
Yaşamın yeniden ve yeniden başladığı kent…
 
Her sokağında barikatlar ve barikatların ardında tanklara karşı umudu gülümseyen çocukları vardır. Aslında şehrin özetini anlatır geçtiğimiz günlerde Dicle Mahallesi'nde yaşamını yitiren YPS-JIN'li Gurbet Kaya (Jiyan Amargi) bir gazeteciye verdiği röportajda: "Korkunun öldüğü yerde yaşam başlar…"
 
Korkunun öldürüldüğü kent…
 
"Hayali Kürdistan burada meftundur" diyenlere inat son 40 yılda adım adım, korkunun öldürülüşünün hikayesinin her kilometre taşında geriye korkusuzluğu miras bırakmış, kısa ama uzun tarihi anlatan hikayeler saklıdır. Şırnak'ta ise korkunun öldürülüşünün ismi Zahide, Berivan ve henüz 17 yaşında direnişi ile hafızalara yer eden Bişeng'dir. 
 
Herkesin bildiği bir hikayedir, Bişeng
 
Şırnak'ta 1992 yılında Newroz Bayramı'nda gözaltına alınan ve günler sonra cansız bedeni elinin içinde sıkı sıkı sakladığı sarı kırmızı yeşil bilekliği 24 Mart'ta ailesine teslim edilen Bişeng Anık'ın katledilişinin yıldönümünde şehir yeni bir direnişin içinde. 
 
Herkesin bildiği hikayedir Bişeng'inki en çokta onun kara gözlerindeki ışığa vurularak direnmeyi seçen ve Şırnak'ın sokaklarını işgalcilerine dar edenler bilir. 
 
17'lik bir komutandır, Bişeng
 
"Devletin her türlü ağır silahına karşı bir barikatla direnebilecek misiniz?" diye art niyetli soruya verilen bilgece yanıttadır Bişeng: "Daha 17 yaşındaki elindeki Kürdistan renklerini taşıyan bilekliği bırakmayan Bişeng'dir bizim komutanımız. O nasıl 7 gün işkencede tek kelime etmedi ve elindeki taşıdığı küçük Kürdistan'a sahip çıktıysa, biz neden yapmayalım. Yaşamak diremektir nede olsa…"
 
Bu günün direnişçilerinin 'komutanımız' diye andığı Bişeng kimdi? Kahramanlık hikayelerinin ardından nasıl bir yaşamı vardı. İşte bunu bulmak için Şırnak'ta sokakları dolaştığınızda karşınıza geçtiğimiz aylarda Silopi ablukasında katledilen Salihê Şirnexî'nin "Bişenga min" ezgisini ezbere söyler herkes. 
 
"Sen yiğitlerin gönlündeki gülsün
 
Sen cihanda tarihte ağır bir nam bıraktın
 
Hadi kalk Bişeng'im sen daha gençsin 
 
Sen yiğitlerin gönlündeki azizesin
 
Bişeng'im düşman bu gün bize niye böyle yaptı
 
Zalimler bize bir savaş açtı
 
Ellerimize kelepçe vurdular
 
Onlar elleriyle evimizi yıktılar 
 
Bişeng'im seni hiçbir zaman unutmayacağım
 
Senin adını dünyaya, tarihe yazacağım
 
Allah bu hainlerin ve zalimlerin evini ocağını yıksın 
 
Nasıl da evimizi ellerimizle yıktılar 
 
Kalk kalk Bişeng'im sen daha gençsin 
 
Sen gençlerin gönlündeki azizsin 
 
Bu zalimler halimizden hiç anlamadılar
 
Bişeng'im yanmış Şırnak'a düştüm, karşımda duruyor 
 
Zalimler üzerinde baskı kurdular
 
Senin endamını düşündükçe yüreğime kor düşüyor 
 
Kalk kalk Bişeng'im sen daha gençsin 
 
Sen yiğitlerin gönlündeki azizsin" 
 
Katledildiği dönem Şırnak Lisesi öğrencisi olan Bişeng, çocukluk arkadaşları tarafından "O hep Kürdistan hayaliyle yaşadı. Gerillalara özenirdi. Yaşı küçüktü ama okulda örgütlemediği kimse kalmamıştı" diye anlatıyor. 
 
