PORTRELER Yazdır Kaydet

'Ömeryan dağlarının her karışında Jiyan'ın ayak izleri var'

Portreler
Mart 10 / 2016


 

 
JINHA
 
MÊRDİN -  Dargeçit'te çatışmada yaşamını yitiren Jiyan Konak'ın babası Emin Konak, onu "Evine büyük bir komutan olarak döndü" diye anlatıyor. Çocukluk arkadaşı Zozan Ay ise "Jiyan'ın gerçek evi dağlardı, o dağlara sevdalı bir çocuktu. Yıllar sonra hayallerini gerçekleştirmiş büyük bir komutan olarak onu kendi köyünde toprağa verdik" diye anlattı. 
 
Mardin'in Dargeçit ilçesi kırsalında 2 Mart tarihinde çıkan çatışmada yaşamını yitiren YJA Star'lı Jîyan Konak (Emgihan Gabar) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde doğduğu köy olan Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Eskimağara (Ziwingê) Köyü'nde kadınların zılgıt ve ağıtlarıyla defnedildi. Aynı zamanda Musa Anter'in doğduğu köy olan Ziwingê'nin tarihi de Kürdistan'da yakılan binlerce köyden farksız. Eteklerine kurulu eski ustalarca yapılan örme taş ve mağara evlerle süslenen Ömeryan dağlarının arasında tarihe karşı ayakta kalmayı başarmış bu köye daha adım atar atmaz, nice kahramanları koynunda büyütmüşlüğünün derin esintisini hissedersiniz. Jiyan'ın doğduğu tarihi taş evde bizleri karşılayan baba Emin Konak, "Jiyan'ın öyküsü de tarihe yitik bir esinti bırakmış, isimsiz kahramanlar gibi" diyor kızı için.    
 
'Beni bundan sonra dağlar büyütecek...'
 
Ömeryan dağlarının her karışında kızının ayak izlerinin olduğunu söyleyen Emin Konak, "Dağlara sevdalı bir kız büyüttük. 8 erkek, 3 kız çocuğu olan bir aileydik. O dönemler de tıpkı şimdiki gibi Kürtlerin yoğun bir şekilde yönünü dağlara verdiği bir dönemdi. Ömeryan bölgesindeki gerillaların birçoğu bu köyün suyunu içmiştir muhakkak. O zamanlar da yurtsever bir aileydik. 1988'de İşkence tezgahlarından geçtim, aylarca Diyarbakır zindanında aylarca kaldım. Çocuklarımı Kürt mücadelesine sadık evlatlar olarak büyüttüm" dedi. Jiyan'ın sessiz bir çocukluk geçirdiğini söyleyen Emin, "Günlerce cam kenarında gerillaların geçişini bekleyen bir çocuktu. 'Kürdistan dağları bir tek senin değil, bu hareket benim de hareketim. Bundan sonra beni dağlar büyütecek' dedi o günden sonra onu hiç görmedim. Yıllar sonra evine ölü bedenini getirdim" dedi. 
 
'Büyük bir kahraman olarak evine döndü kızım'
 
Kızının cenazesini teşhis etmek için Mardin Devlet Hastanesi morguna girdiğinde kendisiyle birlikte yaşamını yitiren 7 arkadaşının cansız bedenlerinin tanınmayacak halde olduğunu kaydeden Emin, "O an aklıma Musa Anter'in işkence tezgahında ona zulmeden askere, 'biz olsak size bu zulmü yapmazdık, aramızdaki fark işte budur' sözleri geldi. Kürtleri zulmedenlerden ayıran mazlum duruşudur. Emin, "Benim küçük kızım büyük bir komutan çıktı. Beni yanılttı, kendini geliştiren, arkasında binlerce direniş destanı bırakan bir kahraman oldu kızım. Onunla gurur duyuyorum" dedi. 
 