1992'de 47 kişinin Newroz alanında toplam 103 kişinin katledildiği Şırnak'ın o günlerini anlatan "Şırnak Yanıyor" kitabında Bişeng için kaleme alınan satırlar şöyle: "Çöp traktörünün römorkuna parçalanmış cesedinin içinde ezilmiş parmaklarının arasında kırmızı-sarı ve yeşil renklerinin bilezik gibi sımsıkı dolanmış nakış nakış işlenmiş renkleri ilk defa böyle görmüştük.
 
Zahide ve Berivanların izindeydi
 
Bişeng, kardelen gibi Şırnaklı kadınların yüreğinde açmaya başlamıştı. O günlerde kimsenin 'ben Kürdüm' bile demeye cesaret etmediği Bişeng, Zahide ve Berivan'ın izinde yola çıkmıştı. Gerilla olmak onun için bir hayaldi. 'Newroz'dan sonra kimse bizleri tutamayacak' diyerek Botanlı genç kadınlarının tarihi rollerini nerede oynaması gerektiğinin işaretini vermişti.
 
Botan'da bir özgürlük yürüyüşçüsüydü
 
1992'de Şırnak lisesinde okuyan Bişeng Anık, Kürt özgürlük hareketi için en aktif bir şekilde rolünü oynayarak Şırnak, Cizre ve Silopi gibi Botan'ın önemli merkezlerinde gençlerin ve kadınlarının özgürleşmesi için yoğun emek sarf ediyordu. Bişeng, Şırnak'ta Botan kadınlarının kılavuzu olmuştu. Kürt özgürlük hareketine sıkı bağlanarak yürüyüşünü tamamlamak istiyordu.
 
Botan kadınları hedefteydi
 
Karanlık cinayetler ve yargısız infazların Botan'da en etkili olduğu yıllardı. 1992'de Şırnak'ta Newroz kutlamaları sırasında devlet tarafından halka yönelik katliamlar yapılmıştı. Devletin Şırnak'ta yapmış olduğu katliamların ilk hedefinde Şırnak kadınları ve çocukları vardı.
 
Yurtsever olarak tanınan kadınlar ilk hedefler arasındaydı. 1992'de Şırnak merkezde bomba ve kurşunlarla ilk evleri hedef alınan yurtsever Botan kadınları olmuştu. Bu saldırılarda Zeynep Uysal ve Nafiye İrmez yaşamını yitirecekti.
 
Katlederek mesaj veriliyordu
 
Katliamdan sonra Şırnak şehir merkezinde insan avı başlatıldı. Şırnak Lisesi öğrencileri ilk hedefti. 23 Mart gün evler basılarak öğrenciler tek tek Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Günlerce süren işkenceler sonucunda Botan'ın aydınlanmış ve aynı zamanda hala zayıf halkası gördükleri Botan kadını üzerinde halka mesaj verilmek istendi. Üç gün süren hunharca işkenceler sonucu Bişeng kafasına tek el ateş edilerek katledildi. Bişeng öldürüldüğünde henüz 17 yaşındaydı.
 
Ezilmiş parmaklarının arasında sarı-kırmızı-yeşil tülbendi duruyordu
 
Belki Newroz'dan sonraki hayallerini gerçekleştirmemişti. Ama Mahsum Korkmaz'la aynı saatlerde buluşarak tek kurşun iziyle Gabar'a selam vermeyi başarmıştı. Ezilmiş parmakların arasındaki yeşil kırmızı ve sarı renkleri artık Kürdistanlı her kadının puşisinde, kefiyesinde, tülbendinde kutsal bir simge gibi yükseliyor.
 
Bişeng'i devletin katlettiği itiraf edildi ama yargılanan olmadı 
 
1992 yılında Şırnak Emniyet Müdürlüğü'nde işkence edildikten sonra polis tarafından kafasına sıkılan kurşunla öldürülen Bişeng Anık'ın katledilmesini itirafçı ifadelerinde ortaya çıktı. Oysa devletin resmi yalanı "Nezarette intihar etti" olmuştu. İtirafçı ifadelerine rağmen Bişeng'in katilleri devletin elemanlarıydı ve Kürdistan'da bu gün olduğu gibi dünde devlet işlediği hiçbir suçu kabul etmedi. 
 
İşte bu yüzdendir ki Bişeng'in onca işkenceye rağmen elinde bırakmadığı sarı kırmızı yeşil bilekliği asla unutmayan Şırnaklı akranları Jiyan olup korkuyu korkutarak, sokak sokak direnerek, "Adaleti sizden beklemiyoruz, biz kendi adaletimizi özgürlükle kuracağız" diye sesleniyor.  
 
(ekip/fk)