'Saçlarını kınalayıp aileyi protesto etti'
 
Ablası Yıldız Acar ise Jiyan'ı şu sözlerle anlattı: "Kural tanımaz küçük bir kızdı. Diktirdiği gerilla kıyafetleriyle dolaşırdı. Evdeyken bile kendine bir gerilla gözüyle bakardı. O dönemlerde kadınların gerillaya katılımı çok azdı. Ona, 'Kadınların ne işi var gerillada' dediğimizde kıyametleri kopartırdı. 'Gerillanın kadını erkeği olmaz. Kendime söz verdim, gerilla olacağım' derdi. Her gittiğinde babam onu geri getiriyordu. Yaşı küçük olduğu için gerillalar onu babama teslim ediyordu. Evden kaçan küçük kız çocuğu gibiydi. Babamın onu son getirdiğinde, saçlarını kınalayıp yatağa girdi. 'Yatağım çürüyene dek çıkmayacağım' dedi. Benim kardeşim büyük bir komutan olarak evine döndü. O bizim gurur kaynağımız." 
 
'Gerillaların arasında büyüdük'
 
Dağların kızını en iyi tanıyan da onun gibi dağlarda büyüyen arkadaşı olur. Çocukluğunu Jiyan'la birlikte Ömeryan dağlarında geçiren amcasının kızı Zozan Ay, çocukluklarının gerillaların arasında geçtiğini söyledi. Jiyan'la birlikte köylerine kilometrelerce uzak bir kuyudan eve su çekip gizlice gerillalara götürdükleri yılları anlatan Zozan, "Su götürüp akşama kadar yanlarında kalırdık. Sanki evimiz orasıydı, saçlarımızı tararlardı, bizimle birlikte ip atlayıp, top oynarlardı. Onlar kendi işlerini yaparken biz de hemen yanlarında taşlardan yaptığımız oyun alanımızda evcilik oynardık. Jiyan onlara hayrandı, ağabeyim o dönemlerde yeni katılmıştı. Ona hayrandı, onun gibi olmak isterdi. Bir kaç defa 'beni de aranıza alın' dese de gerillalar onu yine evine gönderirdi. Bir gün yine, 'ben katılım yaptım artık aranızdayım' diyip tüm ısrarlara rağmen dönmedi. Amcam gidip ona yalvara yakara getirdi" diye anlattı o günleri. 
 
'Jiyan hayallerini gerçekleştirmeyi başardı'
 
Eve döndüğünde Jiyan'ın küçük köylerinde kendini siyaset çalışmalarına adadığını söyleyen Zozan, "O sıralarda çevre köylerde koruculuk başlamıştı. Jiyan köyündeki ve tüm çevre köylerdeki kadınları örgütleyip bir gün belirledi. O gün herkes sarı, kırmızı, yeşil renklere bürünüp Dala Köyü'ne doğru yürüyüşe geçti. Oraya vardığımızda yüzlerce kadın olmuştuk. Köydeki korucular bizden korkup kaçtı. Birçoğu koruculuğu bıraktı. Kural tanımayan, kendi hayatını kendisi belirleyen bir kızdı. Kimlikteki adı Türkan'dı. 'Ben bu adı beğenmedim, benim adım Jiyan olsun' diyip değiştiren, öz bilinci ve iradesi yerinde olan bir çocuktu. Böyle bir çocuğu evde zapt etmek mümkün değildi tabi, bir yıl sonra yine yönünü dağlara verdi. O gittikten sonra da köyümüz askerler tarafından boşaltıldı. Sitililê Köyü'ne göç ettik, o artık özgür dağların özgür kadını, biz ise göç etmeye zorlanan mazlum bir halktık. Dünyamız köyümüzdü, öyle ki Sıtililê'ye ilk gittiğimde kimse anlamasın diye onlara Kürtçe laf söylüyordum. Sanki tek Kürdistan bizim köymüş gibi hissediyordum. Onların da Kürtçe konuştuğunu görünce çok şaşırmıştım. Hep Jiyan'la ağabeyimi düşünüyordum. Yıllar sonra can dostumun cansız bedeni evine döndü. Onu yine getiren babası oldu ama bu kez tabutunu getirdi. Jiyan hayallerinin peşinden gitmeyi başaran bir kadın olarak döndü. 'Bir gün onun gibi olacağım' dediği ağabeyim gibi olmuştu. Duyduğuma göre ikisi Gabar bölge sorumlusu olmuş ve aynı saflarda savaşmış. Kınalı saçları artık bir komutana aitti" dedi. 
 
(zd/gc)